Gündelik hayatta bize acı veren olaylardan, bize sıkıntı veren durumlardan metinler ve kitaplar sayesinde teselli bulabiliriz. Haksızlığa uğradığınızda, adaletsizlikle karşılaştığınızda en başta Allah’a sığınırız. Sonrasında rahatlamak ve teselli bulmak için vesilelere sarılırız. Bu vesile her zaman Allah’ı anmaktır. İnsan sosyal ve etkilenen bir varlık olduğu için bazen bir arkadaşıyla dertleşmesi bazen de yarasına uygun bir kitap okuması kişiyi teselli eder.
Parayla Teselli Olmaz
İnsan bazen parasızlıktan dem vurur, şikayet eder. Evet insanın hayatını idame ettirebilmesi için yeterli miktarda paraya ihtiyacı vardır. İhtiyacı kadar… İhtiyacından fazlası mutlu olmasına vesile olamaz. Nice çok parası olan, zengin insanlar vardır ki mutluluğu elde edememişlerdir. Mutlu olmak insanın kalbinin, ruhunun ve helal dairesinde nefsinin tatmin olması ile olur. Para bir yere kadar gereklidir. İnsanın kendini gerçekleştirmesi için kültüre, sanata ve edebiyata ihtiyacı vardır. Yazarlara, şairlere ve fikir adamlarına baktığımızda bir tatminlik ve dinginlik söz konusudur. Çünkü onların bir derdi vardır. Bu dert para değildir. Onların derdi estetiktir, sanattır, anlamaktır, anlatmaktır. Bu dertleri şiirlerinde, metinlerinde ve eserlerinde dile getirebildiği kadar teselli bulurlar. Çok parası olup huzursuz olan nice insan profili vardır dünyada. İşte onlarda sanattan ve edebiyattan keyif almayı ve tatminliğe ulaşmayı bilselerdi sahip oldukları varlıklarını ve benliklerini sanata ve edebiyata, soyut olana yönlendirselerdi bu tatminliği sağlayacak, edebiyatla teselli bulacaklardı. Parayla değil…
Ayakları Yere Basmayan Hayaller
İnsanın dünya hayatı devam ederken zaman zaman düş kırıklığına uğrar. Bazen insan nefsi öyle hayaller kurar ki buna ulaşamayacağının farkına bile varmaz. Kurduğu o hayalin sarhoşluğuyla bütün gücüyle çalışır ama bir sorun vardır. O hayale ulaşacak ya yeteneği yoktur ya da maddeten yetersizdir. Kendini aşan bu hayali kurmasının bir sebebi tecrübesizliktir. Ayakları yere basmayan kişi hüsrana uğramaya mahkumdur. Ayakları yere basmayan kişinin yanlış adım atma olasılığı yüksektir. İşte tam da burada edebiyat devreye girer. Özellikle Roman ya da hikayeler burada ilaç mesabesindedir. Çünkü kurmacadaki her kişi bir tecrübe demektir. İnsan kitap okuduğunda kendi yaşantısının belki de iki katı kişi ve karakterleri tanıyacaktır. Bu kurmaca kişilerinin metinde yaşadıkları olaylar gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi mümkün olan olaylar olacağı için her bir roman her bir hikaye okuyan için ayrı bir tecrübe olacaktır. Kendi yaşadıklarını metinlerde görmesi okuyan için bir teselli olacaktır. Hayal kırıklığına uğrama ihtimali azalacaktır.
İnsan Anlatmak İster
İnsan bazen yaşadıklarını anlatmak ister anlatamaz. Bunun sebebi bazen mahremiyet bazense kelimelerin kifayetsiz kalmasıdır. Bazen de insan derdini duyurmak, duyurup teselli bulmak ve tatminliğe ulaşmak ister. işte tam da burada yazı devreye girer. İnsanın dertleşmesi için bir kâğıt bir kalem yeter aslında. Kimisi derdini kâğıda döker dertleşir. Bu dert kâğıtla arasında kalır, günlük olur. Kimisi de derdinin duyulmasını ister. Bu da köşe yazısı, dergi yazısı, kitap yazısı olur. Her durumda da insan teselli bulur. Derdini anlatır teselli bulur, derdini paylaşır teselli bulur…
Edebiyata ve Sanata Yönelmek
İnsan bazen sahip olduklarıyla mutlu olamaz. Hep farklı şeyler olsun ister. Teselliyi farklı yerler de sorunlu duraklarda arar. Bu durum insana bazen vaktinin boşa geçmesini bazen de meşru olmayana gitmesine yol açar. Bunun için insan estetik olana yönelmesi zevki selim, kalb-i selim, akl-ı selim sahibi olmalıdır. Bunlara sahip olursak ihtiyacımız bu yönde olacaktır. Bu ihtiyaçları gidermek içinse edebiyata ve sanata yönelecektir. Böylelikle elindekiyle mutlu olmayı öğrenecek asıl eksikliğin manevi şeyler olduğunun farkına varacaktır. Bunun farkına varıp bu şekilde yönelince maddeten ve manen bir terakki meydana gelecektir. Bu vesileyle insan duyduğu bir kelimeden, okuduğu bir edebi metinden keyf almasını öğrenmesi gerekmektedir. Bunun öğrendiğinde zevk dünyasına katkıda bulunacaktır. Ve dolayısıyla edebiyatla teselli bulacaktır.
İlkçağlarda Teselli Türü
Teselliler aslında ilkçağ insanının sıkıntılarını açacak, onları dünyevi dertlerden uzaklaştıracak edebi bir türdür. Seneca antik Roma döneminde tesellilerin en iyi temsilcisidir. Seneca’nın tesellilerinde üç kişiye özel teselli yazıldığı görülür. Romalı bir kadına, annesi Helvethia’ya, imparator Claudius’un azatlısı Polybius’a tesellilerdir. Yakınları ve yüreği yananlar bu tesellileri okuyup ferahladıkları ve avundukları söylenir. Bu alanda yazan bir başka yazarsa Felsefe’nin Tesellisi’ni yazan Alain’dir. Burada da yine insanın dünyevi sıkıntılardan nasıl ferahlayacağı nasıl teselli bulacağıyla alakalı çözüm yolları ve teklifler sunulur. Burada da edebiyatın teselli ve tedavi etme gücü vardır. Bu teselli türünün amacı insanları sıkıntılarından uzaklaştırmak ve bu yolla insanları terapiye almaktır.