18 Kasım'da başlayan duruşmalarda, 22'si tutuklu 47 sanık ve sanık avukatları dinlendi. Kamuoyunun yakından takip ettiği dava kapsamında, bugün saat 09.30'da başladı. Yeni celsede müştekiler dinlenecek.

Tutuklu ve tutuksuz sanıkların savunmalarının ardından ise bir ilk yaşanacak ve hayatını kaybeden 5 bebeğin ailesi dinlenecek. Davada 12. güne başlanırken 11. Günde neler yaşandı?

Yenidogan

11. GÜNDE NELER YAŞANDI?

Kamuoyunda "yenidoğan çetesi" olarak bilinen, özel hastanelerde yaşanan bebek ölümlerine sebebiyet verdikleri ve haksız kazanç elde ettikleri gerekçesiyle suçlanan sanıkların yargılanmasına İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 11. günde devam edildi.

Dava kapsamında dün, tutuksuz 3 sanık ve avukatları dinlendi. Böylece 22'si tutuklu 47 sanığın ve sanık avukatlarının dinlenmesi tamamlanmış oldu. Tutuksuz sanık Mehmet Gürül, savunmasında, Doğukan Taşçı'nın telefonunun dinlendiğini ve çete lideri olduğu iddiasıyla yargılanan Fırat Sarı'ya polisin haber verdiğini öne sürdü. 

Yenidoğan Çetesi davasında yeni gelişme Yenidoğan Çetesi davasında yeni gelişme

Tutuksuz sanık Murat Mantuş, Sarı ile personel temini ve hastanenin reklamını yapmaları için anlaşma yaptıklarını söylerken, "Ben hiçbir olayı kapatmam. Vazifeyi ihmale uğratan merhamet, vatana ihanettir. Aldatıldım, kandırıldım" dedi. 

Mantuş ve Volkan Karataş’ın avukatı Burak Mengü ise ortada bir suç olmadığını ve müvekkillerinin adil yargılanmadığını söyleyerek soruşturmayı yürüten ve çete tarafından ölümle tehdit edilen Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i hedefe koydu. 

Mengü, "Soruşturma savcısı Yavuz Engin, 'Avukatlık soytarılık değildir' diye paylaşım yapmış. Instagram postu atacağına İl Sağlık Müdürlüğü'ne yazsaydı, hepsinin cevabını alırdı. Benim müvekkillerim lekelenmezdi" dedi. Davanın 11. günü tutuksuz sanıklar ve hastane avukatlarının savunmasıyla sona erdi. 

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA 12. GÜN! AİLELERİN İFADELERİNE ULAŞILDI 

18 Kasım’da başlayan davada 22’si tutuklu 47 sanığın ve malen sorumluluğu bulunan özel hastanelerin vekil avukatlarının savunmaları dün itibarıyla tamamlandı. 

Duruşmada bugün mağdur aileler dinlenmeye başlandı. 


Kerem Muhammed Tokluoğlu bebeğin ailesi konuşuyor.

Mustafa Mevlüt Tokluoğlu : 

Avukata anlatttım zaten her şeyi onun dışında söyleyecek bir şeyim yok.

Bizim doktorumuz tavsiye etti. Biz de daha ucuz olduğu için Avcılar hospitali tercih etti. İkiz bebek bekliyorduk. Birisi rahmetli oldu. Açıkçası biz bir şey görmedik. Ne olduysa içerde. 15 gün yoğun bakımda kaldı hastanede. Eğer bir ihmal varsa suçluların cezalandırılmasını istiyoruz.

Mahkeme Başkanı: Şikayetçi misiniz?

Tokluoğlu: Evet

MAĞDUR ANNE: ÖLECEK DENİLMEDİ

Mağdur anne Esra Tokluoğlu: benim bebeğimin önceden bilindik bir şikayeti vardı. Doktorumuzla konuşuyorduk ama ölünecek diye bir şey söylenmedi. Ben tamamen bayıltılmıştım. Sonrasında ne oldu bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Siz ilk defa mahkemede mi ifade veriyorsunuz?

Mağdur anne: Evet, daha önce ifademiz alınmadı.

Mahkeme Başkanı: Kimle muhatap oldunuz?

Mağdur Anne: Biz kendi doktorumuzla muhatap olduk. Doktorumuz tavsiye etti. Evimize de uzaktı. Evimize yakın bakıyorduk. 

Mahkeme Başkanı: Eviniz neredeydi?

Mağdur anne: Bayrampaşasaydı. Doktorumuzun muayenesi Şişli Fulya’daydı. Bizi Avcılar’a yönlendirdi.

Mahkeme Başkanı: Şikayetçi misiniz?

Mağdur anne: Evet

Mahkeme Başkanı: Yenidoğan yoğun bakımda kimle muhatap oldunuz?

Esra Tokluoğlu: Bize Ali Gedikbaşı tavsiye etti. İsmini hatırlamıyorum. O zaman söylemişti ama hatırlamıyorum. Yaşayan bebekle bilgi alabildik zaten sadece diğeriyle ilgili bilgili alamadık. Eşim bebeğin nasıl olduğunu sormaya gittiğinde öğrendik. Bize bilgi verilmedi. Yenidoğanda beyaz önlüklü bir beyefendi bize bilgi verdi.

Mahkeme Başkanı: Görseniz hatırlar mısınız?

Mağdur baba: Hatırlarız.

Mahkeme Başkanı: Buradaki sanıklardan biri mi?

Baba: Burada yok galiba.

Üye hakim: Hamileyken bebeğinizin ne riski vardı?

Mağdur anne: İdrarını yapamıyordu, böbrekleri gelişmedi.

“YAŞAMA İHTİMALİ VARDI”

İlker Gönenli’nin avukatı: Başınız sağ olsun. Ali gedikbaşı doğuma katıldı mı? Yapılanlardan bahsetti mi?

Mağdur anne: Katıldı, tedaviyle ilgili bir şey söylemedi. Sadece uğraşıldığını kurtarılamadığını söyledi.

Müşteki avukatı: Doğru müdahalede bulunabilseydi yaşayabilme ihtimali vardı. Baba bebeğin fotoğrafını çekmek istediğinde bebeğin öldüğü bilgisi verilmiş.

