1952 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Halkevlerinden alınarak Milli Eğitim Bakanlığına devredilen, 1983 yılından günümüze öğretmenlere olduğu kadar öğrencilerimize de hizmet veren Elazığ Öğretmenevi; 20 Ocak 2020’de meydana gelen deprem bahane edilerek Elazığ Belediyesi tarafından gasp edildi. Elazığ Belediyesi resmi internet sitesinden aldığımız bilgilere göre bina; kıraathane yapılacakmış. Belediye internet sitesinde aynen şunlar yazılıyor.
1952 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Halkevlerinden alınarak Milli Eğitim Bakanlığına devredilen, 1983 yılından günümüze öğretmenlere olduğu kadar öğrencilerimize de hizmet veren Elazığ Öğretmenevi; 20 Ocak 2020'de meydana gelen deprem bahane edilerek Elazığ Belediyesi tarafından gasp edildi. Elazığ Belediyesi resmi internet sitesinden aldığımız bilgilere göre bina; kıraathane yapılacakmış. Belediye internet sitesinde aynen şunlar yazılıyor. 'Tarihi öğretmenevi vizyon projeler kapsamında 24 saat uyumayan Elazığ Millet Kıraathanesi'ne dönüştürülecek; kıraathanede konuklara, limitsiz internet, ücretsiz dijital baskı ve fotokopi hizmeti ile sabah ve akşam çorba ikramı sunulacak'
Yapılmak istenen millet kıraathanesi ile bir yandan öğretmenler itibarsızlaştırılmakta diğer yandan yarınlarımızı kucaklayacak evlatlarımızın da yıl içinde yaptıkları; gösteri, tiyatro, önemli gün ve haftaların kutlanması, anma programları, sergi gibi kültür etkinliklerine mekan ve imkan tanınması da ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca bu bina Milli Eğitim müdürlüğünün toplantı, seminer çalışmalarına da ev sahipliği yapıyordu. Bu durum karşısında Milli Eğitim Bakanlığını Elazığ'da temsil eden Milli Eğitim Müdürlüğünün, öğretmenleri temsil eden sendikaların susmalarına anlam vermek mümkün değildir.
Bilindiği üzere bugün itibarı ile Elazığ'da öğretmenlerin haklarını savunmak üzere kurulmuş Eğitim Bir Sen (4202 üyeli) Türk Eğitim Sen (2781 üyeli), Teç Sen (353 üyeli), Eğitim Sen (319 üyeli) ve diğer öğretmen kuruluşları var. Eğer bu sendikalar, öğretmenin en doğal hakkını korumaktan dahi aciz iseler bu kuruluşların varlık sebebi nedir? Diyelim ki şu an iktidara yakınlığı ile bilinen en çok üyeli Eğitim Bir Sen, mevcut iktidardan yana tavrını koydu tapusu Milli Eğitime ait öğretmenevinin gasp edilmesine göz yumdu ya diğer sendikaların neden sesi soluğu çıkmaz? Kendi doğal hakkının gasp edilmesi karşısında dahi gıkı çıkmayan öğretmen sendikalarının 'Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' öğrenciler yetiştirmekle mükellef olan öğretmenlerce sorgulanması gerekmez mi? Yarınlarımıza yön verecek olan öğretmenlerimizin bu haksızlık, hukuksuzluk ve hadsizlik karşısında susmamaları mı gerekir? Bir zamanlar bir öğretmeni bağımsız olarak belediye başkanı yapan öğretmenin gücü nerede?
Tapusu Milli Eğitim Bakanlığına ait arsa üzerinde bulunan Mehmet Akif Ersoy Lisesi aldığımız duyumlara göre sapasağlam iken Elazığ Belediyesi tarafından yıkılıp altı, çok katlı otopark; üstü, millet bahçesi yapılıyor. Yıktırılan bu okula karşılık Elazığ Belediyesi aynı özelliklere sahip bir okul inşa edeceğini taahhüt etmiş. Peki, bu okul nerede? Hadi, onlardan vazgeçtik diyelim öğretmenevini gasp etmek de neyin nesi oluyor? Milli Eğitime ait olan okul ve bahçeler, ne zamandan beri belediyeye devredilmektedir; emekli ve çalışan öğretmenler olarak bilmek istiyoruz.
Elazığ'da dokuz bin kırk bir (9041) öğretmen görev yapmaktadır ve Elazığ Belediyesi tarafından gasp edilen Elazığ Öğretmenevinde 9041 öğretmenin hakkı vardır. Elazığ'da yüz on bin üç yüz seksen bir (110.381) öğrenci öğrenim görmektedir bu çocuk ve gençlerin yıl içerisinde yaptıkları kültürel faaliyetleri gerçekleştirme ve sergileme imkanları da ortadan kaldırıldığı için bunların da hakları gasp edilmiştir. Bu nasıl bir zihniyet ki öğretmenlerin elinden evlerini alıyor, bu nasıl bir zihniyet ki yarınlarımız olan evlatlarımızın sosyal, kültürel faaliyetlerini sergiledikleri mekana el koyuyor, bu nasıl bir teslimiyet ki bu durum karşısında öğretmenlerin hakkını savunmaları gerekenlerin sesleri çıkmıyor. Bu nasıl bir teslimiyet ki görevi eğitim ve öğretimin sağlıklı bir biçimde uygulamakla mükellef olanlar, en tabii görevlerinin dahi engellenmesine göre bile müsaade ediyor. Anlamak mümkün değil. Bu büyük camianın, eğitim camiasının, haklarının gasp edilmesinin elbette hukuki, cezai boyutunun yanı sıra siyasi ve vicdani, boyutu olacaktır.
İnanıyorum ki öğretmenlere çok görülen ve üç yıldır kapalı tutulan Elazığ Öğretmenevinin mevcut durumu mutlaka ama mutlaka yargıya taşınacaktır. Uygulanan haksızlık, hukuksuzluk, hadsizlik karşısında Türk adaleti gerekeni yapacak; gasp edilen öğretmenevi öğretmenlere yeniden iade edilecektir.
Şimdi ben, ülkenin varlığını ve geleceğini kucaklayacak olan öğrencilerimiz, yavrularımız adına, Elazığ'da görev yapan yavrularımızı yetiştiren öğretmenler adına hatta kendi hakkını korumaktan aciz Elazığ Milli Eğitim Müdürlüğü ve öğretmen sendikaları(!) adına Elazığ halkına soruyorum. Ey Elazığlılar! Kıraathane mi öğretmen evi mi?