Üsküdar meydanında bir partinin seçim çadırında başında takkesi ile bir zat Karadeniz şivesi ile bağırıp çağırıyor, mangalda kül bırakmıyordu. Ramazan ayının sıcağına ve insana verdiği durgun tavırların aksine hiç durmadan konuşuyordu. Bir arkadaşımı beklediğim için mecburen bu zatı dinlemek zorunda kaldım.
Üsküdar meydanında bir partinin seçim çadırında başında takkesi ile bir zat Karadeniz şivesi ile bağırıp çağırıyor, mangalda kül bırakmıyordu. Ramazan ayının sıcağına ve insana verdiği durgun tavırların aksine hiç durmadan konuşuyordu. Bir arkadaşımı beklediğim için mecburen bu zatı dinlemek zorunda kaldım.
Konuşmasında 'Eğer CHP Genel Başkanı yaşasaydı bugün oyunu bizim partiye verirdi' dedikten sonra başladı tek parti diktatörlüğü ile ilgili güzellemeler yapmaya. Özgürlükten, insan haklarından ve hürriyetten bahsederek bunların ilk Cumhurbaşkanımız sayesinde meydana geldiğini söyledi. Belli ki kurulmuş bir saat gibi ne söylediğinin farkında olmadan standart bir propaganda konuşması yapıyordu.
Bu konuşmayı dinlerken düşündüm. Acaba gerçekten de söyledikleri doğru muydu? Zira bir çok siyasetçi de muhafazakar politikalar izlediği halde aynı sözleri tekrarlayıp duruyorlardı. Bu sayede sol ve laik kesimin oylarını almayı düşünüyorlardı.
Bunun analizini anketçilere ve akademisyenlere bırakıp kısa bir değerlendirme yapmak gerekiyor. Acaba parti programlarında CHP ilkeleri ve faşizm düşüncesine partiler ne kadar yer vermiştir? Bu konuda dileyen her insan mevcut parti programlarını inceleyerek bu tespitleri yapabilir.
Parti programlarına dikkat edildiğinde en ilginç sonuç (yeni) Demokrat Parti'de görülüyor. Zira 'Demokrat' diye bize tanıtılan bu partinin programı tek partili diktatörlüğün üssü haline getirilmiş görülüyor. Tam 19 defa CHP Genel Başkanına ve CHP ilkelerine referans gösterilmiştir. 'Demokrat' ismini taşıyan bir partinin üzerinde durması gereken acı bir durumdur.
Parti programlarında CHP Genel Başkanı ve Kemalizm adının kaç kez bakıldığında şu rakamlar ortaya çıkmaktadır:
Cumhuriyet Halk Partisi : 34 defa
Demokrat Parti… : 19 defa
Vatan Partisi : 17 defa
İyi Parti : 6 defa
Refah Partisi (1986) : 2 defa
Milliyetçi Hareket Partisi : 1 defa
Ak Parti : 1 defa
Saadet Partisi : 0 defa
Adalet Partisi (1969) : 0 defa
Bu sonuçlar değerlendirildiğinde CHP'nin en önde olduğu rahatlıkla görülebiliyor. Adalet Partisi ve Saadet partisi ise Atatürk'ü hiç referans göstermemiş. Lakin en şaşırtıcı sonuç eski Demokrat Parti ile hiç alakası görülmeyen yeni Demokrat Parti'dir. Millet İttifakında yer alan fakat oy pusulasında yer almayıp CHP listelerinde yer alan DP'nin gelmiş olduğu süreç gerçekten ibretlidir. Zira 'demokrasi' ile 'demokratlıkla' ne kadar alaka kurdukları tartışılabilecek durumdadır.
Bugünkü Demokrat Parti Programından birkaç iktibas vererek eski DP ile ne kadar alakaları kalmış bir değerlendirelim:
1. Türkiye Cumhuriyeti, Türk ulusunun Atatürk'ün önderliğinde vermiş olduğu 'ulusal bağımsızlık' ve 'ulusal egemenlik' mücadelesinin bir ürünüdür. (Demokrat Parti Programı s.1)
2. "Dolayısıyla Atatürk'ün Cumhuriyetçilik anlayışı, esas olarak demokratik Cumhuriyetçiliktir." (Demokrat Parti Programı s.1)
3. "Demokrat Parti, toplumsal uzlaşmaya dayalı 'Büyük Türkiye' idealinin hayata geçirilmesi ile Atatürk Devrimi'nin temel amacı olan çağdaş uygarlık düzeyine ulaşılabileceği inancını taşımaktadır." (Demokrat Parti Programı s.1-2)
4. "Atatürk ilkelerinin tartışmaya açıldığı, içinin boşaltılarak ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir dönemde, Demokrat Parti, ... Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden Halkçılığın gereği olan, ne var ki günümüz Türkiye'sinde yok edilmiş olan sosyal hukuk devletini gerçekleştirme iddiasındadır." (Demokrat Parti Programı s.10)
Bunun gibi daha bir çok maddeyi parti programlarına yazmışlar. "Tam bir hürriyete vesile olacak Ahrarlar' denilen siyasetçiler bunları yazmışlar…
Yeri gelmişken bir seminer esnasında Anayasamız ile ilgili basit bir gerçeğe de değinmek gerekiyor. Dünya üzerinde mevcut anayasalar; toplu olarak incelendiğinde sadece 8 ülkede şahısların referans gösterildiği görülmüştür. İlginç olan husus ise şöyledir:
7 Ülkede 1 defa (yazı ile yazayım; bir defa) bir şahsa yer verilmiş. Mao ve Humeyni örneği gibi. İşte burasına dikkat buyurun: 12 Eylül 1980 darbecilerin hazırlayıp dayattığı mevcut Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında tam 18 defa CHP Genel Başkanı ve ideolojisi referans gösterilmiştir.
İşte ülkemizin içine düştüğü özgürlük ve hürriyet konusundaki sıkıntıların temel noktası burada bulunmaktadır. Evrensel haklar ve özgürlükler yerine 20. Yüzyılın başlangıcındaki otoriter ve militarist yapı, milletimizin esas sorunudur.
Akademisyen ve siyasetçiler; içine düştüğümüz bu feci durumun birinci derecede sorumlularıdır. Zira hala tek parti yönetimini ve CHP'nin dayattığı ilkeleri, demokrasi diye halkımıza yutturmaya çalışıp halkımızın aklı ile alay etmektedirler.
Siyasetçilerde ise çok az gelişme vardır. Çoğunlukla eski tas eski hamam faşizm nutukları seçim propagandalarında dahi hiç çekinilmeden yer bulabilmektedir. Parti programlarının olmazsa olmazı ise CHP ilkeleridir. Parti programlarının olmazsa olmazı ise CHP ilkeleridir, vesselam…