Tarih; 24 Ocak 2020, günlerden Cuma Hani kış kıyamet derler ya İşte öylesi günlerden birini daha yaşıyor Elazığ Soğuk, kılcal damarlarına Vakit geceye yürüyor Saatler, 20.55’i gösteriyor Aniden Oynuyor yer yerinden İnsanlara, “işte kıyamet”, dedirten Ardı arkası kesilmeyen sarsıntı, deprem, Öylesine şiddetli ki…
Tarih; 24 Ocak 2020, günlerden Cuma
Hani kış kıyamet derler ya
İşte öylesi günlerden birini daha yaşıyor Elazığ
Soğuk, kılcal damarlarına
Vakit geceye yürüyor
Saatler, 20.55'i gösteriyor
Aniden
Oynuyor yer yerinden
İnsanlara, 'işte kıyamet', dedirten
Ardı arkası kesilmeyen sarsıntı, deprem,
Öylesine şiddetli ki…
Feryatlar, haykırışlar…
Karanlığı yırtan çığlıklar
Büyükler, çocuklar, bebeler
Bu korku çok farklı diğerlerinden
Can tatlı
Canı can yapan
Canda can bulan
Aynı candan olan
Ana, baba, evlat, kardeş tatlı
Sesler geliyor uzaklardan
Çatırtılar, yakından, yakınlardan
Bismillahlar yükseliyor göğe
Dualar dökülüyor dudaklardan
Yüreklerden kopan çığlıklar darda
Fay boşluğuna tutunan dehşet
Bütün ağırlığı ile ayaklarda
Çaresizlik, acizlik… Paniğin dibi
Tam 40 saniye sürüyor bu vaveyla
Yaşayanlara sorarsan, bir asır sanki
Kayboluyor Doğu, Batı
Tek çare: kaçıp kurtulmak da… Nereye?
Nihayet duruyor sarsıntı
Ölümüne merakla sarılıyor insanlar telefonlarına
Kalp çarpıntılarının yüksek katsayıları ile birlikte
Ulaşmak istiyorlar; canlarına, yakınlarına
Yürekler ağızlarda, gözler ekranda
Deprem üssünün Sivrice olduğunu söylüyor sosyal medya
6.8'miş şiddeti
Neden sonra
Soğuk, iliklerinde yol alınca
Ve solukları buz tutunca
Fark ediyor insanlar, mevsimin kış olduğunu
Karanlığı yırtan cankurtaran sesleri ile birlikte
Ölüm tetikte
Üşüyor, Elazığ...
Arabalarında sabahlayan
Isınmak için ateş yakan insanların
Korkulu bekleyişleri sürüyor
'Gece uzun, uyku haram
Enkazdayım kanar yaram
Çaresizim çok halsizim
Yok dermanım derdim saram',
Diyen yürekler ölüm durağında bekliyorlar
Gün, ağlamaklı doğuyor Elazığ'ın üstüne
Şehrin yarısını yıkan depremin tahribatı
İnsanın kanını boğuyor
Elazığ, yaşadığına şükrediyor.
Türkiye'm, aziz vatanım
O vatanda yaşayan can insanlarım
Ortak olmak için Elazığ'ın acısına, derdine
Bir araya geliyor, kenetleniyorlar
AFAD, Kızılay…
Enkaz altında kalan insanları kurtarmak için
Bir büyük sınavı başarıyla veriyorlar
Depreme dayanıksız evlerin enkazı altında kalan ve can veren
41 ölü var…
Yaralılar, ambulanslarla hastanelere taşınıyorlar
Evleri ağır hasarlı insanlar
Bir ömür biriktirdikleri alın teri evleriyle
Hatıralarıyla gözyaşları içinde vedalaşıyorlar.
Bu arada devleti yönetenler bir koşu geliyorlar
Sonra; başta yöneticiler, yetkililer, ilgililer…
Aylar öncesinden 'ben geliyorum" diyen depreme
Bir 'ad' bulmaya çalışıyorlar
Sonunda adı konuyor, her afet sonrasında olduğu gibi
Depremin adı; 'kader' oluyor.
Böylece inceden ince
Tüm sorumlular, sorumluklarından kurtuluyorlar.
Zemini yerleşkeye uygun olmayan alanları imara açan fetbazlar
Kaçak katı kar sayan aymazlar
Kaçak katı görmezden gelen vurdumduymazlar
Demir, çimento hırsızı hilebazlar
Denetim kaçkını mühendis etiketli hokkabazlar
Rant için her kılığa giren kılbazlar
Tedbiri, takdir ile birlikte yorumlamayan yobazlar
Depreme çözüm üretmeyen yönetici konumlu madrabazlar
Yağcılıkta sınır tanımayan düzenbazlar
Bir anda aklanıp paklanıyorlar.
Ölümler, yıkımlar kadere bağlandı ya
Şimdi çok rahatlar.
Bütün olanların sorumlusu bu kara vicdanlılar
Koro halinde: 'Allah'tan geldi, takdiri ilahi', diyor
Ve ölenlerin ölüm nedenlerini, yıkımı kadere bağlıyor
Ardından timsah gözyaşları dökerek ağlıyorlar
Sonra da utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan
Kendi reklamlarını yapmak için deprem mağdurları ile
Fotoğraf çektiriyor
Açıya dikkat ederek kameraya poz veriyorlar
Tedbirin al takdiri Allah'a bırak, sözünü askıya alan
Tevekkülü unutan
Ahlak yoksunlu bu kıblesiz şarlatanlar
Kendi tedbirsizliklerini, hatalarını, suçlarını
Haşa! Allah'a yüklediler ya!
Ah'tan kurtulduklarını,
Allah'ın gazabından da kurtulacaklarını sanıyorlar.