Sahih bir itikatla ve ihlasla birlikte yapılmayan hizmetler,
zahirde hizmet gibi görünseler de gerçekte hizmet değildir.
Kendisinin lâ yuhti, lâ yüs’el ve sadece Peygamberan-ı izam
hazerâtına (aleyhimüsselam) mahsus olan ismet sıfatıyla muttasıf
masum bir zat olduğuna inanan bir kimse sapıktır.
Şehirlerin, beldelerin, karyelerin ve ülkelerin hakiki Sahibi ve
Maliki Allahü Teâlâ hazretleridir. Onları dilediğine emaneten
verir. Dilediği zaman ellerinden alır.
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye bize emanet edilmiştir. Bu
emanete hıyanet edersek elimizden alınmasından çok korkmalıyız.
Kur’anın emirleri ve yasakları çiğnenirse, Peygamberimizin (Salat
ve selam olsun ona) emirlerine, yasaklarına, talimatına, Sünnetine,
öğütlerine uyulmazsa, yeryüzünde fitne ve fesat çıkartılırsa,
azgınlıklar=fuhşiyyat açıkça ve küstahça işlenirse emanet tehlikeye
girer.
İçkinin açıkça içilmesi, satılması Allah’a ve Resulüne
isyandır.
Ribanın yaygın hale gelmesi de açık bir isyan ve azgınlıktır.
Beş vakit namazın terki ve halkın şehvetlerine uyması büyük bir
isyandır.
Resmen, alenen, devletin mühürlü vesikalarıyla, KDV’li, gelir
vergili, polis korumalı seks köleliği çok açık bir isyandır.
Günde altı milyon ekmeğin çöpe atılarak israf yapılması korkunç bir
nankörlük ve isyandır.
Müslümanların, Kur’anın Sünnetin Şeriatın ahlakın bilgeliğin kesin
emirlerini göz ardı ederek tek bir Ümmet olmamaları, birleşmemeleri
büyük bir günah ve isyandır.
Ağaçların zaruret olmadan kesilmesi, yeşilliklerin tahrip edilmesi,
suların kirletilmesi, evcil veya vahşi hayvanların öldürülmesi hep
isyandır hep isyan.
Şeriatın bâtıl dediği bütün alış verişler, ticaretler batıldır.
Bulutlara ser çeken yüksek Nemrudhaneler üzerlerine bela ve musibet
yıldırımlarını çeker.
Bir ülkenin zengin ve tuzu kuru Müslümanları Allah’ın kendilerine
ihsan ettiği nimetleri fakirlerle paylaşmazlarsa tokat ve sille
yerler.
Rüşvet alanlar da verenler de Cehennem ateşindedir.
Saçı bitmedik yetimlerin, dulların, mültecilerin haklarını yiyenler
ateş yediklerinin farkında mıdır?
Müzeyyen, lüks, israflı evleriyle, tabanlara döşenmiş granitlerle,
jakuzilerle, fahir otomobillerle, markalı giysilerle, tuvalet ve
banyolarının altın kaplı madenî aksamıyla övünen gafilleri kim
uyaracak?
Duaların ve istiğfarların kabul edildiği mübarek seher vakitlerinde
leşler gibi uyuyan Müslümanları kim uyaracak?
İftar vakitlerinde papazlarla birlikte içkili fuhuş mekanlarında
yemek yiyenleri kim uyaracak?
Mardin’de Kasımiye İslam Medresesi’nde çanlar çalarak ezanlar
okuyarak papazlarla birlikte diyalog yapanları kim uyaracak?
Zonguldak’ta o korkunç soğuklarda sobalarını yakamadıkları için
kırk günlük bebekleri ölen fakir ve biçare ailenin vebali kimlerin
üzerindedir?
Ey mütebbirler, ey mağrurlar, ey gafiller, ey fasıkân, ey facirân,
ey âşıkan-ı sim ü zer!... Eyvah eyvah eyvah!...
