Oysa hep ‘’ Hukuk’un üstünlüğü ‘’ üzerinden dem vurur, hukukun yaşamsal bir öneme haiz olduğunu ve adaletin yara aldığı an hayatın hepten ölüme terk edileceğini söyleyip durmuş olmamıza rağmen, katlettiğimiz, hem kendisini ve hem de onurunu iğfal ettiğimiz hukuk, gün gelecek elbette hepimizden hesabını soracaktır.

Oysa hep '' Hukuk'un üstünlüğü '' üzerinden dem vurur, hukukun yaşamsal bir öneme haiz olduğunu ve adaletin yara aldığı an hayatın hepten ölüme terk edileceğini söyleyip durmuş olmamıza rağmen, katlettiğimiz, hem kendisini ve hem de onurunu iğfal ettiğimiz hukuk, gün gelecek elbette hepimizden hesabını soracaktır.

Üstünlüğüne dair yaptığımız onca vurgunun hilafına alabildiğince itelediğimiz, hor ve hakir gördüğümüz ve bir develeme misali isteğimiz zaman istediğimiz tarafa çevirip durduğumuz bir imge haline geliverdi zavallı hukuk.

Elbette ilkesel olarak Hukuk hala ve hep üstündür ve öylede kalacaktır. Lakin yukarıda da bahsini yaptığım her ihlal ve iğfal millet olarak her şeyimizi kendi ellerimiz ile berbat hale getirişimiz ve bunun akabinde yine millet olarak çok ciddi ve büyük bedeller ödediğimiz esas meseledir.

Ne ki Hukuk, hep kendisinin üstünlüğü ilkesinden dem vuranlarca ihanete uğramış, ana ilkelerinin dibine en ahlaksız ve izansız saldırılar düzenlenmiş, sağından solundan çekiştirilip durarak kimi zaman bireysel ve kimi zaman da bir avuç zümrenin emrine amade hale getirilmiştir.

Ve yine böylesi bir durum ile karşı karşıya kaldığımız bir sürecin arifesindeyiz. Geçen Cuma günü meclis genel kuruluna getirilen yeni infaz yasası ile çok yakından tanıdığımız ve uzmanı olduğumuz bir hukuk katli daha yaşanmaktadır. Getirilen yasa kendi içerisinde bir sürü karanlık, karışık ve çelişik durum arz ediyor olmasına rağmen sayısal üstünlük Hukuk'un üstünlüğüne galip gelmiş ve kazanan yine adalet hazımsızlığı olmuştur.

Malum, meclis vekillerin kahir ekseriyetinin Hukukçu olmasına rağmen bir hukuk cinayeti işlenmekte ve bunca hukukçuya rağmen yine hukuk kurban edilmektedir. Gerek Cumhuriyet tarihi ve gerekse de 15 Temmuz ve sonra ki süreç bize can yakıcı şekilde göstermiştir ki Hukuk ve adalet, taviz verilecek ve omurga ilkeleriyle onanacak son disiplin dahi değildir.

Elbette kimi itirazların, haklı ve doğru isyanların varlığına dair bir hak teslimi de yapmam gerekiyor. Ancak, bu itiraz seslerinin eksik, yetersiz ve kısık olması, bütün sayfa boyunca yaptığım ve yakındığım sorunların önlenmesine yeterlilik gösterememiştir.

Bütün Hukukçuların eşgüdüm halinde anlamlı ve değerli bir bütünlük ve insicam üzerinde sağlanmış bir konsensüs oluşmadığı sürece hukuk bağımsız olamayacak ve olamadığı içindir ki hep birilerinin elinde develeme gibi dönmeye devam edecektir.

Meclis genel kurulunca görüşülen ve kuvvetle muhtemel ki yasalaşacak olan bu metnin, Anayasa mahkemesinin önüne gideceğinden yana da kuşku taşımamaktayım. Anayasa mahkemesinin olumsuz karar vereceğini kabul etsek bile, toplanma ve karara bağlama süresine kadar yapılan uygulamalar ve sonrasın da ki kaos ve keşmekeşin önemli bir sorun ve maliyet oluşturacağı ise bir başka devasa sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Hukuk, hayatın hassasiyet noktasıdır ve ana ilkelerine dair yapılmış bir müdahalenin geri kalan bütün alanları önemli ölçüde etkileyeceği ve onarılması son derece müşkül başkaca sorunlara da çanak tutacağı tartışma götürmeyecek derece aşikardır.

Daha evvel de ve üstelik defalarca vurguladığım ve çağrısını yaptığım halkın konsensüsü, hukuk katlinin sonu olacağı gibi toplumsal barışında ana aktörü konumundadır.

Halk olarak bizler histerik davranmaya devam ettiğimiz sürece, ideolojilerimizi, mezhep ve meşreplerimizi aklın ve toplumsal mutabakat ve onun getirisinin önüne koyduğumuz sürece hep kullanılacak ve hep ağlayan tarafta olacağız.

Hukuk ve adalet, sayısal üstünlük sebebiyle isteyenin istediği gibi oynayamayacağı ve halkın kırmızı çizgisi olduğu hissiyatı çok ciddi şekilde deklere edilmediği sürece ve bu durumun her zaman hazır, dinamik tutulmadığı ve dahası, gölgesinin bütün meclisin üzerine çökmediği sürece, izlediğimiz bu senaryo, kanallarımızı tıkamaya devam edecektir.

TOPLUMSAL AHLAKİ MUTABAKAT

TOPLUMSAL HUKUKİ MUTABAKAT

TOPLUMSAL ADALET MUTABAKATI…