Hamit Fendoğlu, vatansever ve gözüpek bir Kürt siyasetçiydi.
Malatyalıydı. 27 Mayıs darbesine karşı muhalefet ettiğinden
hakkında dâvâ açıldı. Ancak O, dâvâya rağmen Adnan Menderes ve
Celal Bayar'ı müdafaa etmeye devam edince savcı, ek iddianameyle
idamını talep etti. Adalet Partisi kurulunca bu partiden vekil
oldu. 1 Aralık 1977'de Malatya'dan bağımsız belediye başkanı
seçildi. Sonra AP'ye geçti. 17 Nisan 1978 günü gelini ve
torunlarıyla birlikte evindeydi. Kapısı çalındı. Postacı bir paket
getirmişti. Paketi bizzat kendisi açtı. Açmasıyla birlikte korkunç
bir infilak neticesi Hamit Fendoğlu, gelini ve iki torunu
hayatlarını kaybettiler...
Hâdise bir Alevi-Sünni çatışması çıkartmak için yapılmıştı. Çevre
illerden Malatya'ya akın akın insanlar yığıldı. Vaziyet
tehlikeliydi. Askerî birlikler de devreye girdi. Halkı teskin etmek
isteyen bir savcı ve bir subay bıçak ve kurşunla yaralandı. Şehirde
asayiş bozulduğundan dolayı Malatya hava meydanı uçuşlara
kapatılmıştı. Cenazeye iştirak etmek maksadıyla yola çıkmış olan
Celal Bayar, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş,
Esenboğa'da saatlerce beklemek zorunda kaldıktan sonra Malatya'ya
ve oradan da definlerin yapılacağı Bulgurlu Köyü'ne
gidebildiler.
Terör, vukuuna iki yıllık bir zaman kalmış olan 12 Eylül 1980
darbesini meşrulaştırmak için Malatya'da şiddetli bir gerginlik
meydana getirmişti. Bu katliam, DP iktidarını, Başvekil Menderes'i
girdaba düşürmek isteyen Ahmet Emin Yalman, suikastinden sonra
fakat 28 Nisan E Muhtırasının verilmesinden sadece 10 gün evvel
işlenen ve 3 Hıristiyanın boğazlandığı 18 Nisan 2007 tarihli Zirve
Kitabevi cinayetinden öncedir.
Önceki sabah HDP'nin Adana ve Mersin binalarına yapılan eş zamanlı
saldırılar, bize Hamit Fendoğlu vak'asını hatırlattı. HDP Seyhan
ilçe başkanlığı 4 katlı bir binanın 3. katında. Kargocu bir paketi
getirip misafirleriyle oturan ilçe başkanı Hüseyin Beyaz'a teslim
ediyor. Başkan, paketi teslim aldıktan sonra açmaya başlıyor ki
tıpkı Hamit Fendoğlu'nun elindeki paket gibi dehşetli bir infilakla
patlıyor. Makam odasının duvarında yarım metrelik delik açılıyor,
kattaki cam ve çerçeveler yere iniyor.
Aynı dakikalarda bir patlama da HDP Mersin binasında meydana
geliyor. Bir gün önce başkanlığa bir saksı çiçek gönderilmiştir.
Ancak kimin gönderdiği bilinmediğinden kabul edilmez. Bunun üzerine
saksıyı getiren adam, onu terasa bırakıp gider. İşte bu terk
edilmiş saksı da Adana'dakiyle beraber aynı anda patlar.
Bereket ki iki olayda da ölüm yok...
Yaptığımız nakiller de göstermekteki bu tip cinayetler, ya bir
darbe öncesinde olmakta veya bir genel seçim öncesinde. Bu defa
ilaveten bir de Barış Süreci devrede. Onun için böyle bir tertip
karşısında soğukkanlılığı terk ederek erken beyanatlar vermek çok
kere sahiplerini mahcup eder. Kürt nüfusun olduğu batı illerinin
seçilmesi tesadüf değildir..
Ortadaki mesele, HDP'nin Türkiye partisi olması, baraja takılsa
bile bunu hazmederek bir sonraki seçime hazırlanma olgunluğunu
göstermesi ve dağ macerasının bitmesiyle kardeş kavgasının
ebediyyen son bulmasıdır. Bu, ortak büyük arzudur. Şu var ki 30
yıldır devam eden terör, bazıları için zenginleşme sebebi olmuştur.
Bütünüyle iç barışı tesis etmemiz, komşu devletlerden, uzak
devletlere, komşu istihbaratlardan uzak istihbaratlara ve mikro
PKK'lara kadar bir çok merkez ve ideolojinin kabul edemeyeceği bir
keyfiyettir.
Emniyet ve adliye bilgileri elde edilmeden ezbere bir suçlamayla
saldırıları iktidar yaptı veya kendini mağdur göstermek için HDP
yaptı demek acelecilik olur, faillerin işine gelebilir. Böyle
gelişmelere rağmen sağduyulu hareket edebilmek HDP için önemli bir
imtihandır.