“BEBEĞİMİN ÖLÜSÜNÜ BÜSKÜVİ KUTUSUNDA VERDİLER”

Kaya bebeğin babası anlatıyor:

Esencan hastanesine gittik. Sonra Güney’e sevkettiler.

Ben arabayla gidene kadar doğum gerçekleşmişti. Ben hastaneye gidince 8 bin lira ödeme dediler. Kartla ödemel istedim kabul etmediler. 4 bin nakit 4 bin karttan dediler.

Eşinin durumu kritik yoğun bakıma alınmamız gerekiyor dediler. Bana tüm bilgileri songül hanım verdi. Daha sonra bilgi veren Damla Atak geceleri de Batuhan Çetin bilgi verdi. Songül hoca çocuğun durumu gayet iyi dedi. 3 gün sonra ne olduysa çocuğun öldü dediler. Batuhan Çetin aramıştı.

Bana  bebeğimim ölüsünü BÜSKÜVİ KUTUSUNDA VERDİLER. Sonra kendi aracımla çatalca’ya yola çıktım. Ölüm belgesinde imzamın eksik olduğunu söylediler. Tekrar yola çıktım, defin işlemleri için.

“HİÇ ÇOCUK DOKTORU GÖRMEDİM”

Mahkeme Başkanı; Eşinizin hamile olduğu dönemde hangi hastaneye gittiniz?

Mağdur baba: Esencan'dı.

Mahkeme Başkanı: Güney hastanesine nasıl geçtiniz?

Mağdur baba: 4 saat boyunca bekledik. 112’den yer bulmaya çalışıldı. Güney hastanesinde 1 kişilik yer var dediler.

Mahkeme Başkanı: Güney hastanesinin ambulansı mı geldi?

Mağdur baba: Evet

Mahkeme Başkanı: Parayı kime verdin?

Baba: Danışmaya.

Mahkeme Başkanı: Buradan biri mi?

Baba: Yok

Mahkeme Başkanı: Doktor olarak biriyle muhatap oldun mu?

Baba: Sadece kadın doğum doktoru Songül hanımla. 3 gün boyunca oradaydım hiç çocuk doktoru görmedim.

Mahkeme Başkanı: Batuhan Çetin ne zaman aradı?

Baba: 2’yi 14 geçe.

Mahkeme Başkanı: Kaç gibi görebildiniz?

Baba: 4 gibi görebildim.

Saat 9’da Ali Gidik’in odasına gittim. Herhangi bir bilgi verilmedi. Ölüm belgesini verdiler. Geri döndüm onu imzaladım tekrar

Mahkeme Başkanı: Aynı belge miydi?

Baba: Hiç bakmadım.

“DOKTOR İFADEMİ ÖĞRENMEK İSTEDİ”

Kaya bebeğin babası: Songül hanım beni aradı Whatsapptan. Benim ifade içeriğime ilişkin benden bilgi istedi. Ben de telefonu yüzüne kapattım. Bunu da beyan etmek isterim.

Üye hakime: Hastaneden sabit hattan mı, cepten mi arandınız?

Baba: Cepten

Üye hakime: Kayıtlı mı telefonunuza, söyleyebilir misiniz?

Baba: Evet. Sonu 45-46

Üye hakime: Arayan numaların tespitini istesek kabulünüz var mı?

Baba: evet.

“TEŞEKKÜR MEKTUBU BIRAKMADIM”

Ali Dirik vekili: Kaç haftalık gebeydi. 

Baba: 28.Hafta

Avukat: Gerekli takibi boyunca tansiyon şikayeti o akşam mı çıktı?

Baba: Evet

Avukat: Sizin bebeğiniz Esencan hastanesinde mi doğdu?

Baba: Hayır

Avukat: Teşekkür mektubu bıraktınız mı?

Baba: Hayır. Ben böyle bir mektup yazmadım nereden çıktığını da bilmiyorum.

“İNSANLIK DIŞI MUAMELE”

Müşteki avukatı:

Kaya bebek sembol haline gelmiştir. Kaya bebeğin görüntülerinden sonra kamuoyunda infial hale gelmiştir. Uygulanan muamele insanlık dışı. Çocuğunu büsküvi kutusuyla verilmesi onunla yola çıkarılması tekrar yoldan geri dönülmesi. Ölüm belgesini sabah sunduk. Ali Dirik ıslak imzalı, Rıza keykubad e imzalı. Kendisiyle ilgili tutuklama talebimiz var.

Batuhan Çetin’in ifadeleri insanın kanı donduracak nitelikte. Batuhan’ın çaresizliği. Aşağıdan yukarıya kadar herkes sorumlu. Ali Dirik’in de kasten adam öldürmeden tutuklanamsını talep ediyoruz.

“KANUNİ HASTANESİNDEN SEVK EDİLDİK”

Ayaz bebeğin ailesi konuşuyor:

Mağdur baba Erhan Karaduman: Eşimin herhangi bir sıkıntısı yoktu. Kanuni sultan süleyman hastanesine gittik. Doğum, 06:00 gibi gerçekleşti. Normal odaya aldık dediler. Bebeğin herhangi bir sıkıntısı yoktu. Çocuk ilk çocuğuma göre daha rahat doğum gerçekleşti. Odada durmamamı söylediler.Kız kardeşim geldi. Ben eve geldim. Sonra kız kardeşim beni aradı çocuk fenalaştı dediler. 

Burada yer olmadığı için çocuğu Bağcılar Medilife hastanesine sevk edicez dediler. Tamam dedim. Dursun Eryılmaz ilgilenmişti ilk.  Baştan bana çocuğun kalbi delik dediler, sonra kalp yetmezliği dediler. Ameliyat olması gerekiyor dediler. 

Süt gerekiyor dediler. Süt almak için Kanuni’ye giderken tekrar beni aradılar. Çocuğun fenalaştı dediler. Çocukta başka bir hastalık var gibi ama başka bir doktor gelsin gece yarısı ondan sonra tanı koyacağız dediler. Sonra gece dışardan gelecek doktor için 3 bin tl istediler. Abimden para istedim,  o attı.

Yüzde 80-90 vefat eder. Yüzde 10 yaşama şansı var onda da engelli olur dediler. Sonra sabah çocuğunu kaybettik dediler.

