Birlik Vakfı'nın Çemberlitaş'taki genel merkezinde “Yeni Anayasa ve Öze Dönüş” konulu konferansta AKP eski milletvekili, 27. Dönem (2015-2018) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkan Vekili İsmail Kahraman ne diyor...
Birlik Vakfı'nın Çemberlitaş'taki genel merkezinde 'Yeni Anayasa ve Öze Dönüş' konulu konferansta AKP eski milletvekili, 27. Dönem (2015-2018) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkan Vekili İsmail Kahraman ne diyor: 'Değişmez maddeler anayasaya konmamalıdır. Dindar bir anayasa olmalı ilk 4 madde ise değişebilir.' İsmail Kahraman'ın bu ifadesi yeni değil, meclis başkanlığı sırasında da benzer sözler söylemişti.
Açık ve net olarak belirteyim ki Anayasamızın değişmez ilk dört maddesi devletimizin adıdır. Değişmeyen, değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddeler, Türkiye Cumhuriyeti'nin ta kendisidir. Şimdi bir vatandaşı olarak soruyorum. Allah aşkına nedir Türkiye Cumhuriyeti'nden istediğiniz? Yüz yıllık devletin adı niye size bu kadar ağır geliyor?
Yüz yıl içerisinde pek çok değişikliğe uğramasına rağmen değiştirilemez hükmündeki maddelere gelince:
Madde;1. Devletin adı. Nedir devletin adı? 'Türkiye Cumhuriyeti'
Madde: 2. Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri…
Madde: 3. Devletin bölünmez bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti…
Madde: 4.bu üç maddede yazılanların değiştirilemeyeceği hükmü…
Şimdi yine soralım nedir sizin Türkiye Cumhuriyeti'nden alıp veremediğiniz?
'Dindar Anayasa' meselesine gelince İslam'ı referans göstererek geldiğiniz devri iktidarınızda İslam inancına, İslam'ın ruhuna, anlam ve inceliklerine uygun öylesine büyük ve anlamlı(!) işler yaptınız ki bizler birer Müslümanlar olarak gurur duyduk(!), göğsümüz kabardı(!) Şimdi de anayasa 'Dindar Anayasa' olursa kim tutar bizi, diyorsunuz öyle mi?
Bir bakın Allah aşkına devri iktidarınızda bu ülke için, bu ülkenin size inanan, güvenen insanları için neler yaptınız…
Öncelikle Cumhuriyetin kazanımları olan ve bu milletin her ferdinin hakkı, payı olan devletin fabrikalarını, işletmelerini, madenlerini, limanlarını, kurum ve kuruluşlarını 'babalar gibi' sattınız. Devlet, fabrika işletemez, dediniz; ancak TOKİ vasıtası ile devleti en büyük müteahhit yaptınız.
İşçinin alın terini sömürenlerden yana oldunuz. Hatta 301işçinin feci halde can verdiği Soma'da yakınını kaybeden bir vatandaşın feryadını tekmelediniz.
İslam'ın yasakladığı yalanı, riyayı, takiyeyi, aldatmayı günlük hayatınızın bir parçası yaptınız.
Yüce dinimizin haram kıldığı faizi, beyazlaştırma gayreti içerisine girdiniz.
Yolsuzluk yapan bakanların yüce divanda sorgulanmasına engel oldunuz.
Kullanılan nefret dili ve uygulamalarınızla insanlarımızı ayrıştırdınız, ötekileştirdiniz, kutuplaştırdınız. Sizden olmayanlara 'zillet, illet' diyerek hakaret ettiniz.
Liyakati değil adam kayırmayı öncelediniz.
Gençlerimiz işsiz gezerken yandaşlarınıza birden çok maaş bağladınız.
Milletimizin en büyük hasletlerinden olan vakıf gelenek ve kültürünü yozlaştırdınız.
'Devletin dini adalettir.' İlkesini ayaklar altına alarak adaleti yok ettiniz. Mafya liderini adalet arar duruma getirdiniz
Tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan devlet malının talanını, yolsuzluğu, hırsızlığı, çökmeyi, çökertmeyi bu millet sizinle öğrendi.
Bebek bezinden %18, yediğimiz her lokmadan % 8 vergi alarak lüks ve ihtişam içerisinde itibardan taviz olmaz, diyerek sefa sürdünüz, sürmeye de devam ediyorsunuz.
Uyguladığınız ABD yanlı BOP eksenli dış politika ile ülkemizi yolgeçen hanına döndürmenin ötesinde hem milyarlarca lira zarar uğrattınız hem de yalnızlaştırdınız.
FETÖ terör örgütünün devletin kılcal damarlarına sızmasına zemin hazırladınız.
Açılım zırvası, Oslo görüşmeleri, İmralı- Kandil paslaşması, akil adam turları, sanal mahkemeler, Barzanili Şivan Perverli Diyarbakır şovları ile 2000 yılında kökü kazınan bölücü PKK terör örgütünü yeniden canlandırdınız. Ülkeyi bölünmenin sınırına taşıdınız.
Milli iradenin tecelli ettiği en büyük denetim yeri TBMM'yi, yine en büyük denetim kurumu olan Sayıştay'ı devre dışı bırakarak sorgusuz sualsiz harcamalarınıza zemin hazırladınız.
Başta adalet olmak üzere itibarsızlaştırmadığınız kurum bırakmadınız.
İslam, 'tedbiri al takdiri Allah'a bırak', diyor. Siz tedbir almadığınız için yüzlerce dönüm ormanı içerisindeki hayvan börtü böcekle birlikte yanmasına seyirci kaldınız. Tedbir almadığınız için vatandaşlarımız depremlerle sel baskınlarıyla hayatlarını kaybetti.
Eğitimi yazboz tahtasına çevirerek bu milletin çocuklarının geleceklerini karartınız.
Ülke geleceğini üç beş müteahhide kiraladınız.
Dış borcumuzu 500 milyar dolara çıkarttınız.
Milleti; tembelliğe, açlığa, yokluğa ve yoksulluğa mahkûm ettiniz.
Daha sayayım mı?
Şimdi soruyorum; yaptığınız bütün bu olumsuzluklara mevcut anayasa mı sebep oldu? Yani şimdi dindar anayasa yapınca siz mi değişeceksiniz yoksa zihniyetiniz mi değişecek?