Ey yedi mideyle yiyenler!
Ey paylaşmayanlar!
Ey emanetlere hıyanet edenler!
Ey cahilân!
1912’de, beş yüz yıldan beri idare etmekte olduğumuz koskoca
Rumeli’yi on beş günde yitirmiştik.
O Rumeli bize emaneten verilmişti.
Biz bu kafayla gidersek daha çok şeyler yitirebiliriz.
Hatırlasanıza bundan bin yıl kadar önce Kudüs’ü de yitirmiştik.
Çünkü Müslümanlar param parça idi.
Selahaddin zuhur etmişti de bir asır sonra Kudüs-i şerifi istirdat
edebilmiştik.
Sonra 1917’den sonra Kudüs’ü yeniden yitirdik.
Bu tefrika, bu fısk ve fücur, bu galeyana gelmiş şehvetler, bu
korkunç azgınlıklar, bu kaos ve anarşi, bu Altın Buzağı küfrü böyle
artarak sürerse İstanbul’un ve yurdumuzun bir kısmının elimizden
gideceğinden, emanetin uhdemizden alınacağından niçin
korkmuyoruz?
Mülk Allah’ındır, dilediğine verir, dilediğinden alır; dilediğini
aziz, dilediğini zelil kılar.
Ey emr-i maruf ve nehy-i münker yapması gerekenler, neredesiniz
zuhur edin!
Ey nâsihler neredesiniz?
Ey uyanıklar, ayakta uyuyanları niçin uyarmıyorsunuz?
Ey münadiler niçin nida etmiyorsunuz?
Niçin tehlike kösleri vurulmuyor?
(İkinci yazı)
Devlet Var mı, Yok mu?
ÇOK önemli soru: Türkiye’de devlet var mı? Devlet yok mu?.. Varsa
yüzde kaç var, yüzde kaç yok. Birileri devlet bitti diyor, öyle
mi?
Sorunun cevabını lütfen siz veriniz.
Başka sorular:
-1922’de İstanbul’dan bir yat ile Karadeniz Tuna yoluyla Avrupa’ya
gönderilen 22 ton Osmanlı altını ne oldu? Türkiyeli hangi aileye
verildi?
-Bu son hadiselerin Hahambaşı Haim Nahum doktriniyle ilgisi var
mıdır?
-Şu anda Türkiye’nin en zengin iki kişisi kimlerdir? Bu ikisinin en
zengini hangisidir.
-Son sivil darbe teşebbüslerinin gerçek Nurculukla ilgisi
olmadığını hala anlayamayanlar varsa, onların ıslahı ve tedavisi
mümkün müdür?
-Gezi kalkışmasının son sivil saray darbesi ile ilgisi var mıdır,
yok mudur?
-İslama hizmet için faizli banka kurulup işletilebilir mi?
-İslam düşmanları ile işbirliği yapmak hizmet midir, hezimet
mi?
-“Onların dinleri para, kıbleleri karıdır” sözü ile kimler kasd
edilmiştir?
-Din, iman, Kur’an hizmetleri ile darbecilik bağdaşır ve uyuşur
mu?
-Salih bir Müslüman yalan söyleyebilir, Müslümanları aldatabilir
mi?
-Müslümanlara karşı taqiyye ve kitman yapmak caiz midir?
-Şeriat zekat parası ve malıyla, Kur’anda zikr edilen sekiz sınıfa
yardım dışında hizmete izin veriyor mu?
-Antalya’da dinler parkı yapıp içine cami, kilise, sinagog inşa
edip, cuma günleri, cami binası kafi gelmediği için kilisede namaz
kılmak caiz midir?
-Mardin’de Kasımiye Medresesi’nde diyalog festivali yapıp, çanlar
çalar ezanlar okunurken papazlar ile birlikte müftülerin, havuz
üzerindeki salaş köprüden cüppelerini savurarak geçmeleri İslama,
Tevhide, Kur’ana uygun mudur?