Mahkeme Başkanı: Dursun Eryılmaz ilgilendi demişsin?

Mağdur baba: Dursun Eryılmaz’ı iki kere gördüm. Gece başka biri benimle ilgileniyordu.

Mahkeme Başkanı: Burada görmedin mi?

Baba: Yok

Mahkeme Başkanı: Dursun Eryılmaz kalksın ayağa

(Dursun Eryılmaz ayağa kalktı)

Mahkeme Başkanı: Bu muydu?

Baba: Evet.

DEVLET VARKEN NEDEN ÖZELE SEVK EDİLDİ ANLAMADIM”

Üye hakime: Hamilelik sürecinde hangi hastanelere gidildi

Baba: Bakırköy Devlet, Çam ve Sakura, Muş

Çevremde bir sürü devlet hastanesi var niye oraya sevkettiler anlamadım.

İlker Gönenli avukatı: Kanuni’ye karşı bir soruşturma var mı?

Baba: Bilmiyorum. Kimin suçu varsa şikayetçiyiz.

“3 FARKLI HAFTA SÖYLENDİ”

Dursun Eryılmaz avukatı: Kaç haftalık hamileydi.

Baba: Eşim 39 haftalıktı, kanuni 38 dedi, Bağcılar medilife 36 dedi. 3 farklı hafta söylendi.

Avukat: Yüzde 10 yaşar diye hangi hastane dedi?

Baba: Bağcılar Medilife

“TEK HAKİKAT BEBEKLERİN ÖLÜMÜDÜR”

Müşteki avukatı: Duruşmada yaratılmak istenem bir algı var. Kötü niyetli bir cumhuriyet savcısı var daha sonra basın da süsleyerek bu medyaya servis edilmiş. Buradaki sanıklar da mağdur edilmiş. Bunlar savsataysa hakikat nedir.  Tek ve büyük hakikat bebeklerin ölümüdür. Bir sürü devlet hastanesi olmasına rağmen neden Bağcılar Medilife’a sevk edildi, henüz buna ilişkin bir bilgimiz yok. Delil yok denildi. Çocukların ölümünün bile somut delil olarak görülmemesine çok şaşkınım.

"500 DOLAR PARA İSTEMİŞLER"

Opara bebeğin ailesinin tercüman ailesiyle kimlik bilgisi yapıldı. Mahkeme başkanı sürece ilişkin tercümana bilgi verdi. Aile Nijeryalı, İngilizce konuşuyor. İngilizceden Türkçeye çeviri yapılıyor.

Opara bebeğin babası konuşuyor tercüman çeviri yapıyor: 

Ocak ayında Medilife hastanesine gittik. Doktor muayenesini yaptı bize üşütmüş dedi. 

Doktor oksijene ihtiyacı var demiş. Anne kucağında oksijen müdahalesi yapılmış daha sonra bir oda vermişler. Doktor 1 gece burada kalması lazım demiş. Biz şu an çocuğu entübe edicez demişler ama çocuğu entübe etmemişler.

Hastanede 5 aylık bebek için entübe olmadığını bize söylemediler.

Ahmet Atilla Yılmaz'ın avukatı: Sayın başkan itiraz etmemiz gerekiyor. Yoğun bakım diyor ama tercüman entübe diyor.

Mahkeme Başkanı kayıtlara geçiyor zaten.

Yoğun bakıma çocuğu aldıkları zaman çok hasta çocuk var yerimiz yok her yer dolu demişler. 500 dolar para istemişler önce daha sonra başka hastaneye göndereceğiz demişler. Çocuk 3 gün medilife hastanesinde kaldıktan sonra Birinci hastanesinin yoğun bakımına yönlendiriyorlar. Ayın 17'sinde çocuğumu o hastaneye gönderdiler, 18'inde vefat etti. 

Mahkeme Başkanı: Birinci hastanesine para ödemiş mi?

Tercüman: Günlük 6 bin lira istemişler sonra çocuk 2 gün kaldığı için parayı geri ödemişler. 

Mahkeme Başkanı: Totalde ne kadar istemişler? Günlük 7 bin tl olduğunu toplamdan 35 bin tl ödediğini söylemiş.

Tercüman: 2 gece için 14 bin tl para almış üstünü geri vermiş.

Burak Mengü: Tercümede sıkıntı var.

Mahkeme başkanı: Kolluk ifadesinden gidelim. Medilife'ta 4 gece kaldı diyor. Burada 3 gece. 3 günü yoğun bakım mı?

Tercüman: Evet, doğrudur

Mahkeme Başkanı: Diğer bir hastane bulun demiş...

Tercüman: 3.Günde doktor onlara bebeğin durumu kötü, hastane bulun demişler. 112'yi aramışlar çok yoğun olduğu için hastane bulamamışlar. Daha sonra beni birinci hastanesine yönlendirdiler çünkü çocuğum çok hastaydı.

Avukat itiraz etti: Venedik bey hastane arayıp aramadığını söyledi

Mahkeme Başkanı: Önemli olan bu mu yani şimdi!

"ÖLDÜ DEDİLER AMA AZ DA OLSA NEFES ALIYORDU"

(Mahkeme Başkanı kolluk ifadesinden devam ediyor)

Mahkeme Başkanı: gecesi 7 binden 5 günlük 35 bin tl mi ödemiş onu sorar mısınız?

Tercüman: evet efendim doğrudur.

Tercüman: Daha sonra ambulansla çocuğumu birinci hastanesine götürdüler. Entübe ettiler. Sen eve git dediler. Eczaneden birkaç bir şey almamı söylediler aldım. Ertesi gün hemşire gel çocuğunu gör dedi. Hastaneye gel çocuğunu gör çocuğun kötü dediler. Daha sonra hastaneye gittim çocuğun öldü dediler. Çocuğumu görebilir miyim demiş. Doktor da içeriye almış. İçeriye girdiğimde çocuğun öldü dediler. Ama benim çocuğum az da olsa nefes alıyordu, cihaza baktığım da onda da işaret vardı

MAĞDUR AİLE SANIKLA YÜZLEŞTİ

Mahkeme Başkanı: Sabah kaç gibi gitmiş hastaneye?

