Orta Doğu'da meydana gelen protesto olayları, Kuzey Irak'ı yoğun şekilde etkilemiş durumda. 17 Şubat 2011’de Süleymaniye ağırlıklı, Kuzey Irak'ın her yerinde, gün boyu protesto gösterileri düzenlenmektedir.
Orta Doğu'da meydana gelen protesto olayları, Kuzey Irak'ı yoğun şekilde etkilemiş durumda. 17 Şubat 2011'de Süleymaniye ağırlıklı, Kuzey Irak'ın her yerinde, gün boyu protesto gösterileri düzenlenmektedir. Bilhassa Kuzey Irak görüşünün, Süleymaniye'deki halkı sokağa dökmeyi başardığını hepimiz görmekteyiz.
25 Temmuz 2009 Kuzey Irak Parlamento oylamalarda, Kürt milliyetçisi Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği'nden (KYB) ayrılan Nawşirvan Mustafa liderliğindeki Değişim Hareketi (Kürtçe adıyla GORAN), Kuzey Irak oylarının %23,75'ini almıştı.
Şimdilerde, Kuzey Irak'ta, ciddi kitleye sahip olan Değişim Hareketi'nin yanına Ali Bapir liderliğindeki Kürdistan İslami Cemaati, Selahattin Bahattin liderliğindeki Kürdistan İslami Birliği'ni alarak, Barzani ve Talabani grubuna karşı protesto gösterilerini bir nevi organize ettiği söylenebilir.Aslında Kuzey Irak Kürtleri, Arap dünyasındaki ayaklanmalar başlamadan önce zaman zaman protesto gösterileri düzenlemeye başlamıştı. Bu sebeple, Kuzey Irak Kürtlerinin son zamanlarda artan protesto gösterilerinin gerek düzene (Barzani ve Talabani yönetimine) karşı olduğu gerekse Kuzey Irak Bölgesel Hükümeti'nin yolsuzlukları, hizmet konusundaki eksikliğine bir tepki niteliği taşıdığı görülebilir.
Bütün bu protestoların yanında 2003 yılından bu yana Orta Doğu'da yaşanan değişimlere paralel olarak Türkiye-Irak arasındaki ilişkilerin de değişim yaşanmıştır. Ülkemizin Irak politikasını 1990'lı yıllarda, hatta 2003 yılından 2007 yılına dek yalnızca bölücü terör örgütü sorunu üzerinden yürüttüğünü ifade etmek mümkündür. Bu doğrultuda 2006'dan bu yana Türkiye ve Irak devlet yetkilileri arasındaki görüşme trafiği yoğun şekilde gerçekleşmiştir.
13 Ekim 2011 tarihinde, Irak Dışişleri Bakanı HoşyarZebari'nin, Türkiye ziyareti de bu trafiğe eklendiğinde, son 5 yılda kadar devlet başkanları, bakanlar seviyesinde toplam on yedi ziyaret gerçekleşmiş olduğu görülmektedir. Yapılan temaslar, tarafların daha çok güven testine önem verdiği, bilhassa ülkemizin 'havuç vermekten çok sopa gösterdiği' görüşmelerdi.
Irak yönetimi ise bölücü terör örgütü ile mücadelede,ülkemize sorumluluklarını hatırlatmakta, topraklarının terör örgütünce kullanılmasına göz yummaktaydı. Dahası, Irak yönetimi sıkıştığında Bağdat'taki güvenliği dahi sağlayamadığını söyleyen, topu üçlü mekanizmalar referansıyla Amerika Birleşik Devletine atan veya bölgesel Kürt yönetimine gönderen bir tutum içerisindeydi.
Geçen beş senede köprünün altından çok sular aktığı anlaşılıyor. Zebari'nin, "Bölücü terör örgütü gruplarının, Irak'ın dağlık bölgelerinde bulunmaları, anayasasına göre meşru, kabul edilebilir bir durum değildir.