Çin’in Wuhan şehrinde geçen yılın son günlerinde ortaya çıkan ve yalnız Çin’i değil, dünyayı da panikleten bu ölümcül hastalık tam bir belâ...Bugüne kadar görülmemiş yeni bir “Coronavirüs” imiş...
Çin'in Wuhan şehrinde geçen yılın son günlerinde ortaya çıkan ve yalnız Çin'i değil, dünyayı da panikleten bu ölümcül hastalık tam bir bela...
Bugüne kadar görülmemiş yeni bir 'Coronavirüs' imiş... Daha önce aynı virüsün farklı çeşitleri görülmüş, onlar da can almışlar fakat bu 2019-nCoV kadar asla değil. Onlar böylesi bir paniğe yol açmamıştı...
Önceki coronavirüslerden SARS-CoV ve MERS-CoV gibi, 2019-nCoV de 'zoonotik enfeksiyon' yàni bidayetinde hayvanattan insana bulaşan virüslermiş...
Geçtiğimiz yılın 30 Ocak'ı itibarıyla çoğu Hubei eyaleti ve özellikle Wuhan'da (ve Çin dışında 19 ülkede) vaka sayısı 8000'e ulaşılmış ve (hepsi Çin'de) 305 kişi ölmüş!. Enfeksiyonun muhtemelen deniz ürünleri ve çeşitli vahşi hayvan et ürünlerinin de satıldığı Wuhan'da bir pazardan halka yayıldığı düşünülmekte.
Sıradan grip, nezle rahatsızlıklarında olduğu gibi hasta ile aynı aile ya da ortamda bulunanlarda ve maske takmadan müdahalede bulunan sağlık çalışanlarında görülmüş. Bulaşma genellikle hastanın öksürmesi, aksırmasıyla oluşan zerrelerin bir metreye kadar yakın korunmasız kişilerin solunum yollarından girmesiyle olmakta... Bu yüzden Çin bizden milyonlarca maske istedi...
Bela dedik ya, hakikaten bela işte... ABD'den AB'ye Rusya ve tüm Asya, Afrika ülkelerine kadar herkes panikte... Uygur Türkleri'ne yaptığı insanlık dışı muameleden, ünlü Çin işkencelerinden biliyoruz bu kedi, köpek, yarasa, fare yiyici Çin milletini!. Uygur kadınlarına tecavüz edip 'bundan böyle Çin tohumu ile çocuk yapacaksınız' diyebilecek kadar aşağılık rezil bir millet bunlar...
Batma sürecine giren Çin, ekonomisini kurtarmak için sürü sepet açıklama yapıyor. Virüs'ün yayılması durdurulmuşmuş, aşısı bulunacak ve önce hayvanlarda sonra da enfekte insanlarda kullanılacakmış… Allah verdi belalarını olay budur...
Mazlumun ahı yerde kalmaz. Ya ne olur? Arş-ı Ala'ya (Allah indine) çıkar ve oradan da gazab olarak, bela olarak iner. Hatta yalnızca zalimlerin değil, ammenin (toplumun, bütün insanların) tepesine de iniverir... Zalimlere màni olmak için çaba sarfetmeyen, 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' diyen ve bu korkularıyla zalime cesaret ve cüret verenlerin üzerine de iner...
Enfal Sûresi 25. ayette 'Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden yalınız zulmedenlere çatmaz, (ammeye de sirayet ve hepsini perişan eder). Hem bilin ki Allah, şübhesiz azabı çetin olandır...' buyurulmaktadır.
Müslümanlar Çin'den ABD'ye, terörist devlet İsrail işgali altındaki Filistin'e kadar dünyanın hemen her yerinde büyük bir mezalim altında...
Bunun en büyük amillerinden biri başsızlıktır. İslam dünyasında artık halifelik yok, son halife laik düzenin mimarlarınca lağvedildi.. Artık İslam aleminin Hristiyanların Papa'sı gibi bir başı yok... Başı olmayan sürü dağılır.
Baş (reis) olmazsa bölünme olur, idareler zayıflar ve mazlumlar sığınacakları bir melce, makam bulamaz, zalimlerin iştahı artar. Arakan'da, Türkistan'da ve Filistin'deki durum bunun isbatıdır.
O yüzden 'ey Çin, işte Allah belanı verdi, beter ol, kahrol' demek işin kolayına kaçmaktır ve Allah indinde de makbul değildir. Allah mücadeleyi, savaşı emreder, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'ben peygamberlerin sonuncusu ve silahlı olanıyım' buyurur.
Muhterem okurlarım, bakınız zelzeleler arttı. Corona (2019-nCoV) 3. Dünya savaşı endişesini bile bastırdı. Bunlar sıradan hadiseler değil. Tefekkür edelim, ágah olalım... Ümmet-i Muhammed olarak mücadeleyle emrolunduk. Háşa, Allah (c.c) hizmetçimiz değil. Zalimleri Allah'ın nusretiyle biz kahretmeliyiz.