Derin Devlet, İngilizcesi “Deep State.” Ancak “Deep State” denildiğinde bir İngiliz'in ya da ABD'linin zihninde bizdeki gibi “Devletleri yönlendiren perde arkasındaki gizli güçler ya da etkili çevreler mi anlaşılır?” Bilmiyorum. Çünkü bazı kavram ve deyimler kelime kelime bir yabancı dile çevrildiğinde saçma (absürt) manalar ortaya çıkıyor. “Karnı yarık”, “imam bayıldı” birer yemek ismidir. Bunları olduğu gibi İngilizceye çevirirseniz,  İngilizler bunu bir yemek gibi algılamaz başka türlü anlar. Birinin “karnı yarılmış” diye anlar. “İmam bayıldı” diye düşünür. Bundan dolayı “Deep State”, İngilizler bakımından anlamsız olabilir. Ancak bizim açımızdan “Derin Devlet” bir anlam teşkil eder.

Derin Devlet, anlamlıdır, tartışılır ve üzerine kitaplar yazılır da, esasında,

“var mı, yok mu? Sadece bir vehim mi?” Varsa kim bu Derin Devlet denilen kişiler? Yoksa, niye var sanılıyor o kişiler? Bunlar da önemli sorulardır.

Dün yani 1 Mart 2025, Mübarek Ramazan Ayının ilk gününde,  Ankara’da kurulu bulunan Server Vakfı’nda Prof. Dr. Mete Gündoğan'ın sunduğu bir konferansta “Derin Devlet” konusunu dinledik. Prof.  Dr. Mete Gündoğan, kendisi eski Başbakanlarımızdan Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hocamızın danışmanlığını yapmış bir kişidir. Meslek olarak Mühendis kökenli olsa da daha çok ekonomi, maliye, siyaset ve para konularıyla ilgilenmiştir. Zaten yayınlanmış kitapları da daha çok bu konular üzerinedir. Ben Mete Gündoğan Hocamızın eskiden Refah Partisi zamanında Milletvekili seçildiğini sanıyordum. Google araştırmasında böyle bir bilgiye rastlayamadım.

MGV Publications adlı internet sitesinde Mete Hocamız hakkında şu bilgiler mevcuttur: “Prof. Dr. Mete Gündoğan, 1963 Dursunbey, Balıkesir doğumludur. İlköğretim ve lise eğitimini Ayvalık ilçesinde tamamlamış ardından Dokuz Eylül Üniversitesinde Lisans çalışmasını bitirerek Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Yüksek Lisans çalışmalarına başlamıştır. Tez aşamasında British Council'den burs kazanarak İngiltere'ye gitmiş ve Cranfield Teknoloji Enstitüsünde Üretim Sistemleri Mühendisliği alanında Yüksek Lisans çalışmasını 1995 yılında tamamlamıştır.

Herne kadar o internet sitesinde yazmasa Prof. Dr. Mete Gündoğan halen Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde öğretim üyesidir. Evet, bu bilgilerden sonra,  Prof. Dr. Mete Gündoğan Hocamızın yazdığı ve benim 1 günde okuduğum Derin Devlet isimli kitabından edindiğim bilgiler ışığında Derin Devlet hakkında bir kaç kelam eylemek istiyorum.

Encümen-i Daniş, Ülkemizdeki Derin Devlet’in atasıdır.

Nedir Encümen-i Daniş? Türkiye Diyanet Vakfı’nın çıkardığı İslam Ansiklopedisinde Encümen-i Daniş hakkında şu bilgiler mevcuttur. Padişah Abdülmecid zamanında, 1840’lı yıllardan itibaren, öncelikle ilmi ve eğitim alanında toplumun kültür seviyesini yükseltmek maksadıyla kurulmuş bir resmi oluşumdur. Encümen-i Dâniş’in kuruluş gayesini ve görevlerini, daha 1845’ten sonra açılması düşünülen Dârülfünun’da okutulacak ders kitapları ile halkın kültür seviyesini yükseltecek telif ve tercüme eserleri hazırlama işi teşkil etmekteydi. Çeşitli alanlarda halkın anlayabileceği sade bir dille hazırlatıp yayımlayacağı kitaplarla Türkçe’nin gelişmesine yardımcı olması da kendisinden beklenen hizmetlerin başında gelmekteydi.  Encümen-i Daniş üyeleri yalnız ilim ve fikir adamı hüviyetinde kimselerden ibaret olmayıp önemli bir kısmı devlet ileri gelenleriyle yüksek idarî görevlilerden seçilmiştir. Bu üyeler perde arkasından Devlete yön verecek çalışmalar yapıyordu.

Encümen-i Daniş resmi bir kurul idi ve üyelerini Padişah atıyordu. Şimdi Osmanlı’dan günümüze hızlı bir geçiş yaparak Aksakallılar’a gelelim.

