Bu yazıda 10 başlık altında Devlet ve toplum bağlamındaki görüşlerimi okuyacaksınız. Bir nevi Devlet ve Millet bağlamındaki görüşlerim de diyebilirsiniz.

İşte Devlet , Millet ve toplum bağlamındaki görüşlerim:

1-İnsanlar da iki ayakları üzerinde durur, Devlet de. Toplumlar da iki ayakları üzerinde durur, Devlet de. Her ikisi de iç ve dış dengeleri dikkate alarak hayatlarını sürdürürler. İç denge (aile), dış denge (iş hayatı) yerinde olmayan insan mutsuz olur. İç denge (halk) ile dış denge (diğer ülkeler) ile irtibatı sağlam olmayan Devletler huzur sağlayamaz. İç ve dış dengesini sağlamlaştıran toplumlar gelişmiş ve müreffeh toplumlardır.

2- İnsan vücudu da üç kısımdır, toplum da. İnsan vücudu da üç kısımdır, Devlet de. Baş, gövde ve ayaklar. Bilge, alim, yönetici kişiler başta, asker, koruyucu ve bekçi durumunda olanlar gövdede, sanayici, esnaf, çiftçi, işçi ve üretken kesimler tabanda birbirlerine rakip değil destek olmalıdırlar. Vücudun bütün organları rekabet değil destek anlayışı ile çalışırlar. Toplumların da aynı şekilde çalışma göstermeleri gerekir. Devletlerin de aynı mantıkla çalışması ve tüm kurum ve kuruluşların birbirlerine destek olması gerekir.  

3- İnsanın kalbi merhametin odağı ve merkezidir. Toplumlarda da aileler merhametin merkezi ve odağıdır. İnsanın kalbi durursa vücut ölür. Toplumlarda da aile kurumu çökerse, toplum ölür. Toplum ölürse, Devlet de ayakta kalamaz. Çünkü Devleti toplum oluşturur.

4- İnsan vücudunda da devamlı surette dizginlenmesi gereken heva, nefis kısmı vardır, toplumlarda da devamlı surette dizginlenmesi gereken tabakalar, nefsani davranan, hevasına uyan kesimler (hırsızlar, arsızlar) vardır. Vücuttaki ve toplumdaki nefsanilere asla ve asla fırsat verilmemeli ve göz açtırılmamalıdır. Devlette de arsızlık ve yolsuzluk yapanlar varsa, onlara da göz açtırılmamalıdır.

5- İnsanın da iki eli vardır. Devletlerin de iki eli vardır. Şefkat eli diyebileceğimiz sağ el, gerektiğinde kullanılması gereken şiddet eli diyebileceğimiz sol el. Herkese layıkıyla bu iki el kullanılmalıdır. Merhamet hakedene merhamet eli, hiç istenmese de gerektiğinde kullanılacak şiddet eli. Toplumdaki herkes Devletin iki eli olduğunu ve hakedenlere o elleri ile karşılık vereceğini bilmelidir.

6-Devlet, kurallardan ve kurumlardan oluşur. Kurallar, Anayasa, yasa, yönetmelik, tebliğ, genelge diye sıralanır gider. Devlet kurumlarda ya kurumların binalarında görünür sanılır. Kurumların binaları ve teşkilatları olsa da, bir kurum dediğimizde bir somut cisim akla gelmemektedir. İnsan ile kurumların ilk farkı buradadır. İnsan ve kurumların ikinci farklılığı akıl, insaf, izan ve vicdan noktasındadır. Parti, dernek ve şirket gibi kurumların aklı, vicdanı, insafı ve izanı yoktur. Bunların aklı, vicdanı, izanı ve insafı olmasa da, belirli kuralları, disiplini, maksatları, menfaatleri vardır. Şu sözleri ve şu klişe deyimleri siz de çok duymuşsunuzdur. "Şirket menfaati", "dernek maksadı", "parti disiplini" vb gibi söz ve deyimleri sizler de çok duymuşsunuzdur. Ne demek “şirket menfaati, parti disiplini, dernek maksadı?” Bu menfaat, maksat ve kurallar insandan önce mi gelir? Evet, şirket menfaati, parti disiplin ve kuralları, dernek maksatları gibi söz ve deyimler ilk bakışta çok makul ve masum gibi görünse de derinlemesine düşünüldüğünde içinde çok büyük bir tehlike taşıyor. Bu söz ve deyimler, insanın robotlaştırılmasını ve duygusuzlaştırılmasına hizmet edebilir. Bu söz ve deyimler çok çok öne çıkartılmakla, insanın aklı ve vicdanı, izan ve insafı ikinci plana düşürülmek mi istenmektedir? Ve daha ilerisi insanın kendi vicdanî sorumluluğunu inkar etmesi mi planlanmaktadır?

