Asya Kıtası, bir çok özellik bakımından dünyanın en önemli kıtalarından biridir.
Hatta dünyanın geleceği açısından bir çok farklı parametre sebebiyle belki de en önemli kıtadır.
Türk dünyasının geçmişi ve geleceği açısından da çok önemlidir.
Peki, biz bu yazıda bu kıtanın en çok hangi önemli hususuna değineceğiniz?
Asya kıtasının birbirine en uzak iki ülkesi Türkiye ve Japonya’dır.
Tarihi ve geçmişinde birbirinde birçok iz bırakmış olan Türkiye ve Japonya’nın geçmişi 1873 yılına değin uzanıyor.
İlk resmi temas ise 1886 Japonya Prensesi Komatsu’nun eşi ile beraber, Sultan Abdülhamit’i ziyareti ile başlıyor.
Kurulan dostane ilişkiye karşılık olarak, Sultan Abdülhamit, dönemin en önemli gemisi olan Ertuğrul Fırkateyni’ni görevlendirir ve Asya’nın en batısından en doğusuna doğru 14 Temmuz 1889 tarihinde başlayan yolculuk 6 Haziran 1890 günü tamamlanır.
Ertuğrul Fırkateyni Japonya’da görkemli bir törenle karşılanır.
Japonya’ya kadar ulaşarak Osmanlı İmparatorluğu’nun mesajlarını ve hediyelerinin ulaştırılmasını sağlayan Ertuğrul Fırkateyni, orada 3 ay kalır ve katıldığı etkinliklerde subaylarımız ile önemli izler bırakır.
Ancak geri dönüş yolunda, 16 Eylül 1890 tarihinde tayfuna tutulur ve kayalıklara çarparak büyük bir felaket yaşanır.
Bu kazada 540 askerimizi şehit olurken, 69 Türk Denizcimiz bölge halkının yardımları ile hayata tutunur.
Kazadan hemen 1 yıl sonra, kaza bölgesi olan Kushimoto’da büyük bir Türk Müzesi kurulur ve 1929 yılında Japonya İmparatoru Hirohito tarafından da bizzat ziyaret edilir.
Bugün aziz şehitlerimizin anısı burada halen yaşamaya ve bayrağımızı dalgalandırmaya devam etmektedir.
O bölgenin Japon çocukları bile buraya özel bir hassasiyet göstermektedir.
Zira, Japonya tarihinde yaşanmış en büyük deniz faciası da bu olaydır.
Bugün Tokyo Camisi başta olmak üzere, Japonya’daki Türk Camileri, önemli izlerimizdir.
Kashiwazaki Kentinde, 60 milyon dolar harcanarak Japonlar tarafından Türkiye’yi tanıtmak için kurulan, aktif olduğu dönemde önemli hizmetleri olan ancak günümüzde aktif olmayan Türk Kültür Kasabası da önemli bir Türk izidir.
1985 yılında, İran – Irak Savaşı sırasında Tahran’da mahsur kalan ve geri dönüşleri için hiçbir çareleri olmayan Japon vatandaşlarının, dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın talimatı ile Türk Hava Yolları uçağı tarafından büyük bir kahramanlıkla kurtarılması da hem Japonya’da hem de Türkiye’de asla unutulmayan çok önemli bir yaşanmışlıktır.
Atatürk ve Otani Kouzi tarafından Ankara’da kurulan tarım çiftliği de aynı şekilde iki ülke tarafından asla unutulmaması gereken çok önemli bir olaydır.
Türkiye’de Japonlar tarafından yapılmış olan ve ülkemizin belki de en önemli köprüleri olan Boğaz Köprüleri, Osmangazi Köprüsü, Marmaray, Otomotiv Sanayisi de Japonlar tarafından ülkemizdeki önemli izlerden bazılarıdır.
Peki 2024 yılının ne önemi var?
Bu yıl, Türkiye ve Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100.yıl dönümü.
İki dost ve önemli ülkenin, böylesine duygu dolu geçmişleri varken 100.yıl dönümünde yapılacak etkinlikler ortak geleceğimiz için çok önemli.
Geçmişimizin yukarıda anlattığım çerçevede doğru bilinmesi ve geleceğe doğru bilgiler ile birlikte yürünmesi büyük önem taşıyor.