Ülkemizde Aksakallılar’a diye bir oluşum zaman zaman gündeme gelir. Bu oluşum elbette bir resmi teşekkül olmadığı için yeri, mekanı ve üyeleri açık ve belli değildir. Osmanlı’daki Encümen-i Daniş Üyelerinden bazılarını burada ismen (mesela, Sadrazam Mustafa Reşid Paşa, Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey, Serasker Mehmed Rüşdü Paşa, Meclis-i Vâlâ Reisi Sâdık Rifat Paşa, Hariciye Nâzırı Âlî Paşa, Arabistan ordusu müşiri Emin Paşa, Ticaret Nâzırı İsmâil Paşa, Rumeli müfettişi Sami Paşa vb gibi) sayabiliriz. Ancak Aksakallılar Kurulu  üyeleri şunlar diye belirtmemiz mümkün değildir. Çünkü bunlar resmen belli kişiler değildir.

Şimdi burada şu soru mühimdir ve akla gelmektedir. Resmi olmasa da Aksakallılar diye bir oluşum ya da yapılanma var mıdır?

Böyle bir yapılanma, bir değil bir kaç şekilde tezahür edebilir. Bu birinci belirteceğim husustur. İkincisi bu yapılanma ismine Aksakallılar da demeyebilir. İsmi başka da olabilir. Bu da ikinci belirteceğim husustur.

Buradan tekrar Prof. Dr. Mete Gündoğan Hocamızın Derin Devlet isimli kitabında belirtilen hususlara gelelim.

Derin Devlet denilebilecek oluşum esasında şudur: Eski yüksek rütbeli askerlerden ya da Vali,  Müsteşar gibi yüksek makamlı görevlerden emekli olanlardan ve zengin iş insanlarından oluşan birliktelikler, işin içine maddi menfaat girdiği ve elde edinilmiş statülerin korunması gerektiği hallerde, “Devleti koruyormuş” gibi görünür bir sebeple, ama aslında statükoyu korumak için harekete geçerler ve (iktidardan medyaya, yargıdan TBMM’ye kadar) geniş bir yelpazede etkili olmak isterler. İşte bu bir “Derin Devlet” hareketidir. Yüksek rütbeli subayların, generallerin,  emekli Vali ve Müsteşarlarım emekli olduktan sonra holding yöneticisi olması elbette manidar bir durumdur. Ve tesadüf değildir. Bu tür yüksek rütbeli ya da yüksek mevkili kişileri emeklilikte holding yöneticisi yapmanın elbette (Devlet yönetimini etkileme) maksadı vardır. Bu kişiler parayı ve itibarı (yüksek statüyü) bir araya getirmek suretiyle birlik oluştursalar ve zaman zaman belirli yerlerde toplansalar ve oradan da Devlet görevlilerine etki etseler, bunun adı nedir? Takdir sizindir. Adını siz koyun.

“Derin Devlet” denilen oluşum esasında parasal ve statüko hareketleridir. Emekli askerler ile diğer sivil yüksek mevkili emekli bürokratların parasal güçlerle (holding sahipleri zenginlerle) işbirliğinden oluşur. (Bu çıkarsamaya sözkonusu Derin Devlet isimli kitaptan esinlenerek ulaştım)

Şimdi Derin Devlet isimli kitabın dışına çıkarak konuşuyorum. Her Aksakallılar hareketini ya da Devlet yönetimine yön vermek için bir araya gelenleri maddiyatçı, menfaatçı ve statükocu olarak göremeyiz. Yüksek rütbeli ve yüksek mevkili emekliler arasında da idealist ve manevi değerlerine göre davrananlar olabilir. Bu noktada idealist ve saygın emekliler elbette baştacıdır.

Tekrar Prof. Dr. Mete Gündoğan Hocamızın kitabına dönecek olursak kitapta şu iki noktaya dikkat çektiği görülmektedir.

1-Devletleri ayakta tutan iki güç var. Birincisi para, ikincisi askerdir. Bu ikisi Devletler için en mühim husustur.

2-“Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın.” (Haşr Suresi, 7)

Kur’an-ı Kerim’de “devlet” kelimesi yalnızca bir ayette, yani Haşr Suresi 7. ayette geçmektedir. Buradaki ilahi mesaj şu: Devleti bir para kazanma ve rant elde etme vasıtası olarak görmeyin. (Derin Devlet denilen kişilerin yaptığı gibi Devlet imkanlarını yalnızca kendi aranızda paylaşmayın, tabana yayın)

Yazımızın sonunda şunu da belirtmeliyim. Mafya kılıklı, çapulcu mantıklı bazı kişiler kendilerini “Derin Devlet” gibi gösterse de onlar ne Devlet’tir, ne Derin’dir. Onlar mafya ve çapulcudur. Mafya ve çapulcu aynıdır. Devlet yetkililerinin çekinerek üzerine gitmediği oluşumlar “mafya” sanılır. Devlet yetkilileri üzenlerine giderse “çapulcu” oldukları anlaşılır.