2. Aktüel konulardan çok, Türkiye’nin gerçek gündemiyle, kalıcı
meselelerle ilgili yazılar kaleme alıyorum.
3. Yolsuzlukları, haram yemeyi tenkit etmediğim iddiası yalandır,
iftiradır. Şimdiye kadar yayınlanan, yolsuzlukları tenkit yazılarım
toplansa bir kitap olur.
4. Allah belanızı versin başlıklı kısa yazım, tek başına bir kitap
sayılabilir.
5. Bu yazım Büyük Millet Meclisi zabıtlarına da geçmiştir.
6. Sivil darbe heveslilerine, makyavelistlere, sekter
zihniyetlilere, kindarlara, iç barışa ve geminin emniyetine zarar
verenlere; ne doğrudan doğruya, ne de dolaylı olarak alet olmak,
onların ekmeklerine yağ sürmek isterim.
7. Her türlü yolsuzluğa, agresif=saldırgan dinsizliğe ve
densizliğin her çeşidine karşıyım.
8. Dereyi geçerken, suyun ortasında at değiştirilmeyeceğini iyi
bilirim.
9. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat
darbelerinin acısını ve zararını çekmiş bir vatandaş olarak, askerî
veya sivil bütün darbelere, darbecilere karşıyım.
10. Şahsî menfaat ve siyasî nüfuz için yazı yazdığım ispat edilirse
kalemimi kırıp hemen çekilirim.
11. Cemaat, grup, fırka, hizip, parça holiganlığını, futbol
çılgınlıklarından daha kötü ve zararlı görürüm.
12. Bir Müslüman olarak, islamî kesime sızmış haşarat hakkında
çekinmeden özeleştiri yaptığımı dost düşman herkes kabul eder.
13. Ismarlama yazı yazmam. Hele darbecilerin isteklerini hiç kale
almam.
14. Aleyhimdeki, yolsuzlukları ve yolsuzları destekliyorsun
iddiaları kasıtlıdır, yalandır, iftiradır, insafa aykırıdır.
15. İsim vererek, şahıslara sataşarak polemik yapmaktan
hoşlanmıyorum.
16. Anonim tenkitler yapıyorum, konfeksiyon gömlekler dikiyorum.
Kimin bedenine uygunsa…
(İkinci yazı)
Yahudi mi, Değil mi, İnternete Bakıverin…
Darılmayın ama biraz çıkışacağım. Yahu, bilgisayar ve internet
zamanında yaşıyoruz… Adamın ismini yazarsın, yanına “Yahudi mi?”
kelimesini ilave edersin, karşına bir yığın veri çıkar. Bunların
hiçbirine inanmazsın ama bir istihbaratçı, bir polis, bir
araştırıcı gözüyle tetkik etmeye, incelemeye başlarsın. Çok acayip
bilgilerle karşılaşırsın. Bunlar delil olabilir, karine olabilir…
İstihbaratçılıkta, kriminal araştırmalarda şüphelerin büyük kıymeti
vardır… Normal hayatta hüsn-i zan esastır… Eğer polis isen
madalyonun bir tarafında hüsn-i zan, masumiyet olur; öbür tarafında
şüphe, ‘adem-i itimat… Normal hayatta su-i zan etmek ayıptır
günahtır… İstihbaratçıysan, araştırıcı isen şüpheler üzerinde
durabilirsin.
Şu ve bu adamda Yahudilik, Kripto-Yahudilik, Sabatayistlik,
Pakradunilik, gizli Hristiyanlık şüphesi varsa hemen interneti
açacaksın ve araştırmaya başlayacaksın, tabii ki karşına çıkan
bütün verilere, bilgilere inanıvermeyeceksin lâkin bazen çok acayip
bilgilerle karşılaşacaksın ve “acaba?” diyeceksin.
İnternet bilgilerinde çok dezenformasyon vardır. Bunlara karşı
uyanık olacaksın. Sen savcı değilsin, hâkim değilsin hele cellât
hiç değilsin. Dış görünüşüyle Müslüman olan bir ünlü kişi Yahudi mi
değil mi, elbette öyle ceffelkalem hüküm veremezsin.
Şüphelenme olmasaydı nice cinayetlerin dosyası aydınlanamazdı…
Fantezilere, paranoyakça suçlamalara elbette kulak asma, lâkin
karşına acayip iddialar, karineler, deliller çıkarsa düşün, karar
ve hüküm ver demiyorum düşün… Derin derin nefes al ve derin derin
düşün.
Kaç kere yazmıştım. Yirminci asrın ilk yarısında Doğu Akdeniz’de
iki Yahudi devleti kuruldu diye. Biri İsrail… Ötekisi hangi
devlet?
Musevilikte fetvası vardır: Bir Yahudi, gerektiği takdirde
yalancıktan Hıristiyanlığa veya Müslümanlığa geçebilir. Dıştan
Müslüman veya Hristiyan görünür, asıl Yahudi kimliğini gizler
saklar. Bu fetvayı Maimonides’in verdiği rivayet olunmaktadır.
Yahudiliğin bir kolu veya sekti olan Sabatayistler böyledir.
1923’te kurulan Cumhuriyet bir İslam cumhuriyetiydi. Büyük Millet
Meclisi’nde kürsünün arkasındaki duvarda talik hatla, Kuran’ı
Kerim’in şûra ayeti yazılıydı. Cumhuriyetin Dolmabahçe Sarayı’nda
ikamet eden ve her cuma resmî merasimle namaza giden bir Halifesi
vardı; kadıları vardı, Mecelle-i Ahkam-ı Adliyesi vardı, hafta
tatili cumaydı, 1923’te şapka giyen, açıkta oruç yiyen Türkler
tutuklanıyordu, tramvaylarda vapurlarda trenlerde kadınların
yerleri ayrıydı, kabinede sarıklı ve sakallı bir Şer’iye Vekili
vardı. Sonra İslam’a savaş ilan edildi.
Gizli Yahudiler İslami harekete sızmışlar mıdır? Bundan hiç
şüpheniz olmasın.
Lütfen ayakta uyumayalım… Bazı isimlerin yanına “Yahudi mi?” diye
yazarak internete müracaat edelim. Tekrar ediyorum hemen
inanıvermeyelim. Bir istihbaratçı, bir polis, mecazî manada bir
savcı gibi şüphelenelim…
Bazen “Şüphe bir nura doğru koşmaktır…”