Bir ilçenin hafızası, orada yaşayan insanların hayatlarını aşacak özelliklerle bezelidir. Onu bir araya getiren mimari eserler ile edebi sohbetler; evler, sokaklar ve kurumlar şehrin hafızasını farklı bir yolla inşa eder. Bu türden bir birliktelikle oluşan bütüne pekala "edebiyat durağı'' diyebiliriz. Edebiyat durakları; bir şehri, mekânı, mimari eseri, kısacası edebiyatla yan yana getirdiğimiz zaman orayı capcanlı tutan, bir nevi "yaşayan yerler" olarak da anlaşılmalıdır. Edebiyat, işte bu sebepten bile bir şehrin "taş ve toprak arasında'' inşa edilmiş hafızasını işleyip ona kerimelerden bir zenginliği bir estetik form ve derinlik verdiğinden değerlidir. Edebi hafızanın dolaştığı ve oluştuğu yerler, sonradan gelenlerin nasıl büyük bir mirasa sahip olduğunu anlamaya yöneltmelidir insanı… Bu mirası israf etmeden hakkıyla anlayabilecek bir bilinç ise bize lazım olan temeldir. Mirasının farkında olmayan bir nesil, er ya da geç iflas etmeye mahkûmdur…
İstanbul, Antik Çağlardan günümüze medeniyet hazineleriyle bezenmiş bir şehirdir. Suriçi ise bünyesinde koruduğu büyülü bileşkenin bugün hala yaşayan detaylarını bir su berraklığında, dupduru yansıtır.
Bir baştan bir başa yarımadayı içine alan şehir silueti Ahmet Hamdi Tanpınar'ın deyimiyle, hünerli Türk`ün ahenkli sesler veren çekiciyle benzersiz bir estetik forma ulaşmıştır. Gerçekten de İstanbul, şehrin içlerine doğru kıvrılan sokaklarıyla insanı içine çeker. Şehrin kültür mirası büyüklü küçüklü diziler halinde maddi ve manevi beklentilere karşılık verecek zenginlikte ziyaretçilerini ağırlar. Köşe başlarını tutan çeşme ve sebilleriyle, irili ufaklı külliyeleriyle, canlılığın hiç kesilmediği çarşılarıyla şehirler antolojisinin bercestesi olmayı hak eder.
İstanbul, şehrin havasıyla suyuyla ruhunu beslemiş, anlam ve güzelliğini derinden idrak etmiş sanatçıların eserlerinde kendini en iyi şekilde ifade etme olanağı bulmuştur. Osmanlı döneminden itibaren Suriçi İstanbul`u, özellikle edebiyatın, söz sanatlarının bir merkezi olmuştur.
O dönemlerin popüler mekânları bir edebiyat mahfili niteliğinde kuşaktan kuşağa devreden bir sohbet geleneğini yaşatmıştır. Bu mekânlar sayesinde edebiyatımızın klasiklerini oluşturan değerli birçok şair ve yazar yetişmiştir. Şehrin fiziki unsurlarını, maddi mirasını var eden düşüncenin iyi anlaşılmasında sanatçı ve edebiyatçılarımızın payı büyüktür. Onların estetik dokunuşları, şehirleri binaların yükseldiği durağan bir yapı olmaktan çıkartır, bir hafıza inşasıyla birlikte önümüzdeki şehirle hakiki bir ilişki kurabilmenin yolunu açar.
Fatih`in Edebiyat Durakları, İstanbul`u İstanbul yapan şahsiyetlerin, edebiyatçıların ve onların bıraktıkları izlerin peşinden gidiyor ve bizi Suriçi`nde keyif veren bir yolculuğa çıkarıyor.