7- İster Devlet kurumu, isterse özel sektör kurumu olsun, kurum disiplinin önemli olduğuna, kurum maksadının mühim olduğuna ve şirket menfaatinin gerekli olduğuna inanıyorum. Ancak bunlardan önce insanın aklı, vicdanı, izanı ve insafı daha önemlidir. İnsan aklını, vicdanını, izanını ve insafını bir kenara atıp da kendisini kurumun kulu-kölesi ve fedaisi haline getirmemelidir.

8- Bir insan, vicdanını bir tarafa bıraksa ve uhrevi sorumluluğunu unutsa tabi olduğu şirketin, derneğin ve partinin her dediğini yapmaya kalksa ne olur? Aklını ve vicdanını rafa koymuş olur. O kurumdan farksız olur. Bir insanın kurumlara benzemesi ya da benzemeye çalışması bu Dünya için belki bir pratik fayda sağlar. Ya sonrası. Öbür Dünyada kurum ve kuruluş yok. İnsan var. İnsan var. Kurum ve kuruluşlara cennet ve cehennem yok. İnsana var. Aklı, vicdanı, izanı ve insafı olmayan bir nesne için elbette cennet ve cehennem söz konusu olamaz. Bu cihet itibariyle evinizdeki masa ve sandalye ne ise kurum ve kuruluşlar da öyledir. (Bu kurum ve kuruluşlar Devlet de ait olabilir, özle sektöre de ait olabilir) Bu yönüyle kurumlar, şirket, parti ve dernekler birer masa ve sandalyeden farksızdır. Hepsi de vicdansız, hissiz ve sorumsuzdur. Ancak insan vicdansız, hissiz ve sorumsuz değildir. İnsan akıl, vicdan, izan ve insaf sahibi olduğu için cennet ve cehennem gibi iki akıbetten biri ile karşı karşıyadır. Hissiz ve vicdansız birer masa ve sandalyeden farksız olan parti, dernek ve şirket için cennet ve cehennem söz konusu değildir. Bunlar için böyle bir şey düşünmek abestir. Vicdan ve his sahibi, izan ve insaf sahibi insan için cennet ve cehennemi düşünmemek abestir.

9- Tekrar belirtiyorum ve beyan ediyorum.  Devlet de bir kurumdur. Devlet de duygu, vicdan ve insaf taşımaz. Ahirette Devlet yoktur. Ancak insan vardır. Ahirette hiçbir kurum ve kuruluş yoktur. Ahirette insan ve Yaratıcısı vardır. Bu Dünyada olduğu gibi. Öyleyse, içinde bulunduğunuz kurum ve kuruluşları çok da önemsemeyin. Yalnızca aklınızı, vicdanınızı, insafınızı ve izanınızı önemseyin.

10- Devlet ve toplum bağlamındaki görüşlerimi şöyle özetliyorum: a)Kurum ve kuruluşların ilke ve kurallarını vicdanınıza vurun. Vicdanınıza uyuyorsa uygulayın. b)Aklı, izanı, vicdanı ve insafı olana sorumluluk vardır. İnsandaki akıl, izan, insaf ve vicdan cennet ve cehennemi gerekli kılar. c)Bu Dünyada önem verdiğiniz kurum ve kuruluşların öbür Dünyada hiçbir hükmü yoktur. Cennet ve cehennem onlar için değil senin içindir.

Böylece “Devlet ve toplum” bağlamında gerçekleştirdiğim bu fikir jimnastiği ile 10 madde altında, en sonunda bu üç sonuca vardık.

Düşünmeden bir sonuca varılmıyor. Düşün ve doğruyu bul Ey İnsanoğlu!

Yazımın sonunda Devleti kutsallaştırmadan, onu en üstün bir değer bilmek gerektiğini hassaten belirtiyorum.

Yazımın en sonunda “Allah Devlete ve Millete zeval vermesin” diye dua ediyorum.