Ben açıkçası bu yıl, her iki ülkede de daha fazla etkinlik yapılmasını bekliyordum.
Ancak yine de bazı önemli etkinliklerin gerçekleştirildiğini ifade etmeliyim.
Özellikle Japonya Araştırmaları Derneği bu konuda çok kapsamlı ve etkin çalışıyor.
İlk olarak Şubat ayında, İstanbul’un en önemli caddesi olan İstiklal Caddesi’ndeki Beyoğlu Sineması’nda, Japonya İstanbul Başkonsolosu Sayın Kenichi Kasahara’nın da katılımı ile, belki de bu alanda yapılmış en doğru bilgilerin yer aldığı belgesel film olan Japonya’da Türk İzleri Belgesel Filmi’nin gösterimi yapıldı.
Yönetmenliğini Umut Mete Soydan’ın yaptığı, 4 farklı dile çevrilen, Türkiye tarafında ödül de alan film, bu alanda bir başyapıt.
TRT ve NHK TV’den sonra Türk Hava Yolları’nın dünya genelindeki tüm uçaklarında yaklaşık 3 yıldır büyük bir ilgi ile izlenmesi de iki ülkenin ilişkileri açısından adeta bir tanıtım elçisi.
Japonya Araştırmaları Derneği, diplomatik ilişkilerinin 100.yılı vesilesi ile bu etkinlikten sonra şimdi de çok daha büyük bir işe daha imza attı.
Boğaziçi Üniversitesi’nde, Japan Foundation’ın desteği, Ankara Üniversitesi Japon Dili ve Edebiyatı ile Asya Pasifik Araştırma Merkezi İşbirliği ve Japonya İstanbul Başkonsolosluğunun da katkıda bulunduğu “Japonya Araştırmaları Konferansı”nı düzenledi.
3 gün boyunca devam eden ve bu alanda 40 farklı bildirinin sunulduğu konferans bilimsel ve akademik olarak da alanında bu yıl yapılmış en önemli etkinlik oldu,
Japonya'da uluslararası/küresel Japonya araştırmalarının gelişmesi, Siyaset-Uluslararası İlişkiler, Ekonomi-İş İdaresi, Tarih, Antropoloji – Sosyoloji, Felsefe, Dil-Edebiyat, Eğitim ve Kültür gibi birçok konunun ele alındığı etkinliğe; Türkiye’nin Tokyo Büyükelçisi Sayın Korkut Güngen online olarak olmak üzere, Japonya’nın İstanbul Konsolosu Sayın KenichiKasahara, Tokyo Yabancı Araştırmalar Üniversitesi Rektörü Sayın Hayashi Kayako, Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Fatih Usluer ve Japonya Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Selçuk Esenbel, Asya Çalışmaları Merkezi Prof. Dr. Arzu Öztürkmen başta olmak üzere her iki ülkeden çok sayıda akademisyen, uzman, araştırmacı ve sanatçı katıldı.
Ülkemizin bu alandaki duayen ismi olan ve aynı zamanda Japonya Araştırmaları Derneği’nin başkanı da olan Prof. Dr. Selçuk Esenbel hanımefendiyi ve onun nezdinde derneğin yöneticilerini bu kıymetli çalışmadan dolayı tebrik etmek istiyorum. Bu kıymetli ve yapılması son derece zor olan etkinliklerin artırılması ve desteklenmesi gerekiyor.
Türkiye’de son yıllarda gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde, 1980’li yıllarda sadece 3 kişi olan Japonolog sayısı, bugün 50 kişinin üzerine çıkmış durumda. Türkiye kendi coğrafyası ve çevre ülkeler göz önüne alındığında da bu alanda lider ülke konumunda.
Japonya ve Türkiye arasındaki atılacak her adım, yapılacak her doğru hamle gerçekten çok kıymetli. Ancak halen yeterli desteğe ulaşmadığını düşünüyorum. Özellikle Japonya ve Türkiye arasında iş yapan sanayi kuruluşları ve onların meslek birliklerinin de öncü olmaları gerekiyor.
4 Kasım 2024 tarihinde İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde başlayacak, Ay-Yıldız ve Güneş isimli, iki ülkenin 100 yıllık tarihini anlatan sergi ve etkinlikleri de şimdiden heyecanla bekliyorum.
En derin saygıyla...