Kesin tarih ve saat veremem… Gaybı ancak Allahü Teala bilir…
Ancak şunları söyleyebilirim:
Taksim Gezisinin yüz misli çapta, Türkiye çapında topyekûn bir GEZİ
SAVAŞI ve KALKIŞMASI planlanmakta ve hazırlanmaktadır.
AMAÇLARI: Ülkemizi genel ve yoğun bir kaos, anarşi, çatışma, korku
ortamı içine yuvarlamaktır.
Bütün insî ve cinnî şeytanlar bu korkunç ve dehşetli kalkışmanın
planlarını yapmaktadır.
Mevcut siyasî iktidarı serbest seçimlerle deviremeyeceklerini kesin
olarak anlamışlardır.
Önlerindeki tek çare ve çözüm hukuk ve ahlak dışı yollarla
yıkmaktır.
İktisadî ve mâlî (finansla ilgili) büyük ve çökertici bir kriz
çıkmasını can u gönülden istiyorlar ve bunun için her hıyaneti
yapıyorlar. Devlet, ülke, halk batarmış, umurlarında bile
değil.
Ankara’daki Saray işini alabildiğince kullanacaklardır.
Bir milyon kişilik Gizli Yahudi ve yine bir milyonluk Gizli
Haçlıların militanları, kurmayları, holiganları seferber
olmuştur.
“Halk bizi tutuyor, bize bir şey yapamazlar” kuruntusuna
saplananlar sonunda yenik düşer.
Adnan Menderes de öyle düşünmüştü…
Başarmak, muzaffer olmak için halkın tutması yetmez, öncelikle
Hakk’ın desteklemesi ve yardım etmesi gerekir.
Hakk’ın desteğine, yardımına, tevfik’ıne nail ve mazhar olmak için
doğru inanmak, iyi ve salih işler yapmak, münker şeylerden uzak
durmak, Hakk’a itaat etmek gerekir.
Eski Gezi’den yüz misli büyük, genel ve yoğun bir Gezi isyanı
Türkiye’yi toz duman içinde bırakacak, çoğunluktaki Müslümanlara
büyük zarar ve ziyan verecek, Allah saklasın ülkemizin bölünmesine
yol açacaktır.
Bu bölünmeden en fazla Sünnî Müslüman Kürtler zararlı
çıkacaktır
.
Erbab-ı Gezi başarılı olursa kara, kanlı, çok zâlim, çok acımasız
bir egemen azınlık, ideolojik vesayet rejimi kurulacak, din ve
düşünce hürriyeti kuşa çevrilecektir.
Çoğunluğu oluşturan Müslüman halka doğrudan doğruya veya dolaylı
olarak büyük zulümler yapılacaktır.
27 Mayıs 1960 uğursuz ve meş’um darbesinden sonra nice din hocası,
şeyh, hizmet erbabı, iman ve Kur’an hâdimi Sivas’taki bir kampa
doldurulmuştu. Nazilerin temerküz=toplama kampları gibi…
Egemen azınlıkların, ellerine fırsat geçerse intikamları korkunç
olacaktır.
Türkiye’yi 1930’ların karanlık günlerine götürmek isteyenler
var.
İstiklal Mahkemelerini özleyenler var.
Tek partici faşistler var.
Stalinciler, Maocular var.
Sular uyuyor ama düşmanlar uyumuyor.
Zaman gaflet ve uyku zamanı değildir.
Öyle bir musibet, felaket ve azabtan korkalım ki, o sadece
kötülerin başına gelmez, toptan gelir, kurunun yanında yaş da
yanar.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmayan Müslüman toplumlar tokat yer,
sille yer.
Müslümanların, vakit geçmeden uyanmalarını temenni ve ümid
ederim.
Hadiselerin önümüzdeki baharda patlak vereceğini tahmin
ediyorum.
Keşke dediklerim gerçekleşmese, korktuklarımıza uğramasak…
* (İkinci yazı)
Doğumumuzdan ölümüze geçen müddet zarfında O’na muhtacız.
Ömrümüzün ölümümüze iman ile bitişmesi konusunda O’na çok
muhtacız.
Ölümden sonraki berzah kabir âhiret hayatında O’na muhtacız.
O’na muhtaç olmadığımız tek an ve tek hal yok.
Her zamanda, her yerde, her durumda O’na hep muhtacız.
Seyahatlerimizde, bizi kazalardan belalardan koruması için O’na
muhtacız.
İmanımızı koruması için O’na muhtacız.
O’nun rızasını kazanamazsak iyi olamayız.
O bizden ihlasla ibadet etmemizi, kendisiyle olan bütün
muamelelerimizde ihlaslı olmamızı istiyor.
O bizden sahih itikatlı olmamızı istiyor.
Namazı dosdoğru kılmamızı istiyor.
Ramazanda oruç tutmamızı.
Kur’an’daki emirlerini yerine getirmemizi, yasaklarından uzak
durmamızı, öğütlerini tutmamızı.
Zekât ve sadaka vermemizi.
Adaletli ve şefkatli olmamızı.
Ribadan ve zinadan kaçınmamızı.
İyi olmamızı.
O bize tek bir Ümmet olmamızı, tefrikadan, çekişmekten sakınmamızı
emr ediyor.
Ey iman edenler Allah’a, Resulüne (Salat ve selam olsun sona) ve
SİZDEN OLAN emir sahiplerini itaat edin diyor.
O bize bütün mü’minler kardeştir diyor.
O bizi uyarıyor, kâfirleri dost ve velî edinmeyin diyor.
Kendisinden sabır ve namazla yardım istememizi buyuruyor.
Bize doğruları bildirmek için Peygamber göndermiş, o sizin için
güzel bir örnektir, ona itaat edin, Sünnetine uyun diyor.
Yeryüzünde azgınlık yapmayın diyor.
O’nun katında tek gerçek, makbul, sahih, doğru din İslam’dır.
İslam’dan başka hak din yoktur.
O “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyuruyor, bilenlerden
olmamızı tergib ve teşvik ediyor.
Bize sakın tağutları sevmeyin, onları desteklemeyin, onlara
uymayın, onlara karşı olun diyor.
O bizi uyarıyor, o bizi müjdeliyor.
O, dünya hayatının bir imtihan olduğunu haber veriyor.
O bizi imtihan ediyor. Öyle bir imtihan ki, soruların cevapları
verilmiş, yeter ki, öğrenilsin.
O kemal sıfatlarla sıfatlı, noksan sıfatlardan münezzehtir.
Geliş O’ndan, dönüş O’na.
Ne mutlu O’nu bilene, O’na iman edip, emirlerini yerine getiren,
yasaklarından kaçınanlara.