Asıl adı Hasan’dır. Şer’î ilimlerdeki vukûfiyeti sebebiyle “Hâce”, İslâm’a hizmetleri nedeniyle Muînüddin, tasavvuf silsilesinde yer alan Ebu İshak Çiştî k.s.’a nispetiyle de “Çiştî” nisbesini almıştır.
Asıl adı Hasan'dır. Şer'î ilimlerdeki vukûfiyeti sebebiyle 'Hace', İslam'a hizmetleri nedeniyle Muînüddin, tasavvuf silsilesinde yer alan Ebu İshak Çiştî k.s.'a nispetiyle de 'Çiştî' nisbesini almıştır. Horasan'da büyüyüp yetişen Muînüddîn-i Çeştî'nin babası Gıyasüddîn Hasan, aslen Senceristanlı olup, salih ve müttekî bir zat idi. Üç evladı vardı. Muînüddîn on bir yaşında iken babası vefat edince, kalan mîras üç kardeş arasında taksim edildi. Bu taksimde, Muînüddîn-i Çeştî hazretlerine bir bağ düştü. Bağla meşgûl olduğu bir gün, İbrahim Kunduzî adında bir velî yanından geçiyordu. Ayağa kalkıp ona hürmet gösterdi ve elini öptü. Sonra bağına davet edip gölgeye oturttu, üzüm ikram etti. Fakat o zat üzüme rağbet etmeyip, koynundan bir parça kuru ekmek çıkardı. Dişi ile biraz koparıp, Muînüddîn-i Çeştî'ye yedirdi. Ekmek parçasını yer yemez, kalbinde birdenbire bir nûr hasıl oldu. Dünyadan tamamen soğudu. Kalbinde büyük bir zevk ve muhabbet-i ilahî hasıl oldu. Sonra, babasından kalan bağı ve diğer malları fakirlere sadaka verdi. İlim öğrenmek için seyahatlere çıktı. Önce Horasan'a gidip orada Kur'an-ı kerîmi ezberledi. Aklî ilimleri öğrendi. Buradan Semerkand'a geçti. Irak'a gitmek için yola çıktı. Yolu Harun kasabasına uğradı ve zamanının en meşhûr velisi Osman Harûnî hazretlerini tanımakla şereflenip talebesi oldu.
Senelerce hocası Osman Harûnî'nin derslerine ve sohbetlerine devam edip, tasavvufda yükseldi ve halîfesi oldu. Yedi günde bir, kuru ekmeği suya batırır ve öyle yerdi. Hırkasını yamayıp giyer, eskidikçe yine eski yamaları temizleyip, tekrar yamardı. Her gece ve gündüz bir hatim okurdu. Elli iki yaşına gelince, seyahatlere çıktı. Bağdat'a gidiyordu. Yolculuğu sırasında, Sencer kasabasında büyük alim Necmüddîn-i Kübra ile tanışıp, birlikte Bağdat'a geldi. Bir müddet kalıp, Hemedan'a geçti. Hemedan'da, mürşid-i kamil Yûsuf Hemedanî'yi tanıyarak sohbetlerinde bulundu ve çok istifade edip, feyz aldı. Buradan da Herat'a ve Belh'e giderek ilimde ve tasavvufta çok yükselip pek çok talebe yetiştirdi. Sefine-i Evliya adlı eserde nakledildiğine göre mana aleminde Efendimiz s.a.v. onu Hindistan'da görevlendirir. Bunun üzerine oraya yönelir. Muînüddîn-i Çeştî hazretleri, Hindistan meşayihi arasında Çeştî tarîkatının imamı sayılır. Çünkü Hindistan'da İslamiyet, onun gayreti ve hizmetleri ile yayılmıştır. Hindistan'da Lahor şehrine giden Hace Muînüddin Hasan Çiştî k.s., meşhur Keşfü'l-Mahcûb adlı eserin müellifi Hucvirî k.s. 'nin kabrinde on ay inzivada kalır. Bu inziva sırasında Hucvirî k.s. Den manevi yolla batın ilminin inceliklerini tahsil eder. Riyazet ve murakabe ile bezeli bu manevi eğitimin ardından Hint diyarına adeta bir güneş gibi doğar. Ecmir şehrine geçerek kitlesel bir irşada başlar. Milyonlarca putperest Hindu onun vesilesiyle müslüman olur. Dinini terk etmeyen Hindular dahi Hace Muînüddin Hasan'a büyük saygı duyarlar. İrşadında her sûfî gibi zikri ve nefs terbiyesini merkeze alan Şeyh Hazretleri şu manadaki beyitleri söylemiştir: 'Sana Âlem-i Kuds fezasında uçmak yaraşır. Fakat Allah'ın ismini (zikrini) kanat yapman şartıyla… Sevgiliye ne vakte kadar perde arkasında gizli kalacaksın diye sual ettim. Bana; 'Perde yok. Perde görüyorsan o perde sensin (terbiye olmamış nefsin). Sen (nefsin var) oldukça bize karşı binlerce perde arkasındasın.' cevabını verdi.'
Hicri 633 (m. 1236) yılında Ecmir'de Hakk'a yürüyen Pîr'in vefatı bütün bir Hint coğrafyasında hüzne sebep olmuştur. Sağlığında onu ziyaret edemeyenler kabrini ziyaret ederler Her sene vefat yıldönümünde 'örs' adı verilen mevlide benzeyen merasimlerle anılan Şeyh, adeta vefatından sonra da irşadına devam etmiştir. Önceleri üzerine tahta bir türbe yapılan kabri, Halaci Hanedanı tarafından, sonraki asırlarda da Babür hükümdarlarınca büyük bir külliye haline getirilmiştir. Asırlar boyunca Hindistan'ın en önemli dinî merkezlerden biri olan türbe bugün de yüzbinlerin ziyaretgahıdır. Allah Teala makamını alî eylesin.