Tercüman:8 gibi

Mahkeme Başkanı: Az da olsa nefes alıyordu diyor ya kaç gibi hatırlıyor mu?

Tercüman: Tam saati bilmiyorum ama olayın gerçekleştiği saat 8 ile 10 arası.

Mahkeme Başkanı: Yoğun bakım ünitesinde doktor olarak bilgi veren kişi Hakan Doğukan Taşçı' mıydı?

Tercüman: Evet.

Mahkeme Başkanı: Doktor olarak tanıtmış mı kendisini?

Tercüman. Sizin Medilife'taki doktorunuz size ne söyledi demiş. 'İki hafta çocuk yoğun bakımda kalırsa kendisini toparlar' dediğini söyledim. Daha sonra yaşıyor yaşıyor mu diye test yapacağım demiş. (Baba, Hakan Doğukan için diyor) bu şahısla görüştükten sonra 1 saat hastanede bekledim. Sonra çocuğun ölmüş dediler.

Mahkeme Başkanı: Biraz karıştı. Beylikdüzün'den ilk geldiğinde görüşmüş mü?

Tercüman: Hayır

Mahkeme Başkanı: Sabah 8'de gittiğinde mi görüşmüş?

Tercüman: Evet

Mahkeme Başkanı: Ne diye tanıtmış kendini

Tercüman: Doktor olduğunu söylemiş.

Mahkeme Başkanı: Ne söylemiş kendinisine?

Tercüman: kendisi hastaneye gittiğinde bu şahıs demiş ki senin bebeğin saat 7 sıralarında öldü hayata geri döndüremedik. Demiş

Mahkeme Başkanı: kollukta 6 diyor teyit eder misiniz?

Tercüman: Saat 6'da aramışlar, çocuğun kötü durumda demişler. Türkçe konuşuyordu, anlamıyordum sadece gel gel demişler.

Mahkeme Başkanı: 6'da mı vefat ettiğini söylemişlet yoksa 7'de mi?

Tercüman: Sabah saatlerinde vefat ettiğini söylemişler ama hangi saatte olduğunu söylememişler.

Mahkeme Başkanı: Az önce 7 dedi, karakolda 6 demiş...

Tercüman: Saat 6'da aradıkları için kendisini saat 6'da öldü sanmış.

Mahkeme Başkanı: 35 bin vermişti ya ne kadarını iade etmiş?

Tercüman: Ben onlara 35 bin verdim ama  2 günlük kesinti yapıp geriye kalanı iade ettiler.

Mahkeme Başkanı: Şikayetçi mi bu olaydan?

Tercüman: evet.

"OKSİJEN ALETLERİ ÇALIŞMIYORDU"
 

Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor:

Ocağın 14'ünde çocuğum rahatsızlandı. Nefes almakta zorlanıyordu. Oksijen almasını gerektiğini söylediler daha sonra odaya aldılar çocuğu. 13 dk sonra üst kata çıkmamız gerekiyor, oradaki cihazlar daha iyi dediler. Odadaki oksijen aletler çalışmıyordu. Yukarı çıktık ama daha da zorlandı. Tekrar aşağı indirdiler.

Dudakları ve parmak uçları renk değiştirmeye başlamıştı. Oksijen vermeye çalışırken çocuk kucağımda titriyordu. O gece hastanede kaldık ama benim çocuğum çok zorlanıyordu. Nefes alması son aşamadaydı. Daha sonra hemşireler geldi. Doktorlar bu çocuğun yaşaması mucize dediler.

"ÇOCUĞUNUZU GÖTÜRECEKSENİZ 500 DOLAR VERİN"

Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor:

1 gece hastanede kalktıktan sonra doktor bu çocuğun durumu kötü başka hastaneye gitmesi gerekiyor dedi. Doktor gidip bir hastane bulun dedi. Birkaç taneye gittikten sonra gittiğimiz hastanelerden doktorun hastane bulması gerekiyor, sizin değil dediler. Medilife'tan biri eşimi aradı eğer 'çocuğunuzu başka hastaneye götürmek istiyorsanız, 500 dolar vermeniz gerekiyor' dediler. Sadece bir hemşire kontrol ediyordu. Doktor yoktu, benim çocuğum daha da zorlanıyordu nefes almakta.

"PARA YOKSA TEDAVİ DE YOK"

Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor: 

Resepsiyondan eşimi arayıp ekstra para istediler. Eşim kartla yapsam olur mu dedi, kabul etmediler nakit ödemen gerekiyor dediler. 

Eşim çalışmadığı için bize süre verin iş yerinden borç alsın dedik. Para yoksa tedavi de yok demişler. Eşimin başka seçeneği yoktu, bir arkadaşı geldi parayı verdi. 

"60 BİN DOLAR İSTEMİŞLER"

Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor: 

Çocuğu sabah 6 gibi yoğun bakıma aldılar. Bebeğimizi o zaman sarfında hiç görmedik, yoğun bakıma alınana kadar. Daha sonra doktor 60 bin dolar para istemiş çocuğun tedavisi için. Peşin olarak 60 bin dolar veremeyiz ama tedavisinin başlaması için 20 bin dolar verebiliriz demişler.

Doktor tamam demiş. Birinci hastanesini tavsiye etmiş. Ben ambulansta çocuğa eşlik etmedim taksiyle gittim. Eşim ambulanstta eşlik etti.

Birinciye gittik ödememizi yaptık. Eczaneye gittik istediklerini aldık, ertesi gün görün dediler. Ben dd bu durumdan dolayı çok kötüydüm. Eşim gitti ama nereye gittiğini bana söylemedi.

Mahkeme Başkanı: Şikayetçi mi?

Tercüman: Evet, şikayetçi.

Mahkeme Başkanı: Daha önce çocuğun rahatsızlığı var mıymış?

Tercüman: Yok.

Mahkeme Başkanı: Doğum nerede gerçekleşti?

Tercüman: Mediplus.

Mahkeme Başkanı:Şu an cenazesi nerede?

Tercüman:Sarıyer.

Kaya bebek avukatı:Birinci hastanesini Tavsiye eden doktor kim?

Tercüman: İsmini bilmiyorum, görsem tanırım.

