KAÇ çeşit yazar var. Türlerini sıralayayım, bakalım kaç çıkacak.
1. Deli danalar gibi muhalefet yapanlar var. Adaletli olmadıkları için onları pek sevmiyorum. Şahısları, konuları bütün olarak ele almak, aleyhteki unsurları dile getirirken, lehindekileri ört bas etmemek gerekir. Müdafaa hakkı kutsaldır… Muhalefet yaparken yalan söylemek, iftira atmak çok kötüdür. Böyle deli dana, adaletsiz, aşırı muhalefetin faydası olmaz.
2. Kayıtsız şartsız deliler gibi övenler, birinci sınıfın zıddıdır. Bunlar yağcılık, yalakalık, meddahlık, dalkavukluk edebiyatında sınır tanımazlar. Onları da sevmiyorum, beğenmiyorum.
3. Doğru dürüst, adam gibi ciddî, tutarlı, sağlam gerekçelere dayanan âdil muhalifler. Bunları takdir ediyorum. Bu kadar kötülüğün, pisliğin, kokuşmanın olduğu bir ülkede aydın olmasa bile aydın adayı olmak için muhalif olmak gerekir. Lakin yalan söylemeden, iftira ve çamur atmadan, doğruların yanına yalan ve yanlış karıştırmadan muhalefet etmek gerekir. Ucuz, deli dana, tencere dibin kara muhalefeti yapanlar aydın da değildir, aydın adayı da değildir.
4. Suya sabuna dokunmayanlar. Gidene ağam, gelene paşam diyenler. Bunların kültür, hukuk, sanat, edebiyat konusundaki yazıları, değerli ise zevkle okunabilir.
5. Rüzgar fırıldağı yazarlar. Bunların ne muhalefetlerine, ne de muvafık olmalarına güvenilmez. Nerede yazıyorlarsa oranın havasına uyarlar, rengine boyanırlar. Yazıları kalıcı ve samimi değildir.
6. Süper yazarlar vardır. Hayırda süper, şerde süper.
7. Yazarların maaş veya telif ücreti almalarını kasd etmiyorum; çok paracı, çok ticarî kalemler vardır.
8. Tarihe geçmiş yazılar vardır. Emile Zola’nın l’Aurore gazetesinin tarihli nüshasının birinci sayfasının tamamını kapsayan “J’accuse=İtham Ediyorum” başlıklı yazısı gibi. Böyle yazılar yüzde yılda bir yazılır. Çerçeveletilip duvara asılır.
9. Samimî muharrirlerin gözyaşı dökerek yazdıkları yazılar vardır.
10. Rakı içerek yazanlar vardır.
11. Ikınıp sıkınarak yazılan yazılar. (İhtiyaten delikli koltukta yazsınlar…)
12. Sünühat, içine doğarak yazılan yazılar.
13. Evrensel gerçeklere hizmet eden yazılar.
14. Deccal, Süfyan, Kezzab yazıları.
15. Hakka, Hidayete hizmet eden yazılar… Onların tersine bâtıla, dalalete (sapıklığa) hizmet edenler.
16. Bence en güzel yazılar, yazarın fikir ve görüşlerini paylaşmamakla birlikte adaleti, insafı, üslubunun düzgünlüğü dolayısıyla düşmanlarının onu takdir etmesine sebep olan yazılardır.
17. Küçük görünen büyük yazarlar… İçi boş ve kof ünlü büyük yazarlar…
Daha neler neler.
(İkinci yazı)
Çeşitli İbretli Konular

OBAMA İslam Devleti için, öyle birkaç haftada bitirilecek bir şey değil dedi. Bu İslam devletinin içyüzü hakkında Türkiye’de henüz bir tek ciddî araştırma yapılmamış ve yayınlanmamıştır. Bunca İlahiyat fakültemiz var, ilm-i kelamcılarımız bu yeni devletin İslam’ı anlayış şeklini, Müslümanlık üslubunu, Hilafet konusundaki tezini niçin araştırmıyor?
* İslam ahlakının temel ve vaz geçilmez değerlerinden biri iffettir. Materyalistler, laikçiler, çağdaşlar bunu kabul etmiyor. İffetsizlik toplum içinde yayılıyor. Bugünkü Kemalistler eski Kemalistlerin yapamadığını yaptılar ve cinsellik devrimini başardılar. Öyle gazeteler var ki, genelev bülteni gibi çıkıyor. M. Kemal ve İsmet Paşalar zamanında böyle ahlaksızlık yoktu.

