ONLARI iyi biliyor ve anlıyorum… Müslümanlarama çocuklarını
dünya-perest yetiştirmek istiyorlar. Bir örnek vereyim:
Oğlu iyi ve parlak bir lise tahsili yapsın… Yine iyi ve parlak
bir üniversite tahsili… Artık mühendislik mi olur, doktorluk mu,
işletmecilik mi; gözde bir meslek, bol maaş ve gelir… Canpâresi
lüks, konfor, aşırı tüketim, debdebe, tantanaiçinde yaşasın…
Dubleks veya tripleks bir evi… Pahalı ve güzel mobilyaları… Lüks
giysiler… Lüks yemekler… Lüks bir düğünle evlensin… Karısı
tesettürlü olabilir ama lüks bir kız olsun… Nükleer bulaşık
makinaları, lazerli ev cihazları, mikrodalgalarıolsun, aman lüks
gelin yorulmasın… Lüks çocukları olsun, lüks okullara gitsin… Lüks
ve ihtişamlı umreler yapsın…
Peki bu aile dindar ya, dindarlıkları nasıl olacak?.. Arada
namazını kılsın. Cumaya gitsin, orucunu tutsun, din edebiyatı
yapsın… İhale mihale alabilirse bunların yanında İslamcılık bile
yapabilir.
Evlat yetiştirme metotlarıve zihniyetleri böyle olan
dindarlara yuf olsun!
Sâdık Müslüman o kişidir ki, evladını öncelikle muhlisenlillahhizmete yönlendirir. İslama, imana, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, Ümmete hizmete… Ülkeye, halka…
Hizmet edebilmek için vasıflı, bilgili, ahlaklı sağlam
Müslüman olmak gerekir. Çürük lüks israflı, markalı Müslüman hizmet
değil, hezimet üretir.
Hizmetkarın çok para kazanmasıgerekmez.
Lüks yaşamak mı? O, istenmeyen, kötü. münkerbir haldir. Lüks olunca içine israf girer. İsraf ise haramdır. Allah müsrifleri (israf yapanları) sevmez.
Oğlu, istidadı varsa, girebilirse öncelikle askerî mektebe
gidecek, subay, daha sonra kurmay olacaktır. Niçin? Hizmet için
hizmet için… Dine, devlete, ülkeye, halka…
Oğlu vasıflı öğretmen olacak, hizmet edecektir.
Oğlu, çok vasıflı ve ihlaslı din görevlisi olacak, hizmet
edecektir.
Bir anne baba, bir âile için en büyük şeref çocuklarının
İmana, İslama, Kur’ana hizmet etmesidir.
En utanılacak şey de oğlum bol para kazansın, dünyaya dönük
olsun, fısk u fücur içinde yaşasın, lüks olsun niyetini
beslemektir.
Kanaatle yaşadığı takdirde zaten bir hizmetkaraç kalmaz, açık
kalmaz. Allah Rezzak-ı âlemdir,O, Dinine, Kitabına, Resulüneihlasla
ve istikametle hizmet eden kullarını bereketlendirir. Kafir ve
fasığa yetmeyen az para hâlis mü’mine çok bile gelir.
Hizmetkar biraz maddî sıkıntı çekti diyelim, bu sıkıntı bir
imtihandır, sabr ederse derecesi yükselir.
Uyanık, şuurlu, sâdık Müslüman aileler çocuklarınıAshab-ı
Kiramın, Selef-i Sâlihînin,Abdülkadirlerin, Gazalîlerin, İmamı
Rabbanîlerin, Süyutîlerin,İmamı Birgivîlerin, Şeyhülislam Mustafa
Sabrilerin, Muhammed Zahid el-Kevserîlerin yolunda
yetiştirmelidir.
Hem hizmet edecek, hem dindar olacak, hem defahir ve müzeyyen kâşânelerde yaşayacak, Nemrudîdabbelere binecek, markalı lüks giysilere bürünecek, lüks restoranlarda tıkınacak, hava atacak… Yahu böyle dindarlık olur mu? Bu, dindarlık değil, anti-dindarlıktır.
Geçenlerde bir yazımda zikr etmiştim: 1960’ların başlarında
Kudüs’te bir otelde Irak Osmanlı ulemasından EmcedZehavî
hazretlerini görmüştüm. Aileden kalma hayli malı mülkü varmış ama
son derece mütevazı yaşıyordu, ayaklarında bizim Gislavedlere
benzeyen ucuzlastik çarık vardı.
Gerçek hizmetkarlar, yeterli paraları ve gelirleriolursa,
onları fukaraya tasadduk ederler ve kendileri kut-i lâ yemut ile
geçinirler.
Bizimki hem İslama hizmet edecek, hem debeş veya yedi
yıldızlı, içkili, fuhuşlu, fısklıfücurlu otellerde fink atacak.
Bendeniz böyle hizmet dolmalarını yutmam.
Anne babalara hitab ediyorum:
Oğullarınızı kızlarınızı İslam, İman, Kur’an, Sünnet, Ümmet hizmetlerine yönlendiriniz. Allah katında makbul ihlaslı hizmetlere. Kur’ana, Sünnete, Şeriata, hikmete uygun hizmetlere.
Buna muvaffak olabilirseniz, amel defteriniz kapanmaz, siz
öldükten sonra melekler, çocuklarınızın yaptığı hizmetlerin
sevabını sizin defterlerinize yaza yaza bitiremezler.
Ne büyük şeref, ne büyük ticaret, ne büyük mazhariyet…
Aklı ve vicdanı olana…
(İkinci yazı)
Yeter Artık!...
YETER artık!... Adamcağız bendenizin yazılarını yirmi yıldır okuduğunu söylüyor, sonra “Şevki beyciğim…” diye hitap ediyor.
Üniversite bitirmiş otuz yaşındaki biri, seksen yaşındaki
büyüğünehiç utanıp sıkılmadan “Demin arz ettiğiniz gibi…”
diyor.
Şefkate şevkat diyor.
Havsala yerine hafsala diyor.
Maddeten yerine madden diyor.
Evde ne ekmek, ne yemek yoktu diyor.
Bu cahilliğin, bu dil bilmezliğin, bu edebiyat
fukaralığınınsonu nereye varacaktır?
Dönmeler başarılı oldular, nice Müslüman elifi görse mertek
sanıyor.
Müslümanların bir kısmını hizip, fırka, parça, cemaat holiganı
ve militanı yapanlar kimlerdir? Dönmeler DönmelerDönmeler…
Müslüman halkı ve gençliği kimler uyaracak, aydınlatacak,
bilgilendirecektir?
İslamî kesimde niçin genel ve yoğun bir halk eğitimi
başlatılmıyor?
Müslüman ahaliye niçin İstanbul kültürü, terbiyesi, görgüsü,
nezaketi öğretilmiyor?
Ah, vazifelerini yapmayan bilenler, bilseniz vebaliniz ne
büyüktür.