İstanbul' un asla tek bir mevsimi, rengi, tadı yahut da dokusu yoktur… O, güzelliğini sere serpe ortaya çıkarır. Ona dair bütün aydınlık fikirleri bir noktaya odakladığımızda gerçekte onun niçin ülkemizin ve dünyanın gözbebeği olduğunu daha iyi anlarız: Bir kültür, sanat ve edebiyat medeniyetinin en parlak incisi ve değerli bir ışığıdır İstanbul…
Bir medeniyetin hafızası o milleti inşa eden fikirde, eylem birliğinde ve en önemlisi onun kültür ve sanatında gizlidir. Fatih; tarihi, mimari, estetik zenginliğe sahip olmakla birlikte bu özelliklerini edebiyatla harmanlayabilmiş, ona zemin oluşturarak estetik anlamlarını daha görünür hale getirmiş ve mekânsal açıdan onu derinleştirmiş bir ilçedir.
"Edebiyat durakları'', edebiyatın geçmişte ve günümüzde var olduğu mekânları, eserleri, isimleri ve buralardaki edebi faaliyetleri, birlikleri ve sohbetleri merkeze alan bir içeriğe sahiptir. Bu duraklar en geniş anlamda kullanıldığı ve edebiyatçıların metfun olduğu hazireler de eserde sunulmuştur.
Eserin içeriğine bakıldığında yalın, akıcı bir dil ve üslup kullanılmıştır. Ayrıca eserde anlatımı kuvvetlendirmek ve canlı tutmak adına çeşitli tarihi mekân fotoğraflarından çok miktarda okuyuculara sunulmuştur. Eser, İstanbul' da olup göremediğimiz ya da farkına varamadığımız eserleri gün yüzüne çıkartarak bir farkındalığa vesile olmuştur.
Eser 4 başlıktan oluşmaktadır. Bunları açıklayacak olursak:
1) Şehzadebaşı- Vezneciler Güzergâhı
2) Beyazıt Meydanı ve Çevresi
3) Aksaray ve Çevresi
4) Süleymaniye-Şehzadebaşı-Vezneciler-Sarıgüzel-Atikali- Yavuz Selim- Draman Güzergâhı
5) Gedikpaşa-Divanyolu-Nuruosmaniye- Mahmutpaşa- Çemberlitaş- Sultanahmet Meydanı Güzergâhı
6) Babıali – Sirkeci- Cibali Güzergâhı
Birinci bölümde Şehzadebaşı- Vezneciler güzergâhındaki kabirleri, külliyeleri, şairlerin zaman geçirdiği kıraathaneleri, konakları dile getirilir.
İkinci bölümde ise; Beyazıt Meydanı konu alınarak civarındaki yapılar, havuzlar, kahvehaneleri, sahafları, çarşıları, önemli edebiyatçıların zaman geçirdiği yerleri konu edinir.
Üçüncü bölümde Aksaray da ticaret alanları, kahvehaneleri, tarihi konak ve evler konu edilmektedir.
Dördüncü bölümde ise Süleymaniye' den başlayan tur Draman'a kadar gider. Burada camilerin yapısından, konaklara, anıtlara, kütüphanelere, kabirlere, hanlara, sokaklara değinilmiştir.
Beşinci bölümde ise; Gedikpaşa'dan başlayarak Sultanahmet Meydanına kadar giden bir serüven bizi karşılar. Konaklara, enstitülere, müzelere, medreselere, vakıflara, tiyatro binalarına, hanlara, hazirelere, dergi merkezlerine, sarnıçlara yolumuz düşer.
Son bölüm olan Altıncı başlık da ise; Babıali–Sirkeci- Cibali güzergâhında basın yayın yerleri, medreseler, dernekler, yayıncılar, sıbyan mektepleri dile getirilmiştir.
Fatih' in edebiyat duraklarını bilmek, onları tarihsel süreç içinde tanıyıp günümüzde de görüp fark etmek okurların yaşanan şehirle kurdukları iletişimi son derece artıracak, onlara farklı pencereler açacaktır. Bu aynı zamanda bir şehri pek çok farklı boyutta tanımak ve onun zenginliklerine kendi evrenimizi taşımak anlamına da gelir. Eser, tarihi, estetik ve kültürel zenginliğe sahip Fatih ilçesinin aynı zamanda edebi derinliğini de ortaya koymuştur.
Sizler de okurken kendinizden gezip gördüğünüz yerlerden ve okuduğunuz eserlerden bir şeyler bulabilirsiniz.