Hür ve mukim erkeklerin farz namazları, arkasında kılınan namaz sahih olan sâlih bir imamın ardında cemaatle kılmaları.
Zekatını Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun olarak, öncelikle fakirlere ve miskinlere vermek.

Zekat dışında, Allah rızası için sadaka vermek, hayır hasenat yapmak.
İlmihalini dosdoğru öğrenip, içindeki bilgileri hayata uygulamak.

Bütün Müslümanların ilmihallerini öğrenmeleri için çalışmak.
İnsanların iman sahibi olmaları için ya doğrudan doğruya, yahut bu hizmeti yapanları desteklemek suretiyle hizmet etmek.

Bütün mü’minlerin birbirlerini sevmeleri, kardeş olmaları için çalışmak.
Mü’minlerin tek bir Ümmet olmaları ve bu Ümmetin başında, kendisine biat ve itaat edilen râşid ve âdil bir İmam bulunması için çalışmak.

Gerçek İslam medreselerinin açılması ve buralarda Ehl-i Sünnet itikadında icazetli ve ihlaslı muktedir ulema ve fukaha yetişmesi için çalışmak.
Gücü olanların fiilen, olmayanların söz ve yazı ile, halkın kalpten emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmasını teşvik için çalışmak.

Çocuklarını, oğul ve kızlarını iyi Müslüman, iyi insan, iyi vatandaş olarak yetiştirmek için planlı programlı, ne yapılması gerekiyorsa öyle çalışıp çabalamak.

Kendi hanımının, kızının şeytanî değil, şer’î tesettüre uymasını sağlamak.
Zeki, kabiliyetli, ahlaklı, karakterli, azimli, istidatlı Müslüman çocukların yetişmesi ve ileride Din-i Mübin-i İslam’a hayırlı hizmetler etmesi için Tevhid eğitimi veren gerçek İslam Mekteplerinin açılması için çalışmak.

Kur’an okumak, Kur’an dinlemek, Kur’an öğrenmek ve Kur’anın emirlerine, yasaklarına, öğütlerine uymak. (Kur’an okuyor ama Kur’anın yap dediklerini yapmıyor, yapma dediklerini yapıyor, Kitabullahtaki öğütlere kulak vermiyor… Böylesinin Kur’an tilaveti hançeresinden kalbine inmiyor demektir.)

İsraftan, şatafattan, lüksten kaçınmak, kanaatle yaşamak, artırdığı para ile Allah’ın razı olacağı sâlih işler yapmak.
Kedileri, köpekleri, kuşları, aç hayvanları doyurmak.

Nefsi ile büyük cihad yapmak.
Mü’min kardeşlerine tebessüm etmek.
Dine sokulmak istenen kötü bid’atlerle mücadele etmek.

Yukarıda arz ettiğim yirmi maddedeki işler en kârlı, en verimli yatırımlardır.
Bunları Allah rızası için yapanlar ve hüsn-i hâtime ile ölenler inşallah büyük mükâfatlara nail olacaktır.

En büyük mânevî ticaret Allahın rızasını kazanmaktır.

Resulullah (Salat ve selam olsun ona), AIlah rızası için salih ameller işleyenlere (biiznillah) şefaat edecektir.

Amellere riya karışırsa onlar salih olmaz.
Allahın rızasını kazanmanın, mükafat almanın birinci temel şartı ihlastır.

İhlas ortaklık ve kesir kabul etmez.

Hadîs-i kudsîde Hak Teala hazretleri Resulünün dilinden şöyle buyurmaktadır:

“İhlas Benim sırlarımdan bir sırdır, onu sevdiğim kulumun kalbine
koyarım.”

Cenab-ı Hak cümlemize böyle kârlı, verimli, kalıcı ticaretler yapmayı nasip kılsın, bunlara müyesser buyursun; bizi şeytanî ticaretlerden korusun.

(İkinci yazı)

Müslümanlar ve Özeleştiri

AKILLI ve vasıflı Müslüman, özeleştiri yapan ve bütün tutarlı eleştirilere açık olan kimsedir.