MAĞDUR AİLE SANIKLARI TESPİT EDİYOR

"Konuştuğumuz doktorlar burada yok"

Müşteki avukatı: Türkçe bilmiyorlar. Hatırlamaları için kısa da olsa teşhise izin vermenizi talep ediyoruz.

Burak Mengü: itirazımız var, usule aykırı olsa olsa yüzleşme olur.

Mahkeme Başkanı: Kimler ayağa kalksın bir sürü isim var burada.

İsmini okuduklarım ayağa kalksın.

Birinci hastanesinden ve Medilife hastanesinde çalışanlar mağdur ailenin karşısına dizildi.

Mağdur baba Hakan Doğukan'ı işaret etti. Birinci hastanesinde görüşmüş.

Medilife'daki doktorları burada görmüyorum. 2 doktor vardı onları da burada göremedim.

Mağdur anne tespit etmeye çalışıyor.

Emin değilim ama 3 kadın Medilife'taki hemşirelere benziyor. Bizi karşılayan doktor ve yoğun bakımdaki doktor burada değiller.

Ailenin avukatı: Şikayetçiyiz, katılma talebimiz var. 

Yenidoğan Çetesi davasında duruşmaya 1 saat ara verildi.

Yenidoğan Çetesi davasında 12. gün. 

18 Kasım’da başlayan davada 22’si tutuklu 47 sanığın ve malen sorumluluğu bulunan özel hastanelerin vekil avukatlarının savunmaları dün itibarıyla tamamlandı. 

Duruşmada bugün mağdur aileler dinlenecek.

Sanıklar getirildi, yoklama alındı. 

Mahkeme Başkanı 4 müşteki vekilinin huzurda olduğunu söyledi.

Kerem Muhammed Tokluoğlu bebeğin ailesi konuşuyor.

Mustafa Mevlüt Tokluoğlu : 

Avukata anlatttım zaten her şeyi onun dışında söyleyecek bir şeyim yok.

Bizim doktorumuz tavsiye etti. Biz de daha ucuz olduğu için Avcılar hospitali tercih etti. İkiz bebek bekliyorduk. Birisi rahmetli oldu. Açıkçası biz bir şey görmedik. Ne olduysa içerde. 15 gün yoğun bakımda kaldı hastanede. Eğer bir ihmal varsa suçluların cezalandırılmasını istiyoruz.

Mahkeme Başkanı: Şikayetçi misiniz?

Tokluoğlu: Evet

MAĞDUR ANNE: ÖLECEK DENİLMEDİ

Mağdur anne Esra Tokluoğlu: benim bebeğimin önceden bilindik bir şikayeti vardı. Doktorumuzla konuşuyorduk ama ölünecek diye bir şey söylenmedi. Ben tamamen bayıltılmıştım. Sonrasında ne oldu bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Siz ilk defa mahkemede mi ifade veriyorsunuz?

Mağdur anne: Evet, daha önce ifademiz alınmadı.

Mahkeme Başkanı: Kimle muhatap oldunuz?

Mağdur Anne: Biz kendi doktorumuzla muhatap olduk. Doktorumuz tavsiye etti. Evimize de uzaktı. Evimize yakın bakıyorduk. 

Mahkeme Başkanı: Eviniz neredeydi?

Mağdur anne: Bayrampaşasaydı. Doktorumuzun muayenesi Şişli Fulya’daydı. Bizi Avcılar’a yönlendirdi.

Mahkeme Başkanı: Şikayetçi misiniz?

Mağdur anne: Evet

Mahkeme Başkanı: Yenidoğan yoğun bakımda kimle muhatap oldunuz?

Esra Tokluoğlu: Bize Ali Gedikbaşı tavsiye etti. İsmini hatırlamıyorum. O zaman söylemişti ama hatırlamıyorum. Yaşayan bebekle bilgi alabildik zaten sadece diğeriyle ilgili bilgili alamadık. Eşim bebeğin nasıl olduğunu sormaya gittiğinde öğrendik. Bize bilgi verilmedi. Yenidoğanda beyaz önlüklü bir beyefendi bize bilgi verdi.

Mahkeme Başkanı: Görseniz hatırlar mısınız?

Mağdur baba: Hatırlarız.

Mahkeme Başkanı: Buradaki sanıklardan biri mi?

Baba: Burada yok galiba.

Üye hakim: Hamileyken bebeğinizin ne riski vardı?

Mağdur anne: İdrarını yapamıyordu, böbrekleri gelişmedi.

“YAŞAMA İHTİMALİ VARDI”

İlker Gönenli’nin avukatı: Başınız sağ olsun. Ali gedikbaşı doğuma katıldı mı? Yapılanlardan bahsetti mi?

Mağdur anne: Katıldı, tedaviyle ilgili bir şey söylemedi. Sadece uğraşıldığını kurtarılamadığını söyledi.

Müşteki avukatı: Doğru müdahalede bulunabilseydi yaşayabilme ihtimali vardı. Baba bebeğin fotoğrafını çekmek istediğinde bebeğin öldüğü bilgisi verilmiş.

“BEBEĞİMİN ÖLÜSÜNÜ BÜSKÜVİ KUTUSUNDA VERDİLER”

Kaya bebeğin babası anlatıyor:

Esencan hastanesine gittik. Sonra Güney’e sevkettiler.

Ben arabayla gidene kadar doğum gerçekleşmişti. Ben hastaneye gidince 8 bin lira ödeme dediler. Kartla ödemel istedim kabul etmediler. 4 bin nakit 4 bin karttan dediler.

Eşinin durumu kritik yoğun bakıma alınmamız gerekiyor dediler. Bana tüm bilgileri songül hanım verdi. Daha sonra bilgi veren Damla Atak geceleri de Batuhan Çetin bilgi verdi. Songül hoca çocuğun durumu gayet iyi dedi. 3 gün sonra ne olduysa çocuğun öldü dediler. Batuhan Çetin aramıştı.

Bana  bebeğimim ölüsünü BÜSKÜVİ KUTUSUNDA VERDİLER. Sonra kendi aracımla çatalca’ya yola çıktım. Ölüm belgesinde imzamın eksik olduğunu söylediler. Tekrar yola çıktım, defin işlemleri için.

