NÜFUSU seksen milyona dayanmış, yüzölçümü, Avrupa ülkelerinin her
birinden daha büyük, Osmanlı cihan devletinin mirasçısı, binlerce
şehre sahip büyük bir İslam ülkesi ve… Bu ülkede bir tek gerçek
İslam mektebi yok, bir tek İslam ve çağ seviyesinde gerçek medrese
yok, Kur’an’ın ve Sünnetin ışığında tedrisat yapan (eğitim veren)
İslam üniversiteleri yok, Ümmet birliği ve teşkilatı yok,
mü’minlerin kendisine biat ve itaat ettiği bir İmam-ı Kebir yok, iş
ve ticaret hayatını tanzim eden ahîlik teşkilatı ve Fütüvvet ahlakı
yok; burada kadınların yarısı açık geziyor, dine aykırı bütün büyük
günahlar açıkta, açıkça, küstahça, meydan okurcasına işleniyor,
cuma ezanı okunuyor alış veriş ve ticaret devam ediyor, Ramazanda
gündüzleri alenen oruç yeniliyor, mevcut ideolojik okullarda doğru
dürüst din dersi okutulmuyor… Yahu böyle İslam ülkesi olur mu?
Türkiye’mizi en kısa zamanda yeniden islamîleştirmemiz, doğru
dürüst Müslüman olmamız gerekmektedir.
Bunu yapabilmek için bütün mü’minlerin ve Müslümanların tek bir
Ümmet çatısı altında birleşmesi gerekmektedir.
Bu Ümmetin başında, unvanına İmam-ı Kebir mi, Emîrü’l-mü’minîn mi
dersiniz, Halife mi dersiniz, râşid ve âdil bir reisin bulunması ve
herkesin ona biat ve itaat etmesi gerekmektedir.
Ümmet olacak, İmam olacak, onun şûrası ve ehliyetli vüzerası olacak
ki, yeterli miktarda medenî ve vasıflı Müslüman olacak ki, İslam’a
ve çağa uygun bir kurtuluş planı, programı, projesi
yapılabilsin.
Ümmet birliği yok, kendisine biat ve itaat edilen bir Emîr yok,
İslam medresesi, İslam mektebi yok; Müslümanlar habire hababam cami
binası yaptırıp duruyor. Sabah namazlarında bu camilere gidiniz
(Eyüp Sultan gibi) birkaç cami dışında hepsi hemen hemen boştur,
dindar denilen gençleri, şu malum ve mahut İslamcıları oralarda
göremezsiniz.
Önce Şeriat elden gitmiş, sonra din elden gitmiş, şimdi maazallah
iman elden gidiyor; milyonlarca Müslüman farkında bile değil.
İslam hayat dinidir, din hayattan koparsa ortada din kalmaz.
İslam’ın doğru yorumu Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına,
İslam hikmetine (bilgeliğine) dayanan yorumdur.
Türkiye’deki derin şer güçleri, müşrikler, münafıklar, kâfirler,
muslih görünen müfsidler, modern İbn Sebe’ler; gerçek İslam’ı
yıkmak için halkı dünyevîleştirmeye, laik ve seküler bir toplum
oluşturmaya çalışmaktadır.
Beynelmilel şer ve küfür güçleri alabildiğine reformculuk, dinde
yenilik, dinde değişim, ligt ve ılımlı İslam, Fazlurrahmancılık,
İslam Protestanlığı rüzgârları estiriyor.
Genç nesiller Kemalist eğitimin çarkları arasında un ufak
ediliyor.
Şeytanî dalalet (sapıklık) güçleri dini kadınlarla bozmak
istiyor.
Küfür ve nifak parayı en büyük değer haline getirmiştir.
İstanbul için konuşuyorum: 1919 ile 1922 arasında işgal yıllarında
bile bu kadar dinsizlik ve densizlik yoktu. O zaman Ayasofya’da
ezan okunuyordu.
Beş vakit namaz kılanlar yüzde 10’a veya 15’e düşmüş… Oruç tutanlar
azınlıkta… Büyük günahlar Tufan selleri gibi… İslam’ın içi
boşaltılıyor… Birtakım saf Müslümanlar hâlâ cayır cayır yeni
müzeyyen cami binası yaptırıyor.
Bu ülkede her sene islamî hizmetler için milyarlarca dolar yardım
toplanıyor ama doğru dürüst ortak bir hizmet plan ve programı
olmadığı için bu paraların büyük kısmı ziyan ediliyor, heba
oluyor.
İşin en korkunç ve üzücü tarafı, İslam medreseleri ve mektepleri
olmaması değil, milyonlarca Müslüman’ın İslam medresesi ve mektebi
açılmasını ısrarla istememesidir.
Çok açık ve seçik bir üslupla beyan ediyorum:
1.Türkiye Müslümanları tek bir Ümmet çatısı ve teşkilatı altında ve
içinde sımsıkı birleşmezlerse.
2. Râşid ve âdil bir İmam’a biat ve itaat etmezlerse.
3. İslam’ın ve çağın şartlarına uygun ortak bir kurtuluş, ıslah,
yeniden Müslümanlaşma plan, program ve projesine sahip
olmazlarsa.
4.Bugünkü şeytanî tefrikalar sona erdirilmezse.
5.Tashih-i İtikat seferberliği ilan edilip gereği yapılmazsa.
6.En yüksek seviyede İslam medreseleri açılıp buralarda dünya
çapında vasıflı ve icazetli ulema ve fukaha yetiştirilmezse.
7.İngiltere’deki Eton koleji ayarında, hattâ ondan da üstün İslam
kolejleri açılmazsa.
8. Bütün paralar, imkânlar, fırsatlar en uygun şekilde
değerlendirilmezse.
9. Bugünkü cahilliğe, gaflete, ihmale, hıyanetlere, nifak ve
şikaka, din sömürüsüne, çeşit çeşit azgınlıklara son
verilmezse.
10.Kur’an’ın, Sünnetin, Şeriatin, İslam ahlakının ve bilgeliğinin
emirlerine ve tavsiyelerine uyulmazsa…
Bu gidişin sonu çok fena ve feci olur.
Irak’a, Suriye’ye (ah Suriye’ye!), Mısır’a, Libya’ya, Yemen’e,
tarihte kaldı ama Endülüs’e bakalım da ibret alalım, ders
alalım.
Suriye’deki Sünnî Müslümanlar çoğunlukta idi. Onlar bizden
dindardı. Birlik halinde olmadıkları için başlarına, tarihte az
görülmüş büyük facialar geldi. Milyonlarcası yurdunu, evini
barkını, bağını bahçesini, dükkânını, işini terk etmek zorunda
kaldı. Yalnız Türkiye’de iki buçuk milyon Suriyeli göçmen var.
Çok korkuyorum: Biz bu kafa ile gidersek Suriyelilerden beter
oluruz.
Burnumuzun dibindeki Suriye’den ibret almazsak, biz nasıl
uyanacağız?