ALLAHÜ Teala, Peygamber (Salat ve selam olsun ona), Kitabullah olan
Kur’an-ı mübin, İslam ahlakı, İslam hikmeti, aklı-ı selim bize
emanetlere riayet edilmesini, onlara hiçbir şekilde hıyanet
edilmemesini emr ve tavsiye ediyor.
Emanetler nelerdir:
Varlığımız ve ömrümüz bir emanettir. Bu varlığı Allaha kulluk ve
itaat yolunda ölüm noktasına kadar, inşaallah hüsn-i hâtimeye nâil
ve müyesser olacak şekilde götürmeliyiz. Şirk, küfür, nifak,
azgınlık emanete hıyanettir.
Gençliğimiz bir emanettir. Gençliğimizi ilim, irfan, hüner, hırfet,
mârifet, hikmet tahsiliyle geçirmeliyiz. Gençliğini boşa harcamak
çılgınlıktır, hıyanettir. Şımarık hoppa züppe gençler kendilerine
yazık etmektedir.
Bir anne babanın çocukları onlara büyük emanettir. O çocukları iyi
Müslümanlar, iyi insanlar, iyi vatandaşlar olarak yetiştirmekle
yükümlüdürler. Oğlunun veya kızının, öncelikle iyi Müslüman olması
için gereği gibi, ne yapılması icab ediyorsa öylece çalışmayan ve
çırpınmayan ebeveynler emanet hainidir. Müslüman aileler
çocuklarını yedi yaşından itibaren namaza alıştıracak, on yaşından
itibaren kıldıracaktır. Çocuklarına ilmihal öğretmeyen veya
öğrettirmeyen Müslüman aileler emanet hainidir. Ne mutlu
çocuklarını İslama, İmana, Kur’ana hizmetkar olarak yetiştirenlere.
Yazıklar olsun çocuklarını ehl-i dünya, ehl-i para, ehl-i lüks ve
konfor, ün ve alkış hastası, benlik kurbanı yetiştirenlere.
Para, zenginlik, maddî imkanlar hep emanettir. Zekat ve sadaka
vermeyenler emanete hıyanet etmiş olur. Allah bizi zenginlikle
imtihan ediyor. Bazı gafiller, zekatımı verdikten sonra her
istediğimi yaparım havaları içinde. Soruyorum: Zekat verdikten
sonra israf edebilir mi, sefih=beyinsiz bir hayat sürebilir mi?
Bunca yerli fakir ve Suriyeli mülteci sürünürken, onlara yardım
etmemek caiz olur mu? Dünya imtihanı veriyorsun, Allah seni zengin
kılmış, sadaka vererek, paylaşarak, yardım ederek sınavı kazanmak
için çalışacaksın. Meşhur hadîs-i kudsîde Allahü Teala buyuruyor:
“Ey kulum!.. Ben acıkmıştım, niçin bana yemek vermedin?..” Kul
şaşırıyor, “Ya Rabbi Sen Rabbülâlemînsin, acıkmaktan münezzehsin…”
Hak Teala “Filan kulum acıkmıştı, onu doyurmuş olsaydın, Beni
doyurmuş gibi olurdun…”
Akıl, fikir, tahsil hep emanettir. Onlarla islamî, imanî, Kur’anî
hizmetler yapılmalıdır.
Başkanlıklar, makamlar, mevkiler, müdürlükler, şeflikler,
valilikler, kaymakamlıklar, âmirlikler, aile reisliği, sınıf
öğretmenliği, okul müdürlüğü hep emanettir. İnsan bunların
hepsinden hesaba çekileceğinden korkmalı ve hazırlıklı
olmalıdır.
Milletvekili seçilmek insanın üzerine çok ağır, çok veballi bir
emanet yükler. Bugünkü milletvekilliği yemini İslam dininin
hükümlerine uyuyor mu, uymuyor mu diye düşünmek gerektir. Halkın
vekili olmuşsun, halkın hukukunu koruyacak, halk için
parçalanırcasına çalışıp çırpınacaksın. Âhirette parti disiplini
misiplini mâzereti geçmez. Mecliste şu kadar namaz kılan Müslüman
milletvekili var ama bir tanesi bile zinanın tekrar suç olması için
bir kanun teklifi vermiyor.
Müslümanın yazarlığı, kalemi de bir emanettir, büyük sorumluluk ve
vebal getirir. Müslüman yazar ne yağcılık ve yalakalık, ne de aşırı
ve yıkıcı deli dolu muhalefet yapabilir. Dindar kalem sahipleri
sahih bir itikad, salih ameller, hakkın ve sabrın tavsiyesi
konusunda sık sık yazmalıdır. Günlük politika ve magazin
dedikoduları gelir geçer, İslamî konular Kıyamet’e kadar bakidir.
Soruyorum: Müslüman yazara, dünyada eline yazmak, halka ulaşmak
imkanı geçti de ne yaptın demezler mi?
Müslüman yazarlar, ehemmi bırakıp mühimlerle, hattâ mühim bile
olmayan boş konularla uğraşıp durmamalı. Önce ehemmler ele
alınmalıdır. Halkı ve gençliği uyarmak, aydınlatmak, bilgilendirmek
için çalışan muhterem yazar beyefendilere ve hanımefendilere
buradan samimî minnet ve şükranlarımı sunuyorum.
**
Yukarıda sekiz madde saydım. İşin kuralı şudur: Müslüman kendisine
bahş ve ihsan edilen her imkanı ve fırsatı emanet bilmeli, bunlarla
imtihan edildiğinin farkında olmalı ve hizmet etmeli, sevap
kazanmaya, vebalden kurtulmaya çalışmalıdır.
Allahın kendisine otomobil verdiği kardeşim, bu binitle hiç olmazsa
arada bir sabah namazına git de onun hakkını ödemeye çalış.
Allah para ve imkan vermiş, niçin arada bir yedirmiyorsun?
Muhtar güvendiğin bir kimse ise, niçin gidip çok fakir birkaç
kişinin isimlerini ve adreslerini öğrenip yardım etmiyorsun?
Yahu senin balkonuna, pencerenin kenarına konan kuşların bile sende
hakları vardır. Karda kışta onlara niçin biraz bulgur, ekmek
kırıntısı vermedin? Aç kuşlar pencereyi kirletirmiş. Penceren
batsın!..
Ey şuursuz zengin!.. Üniversiteye giden çocuğuna lüks mü lüks,
pahalı mı pahalı bir Porsche araba almışsın. Çocuğunu hoppa, züppe,
şımarık yetiştiriyor ve onun felaketine sebep oluyorsun. Sende hiç
vicdan yok mu? Evladının sana emanet olduğunu öldükten sonra mı
anlayıp idrak edeceksin?
Din uyarıdır, müjdedir, öğüttür, tesellidir… Diyanet İşleri
Başkanlığının bu konuda büyük sorumluluğu vardır. Öyle etkili tv
programları yapılmalıdır ki, milyonlarca halk bunları gözyaşları
içinde seyr etmeli, bazıları ağlamalı, kimisi gömleğini parçalayıp
bayılmalı, yurt çapında tevbe ve ıslah olmalıdır.
Ah emanetler!.. Ah bizden sorulacak hesaplar!..