“HİÇ ÇOCUK DOKTORU GÖRMEDİM”

Mahkeme Başkanı;Eşinizin hamile olduğu dönemde hangi hastaneye gittiniz?

Mağdur baba: Esencandı

Mahkeme Başkanı: Güney hastanesine nasıl geçtiniz?

Mağdur baba: 4 saat boyunca bekledik. 112’den yer bulmaya çalışıldı. Güney hastanesinde 1 kişilik yer var dediler.

Mahkeme Başkanı: Güney hastanesinin ambulansı mı geldi?

Mağdur baba: Evet

Mahkeme Başkanı: Parayı kime verdin?

Baba: Danışmaya.

Mahkeme Başkanı: Buradan biri mi?

Baba: Yok

Mahkeme Başkanı: Doktor olarak biriyle muhatap oldun mu?

Baba: Sadece kadın doğum doktoru Songül hanımla. 3 gün boyunca oradaydım hiç çocuk doktoru görmedim.

Mahkeme Başkanı: Batuhan Çetin ne zaman aradı?

Baba: 2’yi 14 geçe.

Mahkeme Başkanı: Kaç gibi görebildiniz?

Baba: 4 gibi görebildim.

Saat 9’da Ali Gidik’in odasına gittim. Herhangi bir bilgi verilmedi. Ölüm belgesini verdiler. Geri döndüm onu imzaladım tekrar

Mahkeme Başkanı: Aynı belge miydi?

Baba: Hiç bakmadım.

“DOKTOR İFADEMİ ÖĞRENMEK İSTEDİ”

Kaya bebeğin babası: Songül hanım beni aradı Whatsapptan. Benim ifade içeriğime ilişkin benden bilgi istedi. Ben de telefonu yüzüne kapattım. Bunu da beyan etmek isterim.

Üye hakime: Hastaneden sabit hattan mı, cepten mi arandınız?

Baba: Cepten

Üye hakime: Kayıtlı mı telefonunuza, söyleyebilir misiniz?

Baba: Evet. Sonu 45-46

Üye hakime: Arayan numaların tespitini istesek kabulünüz var mı?

Baba: evet.

“TEŞEKKÜR MEKTUBU BIRAKMADIM”

Ali Dirik vekili: Kaç haftalık gebeydi. 

Baba: 28.Hafta

Avukat: Gerekli takibi boyunca tansiyon şikayeti o akşam mı çıktı?

Baba: Evet

Avukat: Sizin bebeğiniz Esencan hastanesinde mi doğdu?

Baba: Hayır

Avukat: Teşekkür mektubu bıraktınız mı?

Baba: Hayır. Ben böyle bir mektup yazmadım nereden çıktığını da bilmiyorum.

“İNSANLIK DIŞI MUAMELE”

Müşteki avukatı:

Kaya bebek sembol haline gelmiştir. Kaya bebeğin görüntülerinden sonra kamuoyunda infial hale gelmiştir. Uygulanan muamele insanlık dışı. Çocuğunu büsküvi kutusuyla verilmesi onunla yola çıkarılması tekrar yoldan geri dönülmesi. Ölüm belgesini sabah sunduk. Ali Dirik ıslak imzalı, Rıza keykubad e imzalı. Kendisiyle ilgili tutuklama talebimiz var.

Batuhan Çetin’in ifadeleri insanın kanı donduracak nitelikte. Batuhan’ın çaresizliği. Aşağıdan yukarıya kadar herkes sorumlu. Ali Dirik’in de kasten adam öldürmeden tutuklanamsını talep ediyoruz.

“KANUNİ HASTANESİNDEN SEVK EDİLDİK”

Ayaz bebeğin ailesi konuşuyor:

Mağdur baba Erhan Karaduman: Eşimin herhangi bir sıkıntısı yoktu. Kanuni sultan süleyman hastanesine gittik. Doğum, 06:00 gibi gerçekleşti. Normal odaya aldık dediler. Bebeğin herhangi bir sıkıntısı yoktu. Çocuk ilk çocuğuma göre daha rahat doğum gerçekleşti. Odada durmamamı söylediler.Kız kardeşim geldi. Ben eve geldim. Sonra kız kardeşim beni aradı çocuk fenalaştı dediler. 

Burada yer olmadığı için çocuğu Bağcılar Medilife hastanesine sevk edicez dediler. Tamam dedim. Dursun Eryılmaz ilgilenmişti ilk.  Baştan bana çocuğun kalbi delik dediler, sonra kalp yetmezliği dediler. Ameliyat olması gerekiyor dediler. 

Süt gerekiyor dediler. Süt almak için Kanuni’ye giderken tekrar beni aradılar. Çocuğun fenalaştı dediler. Çocukta başka bir hastalık var gibi ama başka bir doktor gelsin gece yarısı ondan sonra tanı koyacağız dediler. Sonra gece dışardan gelecek doktor için 3 bin tl istediler. Abimden para istedim,  o attı.

Yüzde 80-90 vefat eder. Yüzde 10 yaşama şansı var onda da engelli olur dediler. Sonra sabah çocuğunu kaybettik dediler.

Mahkeme Başkanı: Dursun Eryılmaz ilgilendi demişsin?

Mağdur baba: Dursun Eryılmaz’ı iki kere gördüm. Gece başka biri benimle ilgileniyordu.

Mahkeme Başkanı: Burada görmedin mi?

Baba: Yok

Mahkeme Başkanı: Dursun Eryılmaz kalksın ayağa

(Dursun Eryılmaz ayağa kalktı)

Mahkeme Başkanı: Bu muydu?

Baba: Evet.

DEVLET VARKEN NEDEN ÖZELE SEVK EDİLDİ ANLAMADIM”

Üye hakime: Hamilelik sürecinde hangi hastanelere gidildi

Baba: Bakırköy Devlet, Çam ve Sakura, Muş

Çevremde bir sürü devlet hastanesi var niye oraya sevkettiler anlamadım.

İlker Gönenli avukatı: Kanuni’ye karşı bir soruşturma var mı?

Baba: Bilmiyorum. Kimin suçu varsa şikayetçiyiz.

“3 FARKLI HAFTA SÖYLENDİ”
Dursun Eryılmaz avukatı: Kaç haftalık hamileydi.

