Yalan söylemek günahtır, ayıptır, yerine göre suçtur, her hâl ü
kârda kötüdür, ahlaksızlıktır.
Müslümanları aldatmak ayıptır, günahtır, suçtur.
Müslümanlara taqiyye ve kitman yapmak da öyledir.
Gıybet günahtır.
Tecessüs, yani insanların gizli ayıp ve günahlarını araştırıp
öğrenip ifşa etmek günahtır.
İsraf günahtır…
İsrafa kaçan lüks günahtır…
Riba, anasıyla zina etmek derecesinde büyük günahtır.
Gurur kibir günahtır.
Kişinin yularını nefs-i emaresinin eline vermesi günahtır.
Azılı ve agresif din düşmanlarını desteklemek, onları dost ve velî
edinmek günahtır.
Fitne ve fesat çıkartmak günahtır.
Müslümanların ve zimmîlerin kabristanlarını, kabirlerini tahrip
etmek günahtır.
Komşusuna eziyet etmek günahtır.
Müstehcen yayın yaparak toplumu seks manyağı yapmak günahtır.
Zinayı suç olmaktan çıkartmak günahtır.
Vakıf arazisini, gayr-i menkullerini, mallarını kitabına uydurup
bin türlü hile ve alavere dalavere ile zimmetine geçirmek
günahtır.
Ayasofya cami-i kebirini camilikten çıkartmak günahtır.
Elde imkan ve fırsat varken, Ayasofya’yı tekrar cami haline
getirmemek günahtır.
Gelinlik Müslüman kızları sahneye çıkartıp, erkeklere ilahî okutmak
günahtır.
Sözde din mektepleri açıp, bunların öğrencilerine cemaatle namaz
kıldırmamak günahtır.
Birtakım ruhbanları, din büyüklerini erbab haline getirmek
günahtır.
Gıda maddelerinin ve içeceklerin içine sağlığa zararlı, kansere yol
açan boyalar, aromalar, koruyucular, yüzlerce çeşit kimya koymak
haramdır, günahtır.
Hastanın ameliyat edilmesi gerekmediği halde, para kazanmak için
ameliyat etmek günahtır.
Zaruret olmadığı halde sezaryen ameliyat yapmak ve yaptırmak
günahtır.
Kürtaj yaptırarak çocuk öldürmek büyük günahtır.
Haram yollarla kara para zengini olmak günahtır.
Devamlı olarak doyduktan sonra yemek günahtır, haramdır.
İslam hukukuna göre zaruret ve lüzum olmadığı halde sivil darbe
teşebbüsü günahtır.
Televizyonlardaki ahlaksız, seksî, ıvır zıvır, din aleyhtarı, namus
ve iffet yıkıcı ve diğer bütün muzır programları seyr etmek
günahtır.
Başta devletin sözde millî piyangosu olmak üzere bütün talih ve
şans oyunları, lotaryalar günahtır.
Sattığı döner nefis olmadığı halde lokantamızda nefis döner bulunur
diye yazarak müşteriyi aldatmak günahtır, bu yolla kazanılan para
haramdır.
Cuma ezanı okununca dükkanını ve işyerini açık tutup ticarete devam
etmek haramdır, günahtır.
Irkçılık yapmak günahtır.
Emanetleri ehline vermemek günahtır.
İmkan ve fırsat olduğu halde, emr-i maruf ve nehy-i münker yapması
gerekenlerin, bu farzı yerine getirmemesi günahtır.
Müslümanların zekatlarını Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı
olarak toplamak ve sarf etmek günahtır.
Bozuk, sapık, çarpık düzen ve sistemleri beğenmek, doğru bulmak,
yahut eskisine göre daha iyi görmek günahtır.
Lüks ve israflı evler edinmek, lüks ve israflı otomobiller almak,
lüks ve israflı bir hayat sürmek günahtır, haramdır.
Allah’ın indirdiği kesin hükümleri beğenmeyip dinde reform, dinde
yenilik, dinde değişiklik yapmaya cür’et etmek büyük günahtır.
Çocuklarını iyi Müslüman, iyi insan, iyi vatandaş olarak
yetiştirmeyip; onları çok para kazanan, lüks hayat süren ehl-i
dünya olarak yetiştirmek günahtır, ayıptır, rezilliktir.
Allah ve Resulü (Salat ve selam olsun ona) bütün mü’minlerin tek
bir Ümmet olmasını emr ettikleri halde; Ümmet olmamak için
direnmek, tefrika içinde zelil ve esir olarak yaşamak günahtır,
ayıptır, rüsvaylıktır.
Para kazanmak, voli vurmak için İslam kadınlarını ve kızlarını
şeytanî tesettüre büründürmek günahtır.
Sâlih mü’min kardeşlerine acımamak, onlara yardımcı olmamak, onları
dışlamak, onlara düşmanlık etmek günahtır.
