Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye'nin kuzeybatısında yer alan Afrin'e yönelik başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı, 31. gününde kararlı bir şekilde devam ediyor. Bu harekât, Türkiye’nin sadece sınır güvenliğini sağlamakla kalmayıp, bölgedeki stratejik dengeleri değiştirme amacı taşıyan çok yönlü bir operasyondur. Türkiye'nin güvenlik stratejilerinde kritik bir yere sahip olan Zeytin Dalı Harekâtı'nın arka planını ve anlamını derinlemesine incelemek gerekir. 

Bölgesel Denge ve Türkiye’nin Güvenlik Politikası

Afrin, uzun süredir YPG/PKK unsurlarının kontrolünde olan stratejik bir bölge. Türkiye açısından ise bu durum, sınır güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturuyordu. YPG’nin varlığı, Türkiye’nin Güneydoğu sınırlarında sürekli bir tehdit unsuru olarak duruyordu. Türkiye’nin bu harekâtı başlatma kararında en temel etken, terör örgütlerinin sınırın hemen dibinde devletleşme sürecine girmesini engellemektir. Zeytin Dalı Harekâtı’nın amacı, bölgedeki terörist unsurları temizleyerek Türkiye'nin ulusal güvenliğini sağlamak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumaktır.  

Afrin’in Stratejik Önemi

Afrin, hem coğrafi konumu hem de yer altı kaynakları bakımından stratejik bir öneme sahiptir. Bölgenin YPG kontrolünde olması, terör örgütlerinin burada güçlenmesine ve Türkiye'ye yönelik tehditlerin artmasına neden olmuştur. Harekât, bu tehdidi bertaraf etmek ve Türkiye'nin güney sınırlarını güvence altına almak için başlatılmıştır. Ayrıca Afrin'in kontrolü, Suriye’nin kuzeyinde kurulmaya çalışılan terör koridorunu kırmanın en kritik adımıdır. 

Zeytin Dalı Harekâtı’nın Bölgesel ve Küresel Yansımaları

Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekâtı, sadece bölgesel aktörler tarafından değil, uluslararası arenada da yakından takip edilmektedir. ABD’nin YPG’ye verdiği destek, Türkiye-ABD ilişkilerinde ciddi gerilimlere yol açarken, Rusya ile yürütülen diplomasi harekâtın başarıya ulaşmasında önemli rol oynamıştır. Rusya’nın Afrin’deki hava sahasını açması ve Türkiye’nin harekâtına sessiz kalması, bu operasyonda kritik bir denge unsuru olarak öne çıkıyor. Harekât aynı zamanda, Türkiye’nin bölgedeki bağımsız hareket edebilme kapasitesini de gösteriyor. NATO üyesi olan Türkiye, bir yandan kendi güvenliği için bu operasyonu düzenlerken, diğer yandan uluslararası ilişkilerde bağımsız bir aktör olarak hareket ettiğini dünyaya kanıtlamaktadır. 

Harekâtın Sosyo-Politik Boyutu 

Zeytin Dalı Harekâtı, Türkiye içinde de geniş bir destek bulmuştur. Terör örgütlerinin sınırın hemen dibinde konuşlanmasına yönelik kaygılar, harekâtın meşruiyetini halk nezdinde de artırmıştır. Bu operasyon, Türkiye’nin terörle mücadelesinin bir uzantısı olarak görülmektedir. 

Sınır ötesi operasyonlar, Türkiye'nin ulusal güvenliğini sağlamak için ne kadar kararlı olduğunun bir göstergesidir. Öte yandan, harekâtın Suriyeli sivillere yönelik insani yardım operasyonlarıyla desteklenmesi, Türkiye’nin sadece bir askeri güç olarak değil, aynı zamanda insani yardım konularında da duyarlı olduğunu ortaya koymaktadır. Harekâtın adının "Zeytin Dalı" olarak seçilmesi de Türkiye’nin bölgeye yönelik barışçıl bir mesaj verdiğini gösteriyor. 

Zeytin Dalı Harekâtı, Türkiye’nin sınır güvenliği politikalarında kritik bir dönüm noktasıdır. Hem terörle mücadelede hem de bölgesel dengeleri değiştirme noktasında önemli bir operasyon olan bu harekât, Türkiye’nin gücünü ve kararlılığını bir kez daha ortaya koymuştur. 

Bölgedeki diğer aktörlerle yürütülen dikkatli diplomasi ve sahada elde edilen başarılar, Türkiye’nin Afrin’de stratejik bir üstünlük sağlamasını mümkün kılmaktadır. Bu operasyon, Türkiye’nin sadece sınır ötesi güvenliğini sağlamakla kalmayıp, bölgedeki terör örgütlerinin kökünü kazıma ve gelecekte oluşabilecek tehditleri engelleme konusunda ne kadar kararlı olduğunu da gösteriyor.