Baba: Eşim 39 haftalıktı, kanuni 38 dedi, Bağcılar medilife 36 dedi. 3 farklı hafta söylendi.

Avukat: Yüzde 10 yaşar diye hangi hastane dedi?

Baba: Bağcılar Medilife

“TEK HAKİKAT BEBEKLERİN ÖLÜMÜDÜR”
Müşteki avukatı: Duruşmada yaratılmak istenem bir algı var. Kötü niyetli bir cumhuriyet savcısı var daha sonra basın da süsleyerek bu medyaya servis edilmiş. Buradaki sanıklar da mağdur edilmiş. Bunlar savsataysa hakikat nedir.  Tek ve büyük hakikat bebeklerin ölümüdür. Bir sürü devlet hastanesi olmasına rağmen neden Bağcılar Medilife’a sevk edildi, henüz buna ilişkin bir bilgimiz yok. Delil yok denildi. Çocukların ölümünün bile somut delil olarak görülmemesine çok şaşkınım.

"500 DOLAR PARA İSTEMİŞLER"
Opara bebeğin ailesinin tercüman ailesiyle kimlik bilgisi yapıldı. Mahkeme başkanı sürece ilişkin tercümana bilgi verdi. Aile Nijeryalı, İngilizce konuşuyor. İngilizceden Türkçeye çeviri yapılıyor.

Opara bebeğin babası konuşuyor tercüman çeviri yapıyor: 

Ocak ayında Medilife hastanesine gittik. Doktor muayenesini yaptı bize üşütmüş dedi. 

Doktor oksijene ihtiyacı var demiş. Anne kucağında oksijen müdahalesi yapılmış daha sonra bir oda vermişler. Doktor 1 gece burada kalması lazım demiş. Biz şu an çocuğu entübe edicez demişler ama çocuğu entübe etmemişler.

Hastanede 5 aylık bebek için entübe olmadığını bize söylemediler.

Ahmet Atilla Yılmaz'ın avukatı: Sayın başkan itiraz etmemiz gerekiyor. Yoğun bakım diyor ama tercüman entübe diyor.

Mahkeme Başkanı kayıtlara geçiyor zaten.

Yoğun bakıma çocuğu aldıkları zaman çok hasta çocuk var yerimiz yok her yer dolu demişler. 500 dolar para istemişler önce daha sonra başka hastaneye göndereceğiz demişler. Çocuk 3 gün medilife hastanesinde kaldıktan sonra Birinci hastanesinin yoğun bakımına yönlendiriyorlar. Ayın 17'sinde çocuğumu o hastaneye gönderdiler, 18'inde vefat etti. 

Mahkeme Başkanı: Birinci hastanesine para ödemiş mi?

Tercüman: Günlük 6 bin lira istemişler sonra çocuk 2 gün kaldığı için parayı geri ödemişler. 

Mahkeme Başkanı: Totalde ne kadar istemişler? Günlük 7 bin tl olduğunu toplamdan 35 bin tl ödediğini söylemiş.

Tercüman: 2 gece için 14 bin tl para almış üstünü geri vermiş.

Burak Mengü: Tercümede sıkıntı var.

Mahkeme başkanı: Kolluk ifadesinden gidelim. Medilife'ta 4 gece kaldı diyor. Burada 3 gece. 3 günü yoğun bakım mı?

Tercüman: Evet, doğrudur

Mahkeme Başkanı: Diğer bir hastane bulun demiş...

Tercüman: 3.Günde doktor onlara bebeğin durumu kötü, hastane bulun demişler. 112'yi aramışlar çok yoğun olduğu için hastane bulamamışlar. Daha sonra beni birinci hastanesine yönlendirdiler çünkü çocuğum çok hastaydı.

Avukat itiraz etti: Venedik bey hastane arayıp aramadığını söyledi

Mahkeme Başkanı: Önemli olan bu mu yani şimdi!

"ÖLDÜ DEDİLER AMA AZ DA OLSA NEFES ALIYORDU"
(Mahkeme Başkanı kolluk ifadesinden devam ediyor)

Mahkeme Başkanı: gecesi 7 binden 5 günlük 35 bin tl mi ödemiş onu sorar mısınız?

Tercüman: evet efendim doğrudur.

Tercüman: Daha sonra ambulansla çocuğumu birinci hastanesine götürdüler. Entübe ettiler. Sen eve git dediler. Eczaneden birkaç bir şey almamı söylediler aldım. Ertesi gün hemşire gel çocuğunu gör dedi. Hastaneye gel çocuğunu gör çocuğun kötü dediler. Daha sonra hastaneye gittim çocuğun öldü dediler. Çocuğumu görebilir miyim demiş. Doktor da içeriye almış. İçeriye girdiğimde çocuğun öldü dediler. Ama benim çocuğum az da olsa nefes alıyordu, cihaza baktığım da onda da işaret vardı

MAĞDUR AİLE SANIKLA YÜZLEŞTİ
Mahkeme Başkanı: Sabah kaç gibi gitmiş hastaneye?

Tercüman:8 gibi

Mahkeme Başkanı: Az da olsa nefes alıyordu diyor ya kaç gibi hatırlıyor mu?

Tercüman: Tam saati bilmiyorum ama olayın gerçekleştiği saat 8 ile 10 arası.

Mahkeme Başkanı: Yoğun bakım ünitesinde doktor olarak bilgi veren kişi Hakan Doğukan Taşçı' mıydı?

Tercüman: Evet.

Mahkeme Başkanı: Doktor olarak tanıtmış mı kendisini?

Tercüman. Sizin Medilife'taki doktorunuz size ne söyledi demiş. 'İki hafta çocuk yoğun bakımda kalırsa kendisini toparlar' dediğini söyledim. Daha sonra yaşıyor yaşıyor mu diye test yapacağım demiş. (Baba, Hakan Doğukan için diyor) bu şahısla görüştükten sonra 1 saat hastanede bekledim. Sonra çocuğun ölmüş dediler.

Mahkeme Başkanı: Biraz karıştı. Beylikdüzün'den ilk geldiğinde görüşmüş mü?

Tercüman: Hayır

Mahkeme Başkanı: Sabah 8'de gittiğinde mi görüşmüş?

