Zihinsel bir titreşim oluşturmak adına Allah’ın adı ve O’nun vahyinden ilham alarak yazıyorum.

Şöyle bir etrafa baktığımızda, ekonomik sistemin içinde debelenip duruyoruz.

Bugün cebinizdeki paranın dünle aynı değerde olmadığını biliyorsunuz. Ama akşam iftardan sonra dizi ya da yarışma programlarından başınızı kaldırmıyorsunuz!

Markete her girişinizde aynı ürünün etiketinin değiştiğini görüyorsunuz. Çalışıyorsunuz, kazanıyorsunuz ama bir şeyler hep eksik. Biliyorsunuz!

Ama…

Peki, gerçekten ekonomi içinde debeleniyor muyuz, yoksa sistem bizi bilinçli olarak yorup duruyor mu? Bu cümleyi yazarken de içimden konuştum; ‘her şeyi de sisteme iteleyip durmayalım şimdi…

Aslında bu sistemin temelinde birey olarak sen varsın. İktisadın öznesi insan var. Peki, bu insan neden bu kadar yorgun, mutsuz ve umutsuz? İşte tam da bu sorunun cevabını, aşağıda sıralayacağım bazı maddeler üzerinden anlamaya ve anlatmaya çalışacağım.

Çünkü ekonomi dediğimiz şey, sadece rakamlardan ibaret değil. İnsanın ahlâkı, eğitimi, merakı ve sorumluluk duygusuyla şekillen bir şey.

Sürekli gündemde döndürülüp duran ekonomi haberleri üzerinden yazmak bana hiç samimi gelmiyor. Sanki tek bahsedilmesi gereken şey bunların çıkardığı kavram ve haberlermiş gibi hareket edecek olursak topluma yapılan kara büyüye katkı sağlamış oluruz.

Lütfen anlamaya çalışın. Saf bir niyet ve sakin bir zihinle düşünün!

Burada anlatmaya çalıştığım şey şu; Söz Büyüdür! Boşuna bu milletin üzerinde büyü var söylemini kullanmıyorum. Hani derler ya; ‘BİR ŞEYİ KIRK DEFA SÖYLERSEN OLUR’ diye… Hah! İşte aslında bu söylem buradan gelir!

Olması gerekene bakın, size ekranlarda sürekli gösterilen kavram ve söylemlere maruz kalmayın! İnsana ve fıtrata odaklanın. Saf ve doğru bilgiyi arayın!

Bakınız! Aşağıda maddeler halinde yazacağım bazı yapısal sorunlar memleketimizin temel problemlerinden değil mi? Kendiniz okuyunuz ve karar veriniz.

·        Büyük ve anlamlı hedeflerin eksikliği

·        Gerçek ve kapsayıcı ahlâk eğitiminden yoksunluk

·        Üretmeye, keşfetmeye ve yeniliğe teşvik eden bir eğitimin olmaması

·        Bilgiye, bilime ve kültüre olan ilginin giderek kaybolması

·        Bilimin, sadece kariyer yapma aracı olarak görülmesi

·        Ciddiyetin, sorumluluk duygusunun ve araştırma ahlâkının zayıflaması

·        Medeni eğitim ve nebevi üstünlük terbiyesinin kaybolması

·        Kabul ve başarı hususunda haksız yere aracılık ve torpil uygulamalarının yaygınlaşması

·        İlmî emanetlerin çaldırılması ve yeniden gün yüzene çıkarılma çabasının olmaması

Yazılacak o kadar şey var ki, köşe yazısına sığdırmaya çalışıyorum her defasında. İktisadı ve ekonomiyi asıl manasıyla yorumlamaya çalışıyorum. Ama yapabildiğim tek şey tevekkül edip özetlemeye çalışmak. Bu arada, bu maddeler biraz da maarif sistemini telaşa koymalı ve çalışmalara başlanmalıdır!

Yoksa ekonominin bozuk olduğunu herkes biliyor. Ama ne hikmetse kimse ekonomik yapıyı oluşturan bir cevher olduğunu bilmiyor. Herkes bir umutla iktisadi hayatın düzelmesini ve refah seviyesinin artmasını istiyor ama ekonomik gelişmişliğin İNSAN AHLÂKI ile doğru orantılı olduğunu bilmiyor.

Hatta yemediği halt kalmıyor genetiği değiştirilmiş insanoğlunun! Sonra da bu memleketin idarecilerine laf ediyor cahilliği moda edinen insanoğlu.

Hani, ‘Siz nasılsanız öyle idare edilirsiniz’ düsturunu örnek olarak vermiyor muyduk?

Burada bitirmek istiyorum.

Eğer bu değerleri kaybedersek, ekonomik sistem de çöker. O yüzden, ekonomiyi düzeltmek için önce insanı düzeltmeliyiz. Bu da bir ülke insanın ihyası ile ilgilenen bakanlıkların merkezi yükümlülüğündedir. Çünkü insan, ekonominin hem öznesi hem de nesnesidir.

İnsan; ekonomiyi yöneten, kararlar alan, üreten, tüketen, yani ekonominin aktif elemanı olduğu için iktisadın öznesi diyoruz.

Nesnesi derken de demek istedim ki; ekonominin etkilediği, şekillendirdiği bir varlıktır insanoğlu. Yani ekonomik sistemin içinde yaşar, onun kurallarına uyar, onun getirdiği koşullardan etkilenir.

Güncel bir örnek verecek olursam şöyle aktarabilirim; ekonomik krizler insanları işsiz bırakır, enflasyon alım gücünü düşürür. Yani insan, ekonominin ‘nesnesi’ etkilenen tarafıdır.

Bu sebeple sızlanıp durmayınız! Yediğinize, içtiğinize dikkat ediniz!