Fırsat vermek, fitne kapısını aralamaktır...
Terbiyesizler konuşuyor.. Gûya bir açık var, oradan saldırıp duruyorlar...
Biri, “Bakan Sayan «Aileden Sorumlu Bakan»lığı yanlış mı anladı?” diye dalga geçiyor, öbürü “Siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bakanısınız. Sayan Âilesi Anonim Şirketi Çiftliği'nin Hanımağası değil…” diyor küstahça...
Sözcü ve benzerlerinin son haberlerini biliyorsunuz: “Aile Bakanı bu kez kardeşinin yardımcısını müsteşar yaptı..” diye manşet atmışladı...
Onların vazifesi... Peki biz ne yaptık?
Biz işin o malûm çevrelerin aktardığı gibi olmadığını umud ediyoruz..
Sayın Bakan, siz gerçekten de nepotizm yaptınız mı?
Eğer bu nahoş ve milleti demoralize eden iddialar zát-ı âlilerine nahak yere atılmış iftiralar ise, en ağır şekilde tekzibi gerekir!..
Aksi halde bu saldırıları durduramaz, hükûmeti de yıpratırsınız!.. Hele iktidar böylesi yumuşak bir yönetim sergilerken...
* * *
Bir zamanlar korkularından gık diyemeyenler, bugünlerde en ağır sözlerle saldırıyorlar..
Alenen “şunu yaparsanız, bunu derseniz 2. Gezi’yi yaparız” tehdidinde bulundular. O arsızlığı ile şöhret köşe yazarı karı neler yazmış öyle? Müftü Nikâhı ile başlamış, en pespaye isteklerini bile sıralamış...
Bu millet bunlara mâruz kalmak zorunda mı?
Size diktatör diyenlere, “hayır biz diktatörlük kurmadık” demek için biraz aşırıya gitmiyor musunuz?
Millet size duâlar ediyor, millet sizi biliyor. Allah için bu millete en güzel şekilde hizmet etmeye çalıştığınıza şüphesi yok. O halde yumuşamayın!..
Aksi halde bu ahval ve şerait, olayların şöyle okumasına yol açacaktır...
1) Bunlar bir şeyleri gizliyorlar ki susuyorlar...
2) Bunlar söylendiği gibi nepotizm yapmış ki, bak tekzib bile edemiyorlar...
3) Bu ağır hakaretlere bile cevap verilmediğine göre galiba ters giden bir şeyler var, iktidar bir şeylerden korkuyor...
Korkuyu da yine üç (3) şekilde okur millet:
1) 15 Temmuz FETÖ darbesinin pisliği hálâ temizlenemediği için iktidar temkinli davranıyor...
2) Yedi düvel birden saldırıyor bu durumda içeride huzursuzluk çıkmasın diye durumu idare ediyorlar...
3) Yukarıda anlattığımız (ve asla inamak istemediğimiz şekliyle) adamların bütün iddiaları doğru ki susuyorlar...
* * *
Siyaset, seyislikten gelir. Çobanlığı en güzel şekilde yapabilme sanatıdır.
Siyaset, içte ve dışta en akıllı strateji ile satranç oynayabilme, üstün bir deha sergileyebilme sanatıdır...
Ve siyaset, yeri gelir sertleştirilir!.. Cennetmekân Sultan II. Abdülhamid Han gibi derviş tabiatlı birine bile «despot», «müstebid» demediler mi?
Dediler... Siz sonuca bakın. O mübarek hünkâr, Osmanlı’nın çöküşünü 33 sene geciktirdi... Bu şeref ona yetmez mi?
#harbiden: Ziyâ Paşa ile bitirelim: “Dursun kef-i hükmünde terâzû-yı adâlet, / Havfın var ise mahkeme-i rûz-ı cezâdan..” (Açıklaması: Bütün kararlarında adalet terazisi elinde olsun, / Eğer mahşer gününden, o dehşetli gündeki hesaptan cidden korkuyorsan.) 04 Ağustos 2017