Tercüman: Evet

Mahkeme Başkanı: Ne diye tanıtmış kendini

Tercüman: Doktor olduğunu söylemiş.

Mahkeme Başkanı: Ne söylemiş kendinisine?

Tercüman: kendisi hastaneye gittiğinde bu şahıs demiş ki senin bebeğin saat 7 sıralarında öldü hayata geri döndüremedik. Demiş

Mahkeme Başkanı: kollukta 6 diyor teyit eder misiniz?

Tercüman: Saat 6'da aramışlar, çocuğun kötü durumda demişler. Türkçe konuşuyordu, anlamıyordum sadece gel gel demişler.

Mahkeme Başkanı: 6'da mı vefat ettiğini söylemişlet yoksa 7'de mi?

Tercüman: Sabah saatlerinde vefat ettiğini söylemişler ama hangi saatte olduğunu söylememişler.

Mahkeme Başkanı: Az önce 7 dedi, karakolda 6 demiş...

Tercüman: Saat 6'da aradıkları için kendisini saat 6'da öldü sanmış.

Mahkeme Başkanı: 35 bin vermişti ya ne kadarını iade etmiş?

Tercüman: Ben onlara 35 bin verdim ama  2 günlük kesinti yapıp geriye kalanı iade ettiler.

Mahkeme Başkanı: Şikayetçi mi bu olaydan?

Tercüman: evet.

"OKSİJEN ALETLERİ ÇALIŞMIYORDU"
 

Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor:

Ocağın 14'ünde çocuğum rahatsızlandı. Nefes almakta zorlanıyordu. Oksijen almasını gerektiğini söylediler daha sonra odaya aldılar çocuğu. 13 dk sonra üst kata çıkmamız gerekiyor, oradaki cihazlar daha iyi dediler. Odadaki oksijen aletler çalışmıyordu. Yukarı çıktık ama daha da zorlandı. Tekrar aşağı indirdiler.

Dudakları ve parmak uçları renk değiştirmeye başlamıştı. Oksijen vermeye çalışırken çocuk kucağımda titriyordu. O gece hastanede kaldık ama benim çocuğum çok zorlanıyordu. Nefes alması son aşamadaydı. Daha sonra hemşireler geldi. Doktorlar bu çocuğun yaşaması mucize dediler.

"ÇOCUĞUNUZU GÖTÜRECEKSENİZ 500 DOLAR VERİN"
Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor:

1 gece hastanede kalktıktan sonra doktor bu çocuğun durumu kötü başka hastaneye gitmesi gerekiyor dedi. Doktor gidip bir hastane bulun dedi. Birkaç taneye gittikten sonra gittiğimiz hastanelerden doktorun hastane bulması gerekiyor, sizin değil dediler. Medilife'tan biri eşimi aradı eğer 'çocuğunuzu başka hastaneye götürmek istiyorsanız, 500 dolar vermeniz gerekiyor' dediler. Sadece bir hemşire kontrol ediyordu. Doktor yoktu, benim çocuğum daha da zorlanıyordu nefes almakta.

"PARA YOKSA TEDAVİ DE YOK"
Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor: 

Resepsiyondan eşimi arayıp ekstra para istediler. Eşim kartla yapsam olur mu dedi, kabul etmediler nakit ödemen gerekiyor dediler. 

Eşim çalışmadığı için bize süre verin iş yerinden borç alsın dedik. Para yoksa tedavi de yok demişler. Eşimin başka seçeneği yoktu, bir arkadaşı geldi parayı verdi. 

"60 BİN DOLAR İSTEMİŞLER"
Opara bebeğin annesi konuşuyor, tercüman çeviri yapıyor: 

Çocuğu sabah 6 gibi yoğun bakıma aldılar. Bebeğimizi o zaman sarfında hiç görmedik, yoğun bakıma alınana kadar. Daha sonra doktor 60 bin dolar para istemiş çocuğun tedavisi için. Peşin olarak 60 bin dolar veremeyiz ama tedavisinin başlaması için 20 bin dolar verebiliriz demişler.

Doktor tamam demiş. Birinci hastanesini tavsiye etmiş. Ben ambulansta çocuğa eşlik etmedim taksiyle gittim. Eşim ambulanstta eşlik etti.

Birinciye gittik ödememizi yaptık. Eczaneye gittik istediklerini aldık, ertesi gün görün dediler. Ben dd bu durumdan dolayı çok kötüydüm. Eşim gitti ama nereye gittiğini bana söylemedi.

Mahkeme Başkanı: Şikayetçi mi?

Tercüman: Evet, şikayetçi.

Mahkeme Başkanı: Daha önce çocuğun rahatsızlığı var mıymış?

Tercüman: Yok.

Mahkeme Başkanı: Doğum nerede gerçekleşti?

Tercüman: Mediplus.

Mahkeme Başkanı:Şu an cenazesi nerede?

Tercüman:Sarıyer.

Kaya bebek avukatı:Birinci hastanesini Tavsiye eden doktor kim?

Tercüman: İsmini bilmiyorum, görsem tanırım.

MAĞDUR AİLE SANIKLARI TESPİT EDİYOR
"Konuştuğumuz doktorlar burada yok"

Müşteki avukatı: Türkçe bilmiyorlar. Hatırlamaları için kısa da olsa teşhise izin vermenizi talep ediyoruz.

Burak Mengü: itirazımız var, usule aykırı olsa olsa yüzleşme olur.

Mahkeme Başkanı: Kimler ayağa kalksın bir sürü isim var burada.

İsmini okuduklarım ayağa kalksın.

Birinci hastanesinden ve Medilife hastanesinde çalışanlar mağdur ailenin karşısına dizildi.

Mağdur baba Hakan Doğukan'ı işaret etti. Birinci hastanesinde görüşmüş.

Medilife'daki doktorları burada görmüyorum. 2 doktor vardı onları da burada göremedim.

Mağdur anne tespit etmeye çalışıyor.

Emin değilim ama 3 kadın Medilife'taki hemşirelere benziyor. Bizi karşılayan doktor ve yoğun bakımdaki doktor burada değiller.

Ailenin avukatı: Şikayetçiyiz, katılma talebimiz var. 


 

Kaynak: Haber Merkezi