(İkinci yazı)
Yalancı ve Alçak Gazeteciler
ÜLKENİN belki de en büyük gazetesi, kısa bir müddet önce, İstanbul
Üniversitesinin kapısındaki tuğranın açığa çıkartılıp
yaldızlandığını, TC harflerinin ise kaldırıldığını birinci
sayfasından önemli haber olarak vermişti.
Gittim baktım, TC İstanbul Üniversitesi diye yazılıydı.
Gazete göz göre göre niçin bu yalanı yazmıştı?
Bu yalan bir tesadüf ve istisna mıydı?
Maalesef bir kısım gazetelerimiz, tv’lerimiz, basın mensuplarımız
gırtlaklarına kadar yalana batmıştır.
Sadece yalan değil… İftira, adaletsiz ve insafsız yayınlar,
dezenformasyon.
Din, vicdan, ibadet, inandığı gibi yaşamak hürriyeti temel insan
haklarındandır. Bizim medyamızın bir kısmı bu hakkı, çoğunluktaki
Sünnî Müslümanlara tanımaz.
Kaç sene önceydi, Adana’da bir lisenin alt katında, kalorifer
dairesi yanında küçük bir oda mescit yapılmıştı. Bine yakın gencin
arasından birkaç çocuk oraya gidip sessiz sedasız ibadet ediyordu.
Bizim Sabataycı, Pakraduni, militan, kripto, ateist veya ataist
gazetelerimizden biri o mescidi kötü bir şeymiş gibi diline
dolamıştı.
Bu kadarcık bir din hürriyetini bile hazm edemiyorlardı.
Adaletsiz ve insafsız gazetecilik yapılamaz. Medya hizmetlerinin
birinci şartı âdil ve munsif=insaflı olmaktır.
Noterler, hakimler, doktorlar, subaylar da maaş ve ücret alırlar
ama vazifelerini ahlak ve karakter sınırları içinde yapmaya
mecburdurlar.
Hiçbir gazetecinin, Türkiye gibi halkının çoğunluğu Müslüman olan
bir ülkede İslam düşmanlığı yapmaya, dindarlara saldırıp hakaret
etmeye, halkın din ve inanç hürriyetini kısıtlamak için çalışmaya
hakkı yoktur.
1924’ten bu yana birtakım çirkin, ahlaksız, faziletsiz, vasıfsız,
seviyesiz gazeteler, gazeteciler İslama ve Müslümanlara
saldırıyor.
Onların piri ve önderi, asıl ismini saklayıp Tekin Alp takma adıyla
sözde Türkçülük yapan Moiz Kohen’dir.
Kitaplarından birine “Kahr olsun Şeriat” başlıklı bir bölüm
koymuştur.
Bile bile yalan söyleyen, iftira eden, dezenformasyon yapanlar
hain, alçak, rezil mahluklardır.
Kendini savunmak en temel haktır. Medya mensupları, gazeteler ve
tv’ler tenkit ettikleri şahıs ve kurumlara bu hakkı tanımaya
mecburdur.
Masa başında hazırlanan asparagas yalan ve düzmece haberlerle
yıllardan beri İslamı ve Müslümanları karalamaya çalışıyorlar.
Elli altmış sene önce Ebu Cehil gazetesine taşradan küçük bir haber
gelmişti. Müftünün keçisi çalınmış… Ertesi gün birinci sayfada
“Müftü keçi çaldı” haberi yayınlanmıştı.
Halkın oylarıyla milletvekili seçilen Merve Kavakçı’ya yapılanları
biliyorsunuz. Kara medya leş kargaları gibi saldırmış ve
milletvekilliği düşürülmüştü. Suçu neydi? Başını eşarpla örtmüş
olması.
Türkiye’nin birtakım büyük gazetelerinin, tv’lerinin,
gazetecilerinin birinci rezilliği ve alçaklığı militan ve agresif
bir üslupla din düşmanlığı yapmak; ikinci alçaklığı ise yağcılık ve
yalakalıktır.
Diktatörleri putlaştıran, tanrılaştıranlar bunlardır.
Ülkemiz, halkımız, devletimiz kötü medyacılardan çok çekti, daha da
çekeceği var.
Şu anda çok geniş bir medya hürriyeti var. Yıllardan beri
sızıldanıp duran Müslüman çoğunluk niçin, günde iki milyon bayi
satışı olan çok büyük bir doğru gazete çıkartmıyor?
Çoğunluk ama birbirinden kopuk bin parçadan oluşan bir mozaik. Bin
parça, bin horoz.
Bu kadar horozun olduğu yerde hasreti çekilen o büyük gazete
çıkmaz.
(Namuslu, şerefli, âdil, insaflı, mürüvvetli, haktanır gazeteleri
ve gazetecileri tenzih ederim…)