Çamlıca Ulu Câmii açıldı...
Allah’a şükürler olsun, (Büyük) Çamlıca’daki Ulu Câmi nihayet ibadete tam olarak açılmış oldu..
Biz de maa âile gittik sabah namazını büyük bir cemaatle eda etmiş olduk. Allah kabul eylesin cümlemizin tüm ibadetlerini.
Akşam da Regaib Kandili münasebetiyle yine gideceğiz. Yatsıyı inşá’allah Çamlıca Ulu Câmii'nde eda etmeyi planladık...
Çamlıca Ulu Câmii güzel olmuş.. Sanıyorum Süleymaniye’den bile büyük. Lâkin bazıları “bu kadar para harcanarak böyle bir câmi yapılmasına gerek var mıydı?” diyeceklerdir. Diyebilirler ama ben demiyorum.
Hayırseverlerin bağışları ve elbette devletin de katkısı ile bu ulu (büyük) câmi yapıldı. Maliyeti, gâvur parasyla 100 milyon dolar yani 543.000.000 ₺ (yarım milyar Türk lirasını biraz aşıyor).
Bu maliyet harcaması ile iş bitmiş olsa mühim değildi de, bir de yürüyen merdivenlerinden asansörlere, devasa ışıklandırma ve sair işlerin; meselâ elektrik, su, doğalgaz ve tamirat (onarım & bakım) mesarifi (ihtiyaçlar için harcaması) var...
Bu demektir ki, yine her Cuma ve mübarek gün/gecelerde İmamlar vaazlarda ve hutbe sonunda bizden çıkışta para vermemizi isteyecekler.
Çocukluğumda 8-9 yaşlarımda Amerika’dayken komşumuz kiliselerine götürmüştü.. Merhum babam “niyetleri bizi hristiyan yapmak değil, ben söyledim, bir görelim onlar nasıl ibadet ediyorlar, yakinen bilelim istedim” demiş anneme de öyle ikna etmiş..
Neyse gittik ve sıralara oturduk. Papaz konuşmasını yaptı ve sonra elindeki tası dolaştırarak para atılmasını istedi. Tası doldu mu ne kadar para toplandı, babam söylemişse de hatırlamıyorum. Hatırladığım babama “baba neden para topluyorlar?” diye sormuştum.
Babam “kilisenin ihtiyaçları için diyorlar ama, galiba papaz da alıyor, herifler bizim imamlar gibi maaş almıyorlar” gibi şeyler söylemişti...
Bizim imamlar hatırı sayılır bir maaş alıyorlar. Bu yüzden cemaatin parasına ihtiyaçları yok, zaten cemaat de parasını onlar için değil câmi ihtiyaçları için veriyor...
Yine de eski püskü bir elbise ile imamlığa başlayıp 20 sene sonra kendi evini alan ve otobil sahibi olan imamlar gördüm.. Miras veya tarlasını tapanını satarak da olabilir ama Şeytan insanı işkillendiriyor..
Meselâ Şeytan aleyhillâne fısıldıyor: “Bu paralara neden makbuz kesilmiyor?” Şeytana bu konuda muhalefet edemiyorum.
Namussuz haklı çünkü. Makbuz kesilmediği için de para verebilecek imkânım olsa da vermiyorum.
Hele bu para toplayanların neden öyle canhıraş bir şekilde daha sünnet namazlar bitmeden çıkıp “boş geçmeyin, ne verirsen elinle o gider seninle” diye bas bas bağırdıklarını öğrendikten sonra..
Meğer bunlara o toplanan paralardan yüzde 7-10 gibi bir komisyon (dellâllik ücreti) veriliyormuş..
Yani camilerimizin de kiliseden farkı kalmamış. Üstelik onların papazları maaşlı değil bizim imamlar devletten maaşlı. Ve doğruysa eğer, “üç yemin”lerinden biri “fukaralık yemini” imiş..
Biz de mi ettirsek? Hekimler hipokrat mipokrat ediyor. Mebuslar (tutmasalar da) ediyor. İmamlar da yemin etsin.. (Atatürk ilkeleri kısmı hariç tabi...)
Çamlıca Ulu Câmii ve cemaati hakkında bu geceki Yatsı Namazı’ndan sonra yine yazarım. Cemaat biraz fazla olabilir yatsıda... Belki 20 bini geçer. Oysa en az 50 bin olmalıydı...
CUMA’NIZ ve REGAİB KANDİLİNİZ mübarek olsun muhterem okurlarım... Bu fakiri de duâlarınızdan esirgemeyiniz.