Ülkemiz gündemini meşgul eden o kadar çok sorun var ki, bunlarla meşgul olmaktan gerçek sorunları görmüyor veya kasıtlı olarak gösterilmek istenmiyor.

Ülkemiz gündemini meşgul eden o kadar çok sorun var ki, bunlarla meşgul olmaktan gerçek sorunları görmüyor veya kasıtlı olarak gösterilmek istenmiyor.

Bu sorunlardan biri boşanma olup son beş altı yıldır boşanma ile ilgili yazılara yer verdim ara ara da yer vermeye devam ediyorum.

Bir faydası yok yazmamayım diyorum; ancak, öyle boşanma hikayeleri anlatılıyor ki, dayanamıyorum.

Ayrılık kararları öyle kolay alınıyor, ne oldu nasıl bu duruma geldik işin içinden çıkmak mümkün değil!

Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna; hadi bana eyvallah!

Yazık çok yazık!

Kimse geriye dönüp yıktığı gönüllere, mahzun bıraktığı çocuklara, acılara bakmıyor, hırslar öyle gözleri bürümüş, beyinler dumura uğramış ki, baksa da göremiyor!

Abartmıyorum, toplum olarak yaşadığımız en önemli sosyal sorunlardan bir tanesi hiç kuşkusuz, BOŞANMADIR.

Her geçen yıl boşanmalar belirgin bir düzeyde artış göstermekte olup Müslüman bir toplumda bunun adı; ÇOK BÜYÜK FELAKETTİR.

Bunun yanında evlilikler azalmakta ve evlilik yaşı her geçen yıl yükselmektedir.

Bu durum dinimiz İslam'ın kabul etmediği evlilik dışı yaşamın yani ZİNANIN yaygınlaşmasına yol açmaktadır.

Ayrıca, evlilikler masrafı artırıcı yeni yeni adetlerle daha da zorlaştırılarak evlilik dışı yaşam ve zina körüklenmektedir.

Kadına özgürlük teranesiyle bazı kadın dernek ve vakıfları bilinçli olarak evlilik dışı yaşamı desteklerken, güya muhafazakar kadınlarda salakça bunların değirmenine su taşımaktalar.

Bütün samimiyetimle ben bu salaklara daha fazla kızıyor aynı zamanda zavallılıklarına acıyorum!

Şunu bilsinler ki, Allah(c.c.) katında bunların vebali ötekilerden bin kat daha fazla olacağına kesinlikle inanıyorum.

Dinimiz İslam; neslin korunmasına, neslin korunması içinde ailenin sağlam temeller üzerine oturtulmasına çok önem vermektedir.

Namussuzluk, aldatma ve dayanılmayacak düzeyde geçimsizliğin dışında; 'Eşim bana değer vermiyor, eskisi kadar ilgilenmiyor, senin paran, benim param, senin ailen benim ailem.. vs.' gibi eften püften sebeplerle boşanma, asla caiz değildir.

Küçük sebeplerle ayrılan eşlerin psiko-sosyal sıkıntılara maruz kaldığına, geri dönülmez pişmanlıkların yaşandığına pek çoğumuz şahidiz.

En acı taraf da; ana baba ayrı çocukların yaşadığı psikolojik travma çocuğun tüm yaşamına olumsuz yansımaktadır.

Onun için boşanma kararı verilirken bin düşünülüp öyle kara verilmelidir.

Yok öyle tak sepeti koluna herkes kendi yoluna!

Batılı toplumlar aile kurumunun bozulmasının olumsuz sonuçlarını yoğun olarak yaşamakta ve aileyi yeniden kazanmak için çalışıyorlar.

Aile yapısı çökmüş, çocuk sevgisinin yerini 'köpek sevgisi' almış; evlilik dışı yaşam yaygınlaşmış; doğan çocukların yüzde elliye yakını evlilik dışı ilişkiler neticesinde olmuş ve bu çocukların çoğu devletin bakımına terk edilmiştir.

Bizdeki gidişatında (Allah(c.c.) korusun Avrupalının içinde bulunduğu durum gibi olmayacağını kim garanti, edebilir; kaldı ki, süreç oraya doğru hızla ilerlemektedir.

Boşanmanın birçok sosyo-ekonomik nedenleri olmakla birlikte en önemli nedeninin; insanımıza sağlıklı İslami eğitimi veremediğimizden kaynaklandığına içtenlikle inanıyorum.

Ekonomik sebeplerin geçim sıkıntısının etkisi yok demiyorum; ancak, ekonomik sıkıntısı olmayanlarda da boşanmalar yoğun bir şekilde yaşanmaktadır.

Bunun yanında büyüklere saygının, ana babaya verilen değerin azalması veya anlaşılamaması da İslam'dan uzaklaşmamızın bir sonucudur.

-Senin anan baban yerine neden bizim anamız babamız en önemlisi bizim ailemiz diyemiyoruz?

-Senin paran benim param yerine neden bizim paramız diyemiyoruz?

Azıcık düşünün; ana babalar evlatlarını büyütmek için ne büyük fedakarlıklara katlanıyorlar.

Bir ananın hamilelikten doğuma, doğumdan çocuğun büyütülmesine kadar neler çektiğini bir göz önüne alınız!

-Söyleyin Allah aşkına bu kadar eziyete anadan başka kim katlanabilir?

-Kimse katlanamaz!

-Küçücük meselelerden ya annen ya ben her ne yaşanmış olursa olsun, denilebilir mi?

Yaşadığımız toplumsal yozlaşma ahlaki çözülmeyi de beraberinde getirmiş bu durum aile yapımızın zayıflamasına zemin hazırlamaktadır.

Her şeye rağmen aile kurumu zayıflamış olsa da hala değerini korumakta olup özellikle evlilik müessesine zarar verebilecek her türlü program, film ve dizilerin olumsuz etkilerini bertaraf edecek önlemleri almak herkesin görevi olup görevin yerine getirilmesinde ihmalkarlık gösterilmemelidir.

Şu an ki durumun daha kötüye gitmesini önlemek için başta devlet olmak üzere aile kurumuna hep beraber sahip çıkalım.

Birkaç söz de çocukları evli ana babalara özellikle analara seslenmek istiyorum:

Büyük eziyetlere, fedakarlıklara katlandığınız çocuklarınızın mutlu olmaları için çok değil, azıcık fedakarlık gösterin; inanın hem siz mutlu olacaksınız hem de çocuklarınız.

Yüce Rabb'im herkese huzur dolu bir evlilik versin ve tüm evlilikler daim olsun.