İnsan melek değildir ve ismet sıfatıyla sıfatlı Peygamberler (onların hepsine selam olsun) dışında herkes hatâ yapabilir.

“Bende hiç, zerre kadar hatâ, yanlış, günah yok; bunların hepsi benim karşıtlarımdadır” düşüncesi yanlışın büyüklerindendir.

Türkiye’de bazı Müslümanlar yüz yıla yakın bir zaman dilimi içinde çok büyük, çok vahim, ölümcül hatâlar yapmıştır. Bunların bir kısmını (Daha önce yazmıştım) tekrarlayayım:

1. 1950-60 yılları arasında Müslüman gençlerin en zeki, en kabiliyetli, en ahlaklı ve faziletli, en istidatlı, en başarılı bir kısmını subay yetiştirmemiş olmaları.

2. Eğitimi ihmal etmeleri, zeki ve vasıflı çocukları tıbba, mühendisliğe yönlendirirken; öğretmenliği ihmal etmeleri.

3. Birleşip tek bir Ümmet çatısı altında toplanmamaları.

4. Başlarına râşid, âdil, muttaqi, muktedir bir İmam geçirip ona biat ve itaat etmemeleri.

5. Din hizmetlerinin kalitesini çok düşürmeleri, imamlığı namaz kıldırma memurluğu gibi görmeleri.

6. Memlekete oldukça hürriyet gelmiş olmasına rağmen eski İslam Medreselerinin ve tasavvuf tarikatlarının açılması için çalışmamaları.

7. Şifahî kültür bataklığına saplanıp kalmaları; yazılı ve medenî Müslümanlar olamamaları.

8. Medya deniler büyük gücü ihmal etmeleri.

9. Hizip, fırka, grup, parça, cemaat; holiganlığı, militanlığı, fanatizmi yapmaları.

10. Bugünkü sistem ve düzeni eskisinden daha iyi görmeleri.

Elbette, vazifelerini bihakkın yapmaya
çalışan istisnalar vardır ve onları tenzih etmekteyim.

Çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslüman kesim hakkında özeleştiri yapabilecek kaç kişi çıkar? Diyelim on kişi. Bu on kişinin harekete geçmesi ve özeleştiri kitapları yazması gerekir.

Günahlarımızı, yanlışlarımızı, hatâlarımızı bilmezsek nasıl düzeleceğiz?

Yapılacak özeleştirilerin Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına, İslam hikmetine uygun ve mutabık olması gerekir.

Bizim hiç hatâmız yok, bütün hatâlar karşıtlarımızda ve rakiplerimlzdedir zihniyeti bir intihardır.

Kafası karışıkların özeleştiri yapması mümkün müdür? Değildir. Onlar özeleştiri yapayım derken konuları mıncıklar, her şeyi yüzlerine gözlerine bulaştırır.

Özeleştiri yapayım derken laf salatası yapmamak gerekir.

Dördüncü ayına girdik, 17 Aralık 2013 sivil darbe teşebbüsünden sonra, memlekette yangın ve savaş çıktı. Biz hâlâ bunun muhasebesini yapmış değiliz.

Büyük yangın hâlâ söndürülememiştir.
On milyonlarca Müslüman Cemaat-İktidar savaşının dedikodularıyla mest.
Düşmanlarımız, ülkemizi Ukrayna’ya dönüştürmek istiyor.

Evet, şimdiye kadar ne gibi büyük yanlışlıklar yaptık? Nasıl derlenir toplanabiliriz?. Eski hatâlarımızdan ne gibi dersler alabiliriz?

Yok mu ipe sapa gelir özeleştiri yapan?

Ey Müslümanlar aydınlar, neredesiniz?
Yanlış, hatâ, günahlarımız nelerdir? Bundan sonra neler yapmamız gerekir?

Hocafendi. Başbakan. Cemaat. Siyasî iktidar. Pensilvanya. Kısıklı. Bu dedikoduları bırakalım da Müslümanların hali nasıldır, iyi midir, kötü mü, ıslah olmak için neler yapılmalıdır. Açık, seçik, vazıh, anlaşılır bir üslupla bunlar işlense ne iyi olur.