Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Mali Şube Eski Müdürü Yakup
Saygılı ve birçok emniyet mensubuna tahliye kararı çıkmasının
ardından ortalık karıştı. Sadece Sulh Ceza Hakimi’nin reddi için
karar verme yetkisine sahip olan Asliye Ceza hakiminin, ilgisi ve
yetkisi olmayan bir dava hakkında, bir saat boyunca odasının
kapısını kilitleyip içeriye kimseleri almadan tahliye kararı
vermesindeki amaç; kamuoyunda, “Hapiste tutulmaması gereken masum
polisler için tahliye kararı verildi, fakat hükümet hukuk cinayeti
işlemeye devam ediyor.” şeklinde yorumlamaya yol açmaktı. Tahliye
kararını veren yetkisiz hakim hakkında soruşturma başlatıldı ve
olay tarihe “Cemaatçi Hakimin intihar saldırısı” olarak geçti.
Çünkü Türk Ceza Kanunu’na göre, Asliye Ceza Hakimi, hiçbir şekilde
Sulh Ceza davalarına bakamaz. Dava en yakın Sulh Ceza mahkemesine
gönderilir.
Bütün bu operasyonların sonuca ulaşamayacağının bilinerek yapılması
ve ortamın gergin tutulmasının tek sebebi ise, kamuoyunda oluşan
gerginlik psikolojisinin ve hissinin sorumlusunun Erdoğan olduğuna
dair bir hissiyat yaratmaktır.
Dolayısıyla diğer kanattan bakınca bu operasyonun cemaat için
başarılı olduğunu ve seçime kadar çalışma motivasyonu sağladığını
söyleyebiliriz. Çünkü kısa vadede Erdoğan’ın düşeceğine dair
umutları kalmamış durumda. Bütün hesaplar uzun vadeli olarak
yapılıyor. Dolayısıyla bu “hukuksuzluk imajı” ise uzun vadeli
hesapların sonuçlarından bir tanesidir.
Ancak Cemaatin unuttuğu bir şey var. Daha doğrusu unutmayıp da
farkında olmadan sürekli yaptıkları ve bunun Hizmet için bir
zorunluluk olduğuna inandıkları bir düşünce var; “Kolay adam
harcamak.” Yetişmiş hakimlerini, sonuca ulaşamayacağını bile bile
harcamalarının uzun vadede sonuçları ciddi olacak. Zamanla bu dava
için hapse girip orada unutulan/unutulacak polis, gazeteci ve
bilimum cemaat mensubunun dışarıya ilettiği mesajlar Cemaate olan
güveni yıkacak. Fakat bölünme ve parçalanma ise o kadar kolay
olmayacak. Cemaat mensupları için artık gidecek yer öyle kolay
kolay bulunamayacağı için “gemiyi terk edemeyecekler.” Çünkü bundan
sonra Müslüman kesim tarafından kabullenilmeyeceklerinin farkında
olduklarını sanıyorum.
İşin kötüsü, artık Türkiye aleyhine olan her şeyde (son Ermeni
Soykırım Tasarısı gibi) istisnasız bir şekilde Cemaat suçlanıyor.
Cemaat mensuplarına artık İsrail veya Amerikan Ajanı muamelesi
yapılıyor. Fethullah Gülen’in itibarının bu kadar çabuk
yıkılacağını kimse tahmin dahi edemezdi. Yıllarca oluşturulmaya
çalışılan itibarın, aylar sürecek kadar kısa sürede nasıl yerle bir
edildiğini gördük. Cemaat mensupları bunun böyle olduğunu kabul
etmeyecekler ama maalesef Müslüman kesim açısından durum bu
safhada. Tabii “diğerlerinin” ne düşündüğünü şimdiye kadar hiç
umursamadıkları için bunu da umursamayacaklar.
Yoksa umursamışlar mıydı?
Keşke umursasalardı da sonuçlarının ne olduğunu bildiğimiz yeni bir
Cemel Vakası yaşamasaydık.