* Adamcağız yorucu bir mesaiden sonra evine geliyor. Karısının suratı asık. Haklı veya haksız bir tartışma çıkıyor, ikisi de birbirine bağırıyor. Sonunda erkek karısına “Yeter be!..” diye haykırıyor. Kadın ertesi gün hemen mahkemeye müracaat ederek, erkeği evden uzaklaştırma kararı aldırıyor… Peki Kur’an bu konuda ne diyor? Erkekler gerekirse, lüzum ve zaruret olursa karılarını te’dib edebilir diyor. Kur’an ahkamına aykırı işler yapan Müslüman toplumların âkıbetleri hayr olmaz.
* Hukukumuzdaki yeni kavramlardan biri de, kocaların karılarına tecavüz etmesi ve bunun hapis cezasıyla tecziye edilmesidir. Başka söze hacet yok.

* Oğullarını kızlarını dindar ve musalli yetiştirmeyen anne babalar onların manevî katilleri olur.

* Diyanet İşleri Başkanlığı, Cuma ezanı okunduktan sonra Müslüman erkeklerin ticareti, alış verişi bırakmaları ve Allahı anmak üzere camilere gitmeleri gereğini halka duyurmalıdır. Ezan okunduktan sonra açık tutulan dükkanlarda, pazarlarda yapılan alış verişin hayrı olmaz. (Kumkapı Nişanca camii civarında Özbek kardeşlerimizin Mihman lokantası var. Cuma günleri saat 13 ile 14 arasında kapalıdır. Bütün Ramazan ayında da gündüzleri kapalı kalmış, akşam ezan okunduktan sonra iftar için kapılarını açmıştır. İftara bir dakika kala bile kapılarını açmamıştır. Sahiplerini ve idarecilerini tebrik ediyor ve yerli Müslümanları ibret almaya davet ediyorum.)

* Herkes, öldükten sonra cenaze namazı kılınıp kabre konulunca, berzah aleminde soru meleklerinin gelip “Rabbin kimdir?.. Nebin kimdir?.. Dinin hangisidir?..” sorularına doğru cevap verecek kadar ilmihal öğrenmesi farzdır. Çocuklarına da öğretmesi veya öğrettirmesi yine farzdır. Bunu ihmal edenleri ahırette büyük sıkıntılar bekliyor.

* Onları tenkit etmiyorum. Çünkü kendilerini enbiya gibi günahsız sanıyorlar, en haklı ve doğru tenkitleri düşmanlık olarak görüyorlar. Allah ıslah eylesin. Bu kafayla giderlerse sonları iyi olmaz.

* Bir eliyle kulağına cep telefonunuz dayamış konuşuyor. Öbür elinde bir külah dondurma var, yalıyor. Böyle konuşup yalayıp giderken kaldırımdaki direğe çarpmış. Cep telefonu ile dondurma külahı yere düşmüş. Acaba bu kaza ne kazasıdır? Bendeniz isim veremedim.

* Karı evde banyo dairesinde sevgilisiyle konuşur, gelirken hangi donumu giyeyim, hangi sutyenimi takayım diye sorarken kocası da koridorda dinliyormuş… Sonunda cinayet işlenmiş, bir kişi ölmüş. Kızgın koca tutuklanmış. Zavallı kim bilir kaç sene ağır hapis yiyecek? (Olmuş vak’adır, internetten tafsilatını öğrenebilirsiniz.)

* Trabzondaki Sumela manastırında her yıl yapılan papazlı ayinlerin beşincisi resmen ifa edilmiş… AIyasfuya kapalı… Atinada bir tek cami yok… Mösyö Sumela bu işe ne dersiniz?