Yılbaşı ve rezaletin güvenliği!.
Kim ne derse desin..
YILBAŞI, muharref Hristiyanlık Noel bidatının devamı ve Milâdî takvim yılı başlangıcıdır..
Türkiye kahir ekseriyeti Müslüman bir ülke…
Bu ülkenin böylesi bir şeyle alâkası olmamak gerekir.. Eziklik psikolojisi artık terk edilmelidir.
* * *
Her milâdî yıl sonu; İstanbul’da Beyoğlu − Taksim Meydanı ile sembolleştirilmeye çalışılan bu meş’um gecede, polisimizi hattâ milletin tamamını tedirgin eden, tiksindiren bir fuhuş ve alkol rezalleti sahnelenir..
Polis alarma geçirilir, devlet rezaletin güvenliğini sağlar!..
Merhum Erbakan hoca zamanında; Türkiye Müslümanlarının bir kısmı bu uğursuz geceyi «Mekke’nin Fethi» ilân edip, gûya bir alternatif kutlama ile savuşturmak istediler..
Zehi gaflet ve cehalet… Hálâ buna devam edenler var..
* * *
Yanlışların sonu gelmez, “doğrusu ne?” demedikçe..
Mekke-i Mükerreme, milâdî takvimle 630 yılında ve 11 Ocak’a denk gelen günde fethedilmişti.. Ayrıca fethi, neden 2000’lerde hatırlıyorduk?
2000’li yıllara gelene kadar bu önemli günü, o kılıçsız kansız mübarek fethi biliyor ama kutlamıyor muyduk?
Mekke, hicri 8. yılın 20. Ramazan gününde fethedilmişti. Çok istiyorsak yine her hicri yılın aynı gününde kutlama yapılsın..
Onlar milâdî yılbaşı kutluyorsa, biz de hicriyi kutlarız.. Hem dinî günlerimiz hicri takvime göre değil midir? Üstelik ne o milâdî gece Mekke’nin fethi ne de alternatif kutlamalar bir çaredir…
* * *
Çare ucuz yollarda değil, zahmetli fakat en hayırlı olan emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i anil münker (dinimize göre doğru olanı tavsiye, emir; yanlış olanı da kötü göstermek, men etmek) farizasını yerine getirmektir.
Dikkat ediniz, önceleri yalnız Hıristiyan âleminde kutlanmış yılbaşında; Hz. İsa (a.s)’dan ziyade Noel Baba (!) figürü öne çıkar...
O yüzden yüzlerce rezaletin irtikâb edildiği bu etkinliklere «yılbaşı» yerine «Noel Kutlamaları» demek daha gerçekçi..
* * *
Sosyal medyada dolaşan, bana da whatsapp üzerinden gelen YILBAŞI KONULU bir uzun mesaja, kısaca nasıl cevap verdim?
«Muhasebe» başlıklı mesaj, 13 uzun cümle, 179 kelime... Cümleler üç aşağı beş yukarı aynı. O yüzden birkaçını verip cevabıma geçeyim:
Kimin kaleminden çıkmışsa, avama hitap eden, imlâ ve ifadeleri bozuk, popülist, çare ve çözüm sunmayan, bu yüzden pek samimi bulmadığım bir metindi..
“Bir yıl daha tükenince ömürden, kutlama yapılması gerektiğini kim anlattı bize? Kimden öğrendik çam ağaçlarını kesip üzerine Hristiyan sembolleri asmayı?
(…..) Kim öğretti bize, sarhoş, zinakâr bedenlerle bir gece geçirince bütün yıl mutlu olunacağını?”
Şöyle cevapladım: “Öğrenmedik hocam; zorla, ezerek öğrettiler.. Sonra o ezikler çocuklarına mecburen öğretti. Bir sonrakiler de severek.. Çünkü artık iyice gâvura benzetilmişlerdi..”
#harbiden: 5816 var fazlasını yazamam.. Sadece, “ezikliği bırakalım, haysiyetli Müslümanlar olalım” diyebilirim.. 30.12.2017