Nerede yaşarsa yaşasın dünyaya gelen her insanın Allah(c.c.)'ın dinini yani İslam'ı öğrenmesi en temel hakkıdır.
Hiçbir insan bu haktan mahrum edilemez!
Bu hakkın yerine getirilmesinde ihmali olan başta devletleri idare edenler olmak üzere herkes Allah(c.c.) katında sorumludurlar.
Ayrıca, Müslüman bir ana babanın çocuklarına Allah(c.c.)'ın dini İslam'ı ve kitabı Kur'an-ı Kerim'i öğretmemesi veya öğretilmesi için gerekenleri yapmaması büyük vebaldir.
Maalesef, yüzde 90'ının kendisini Müslüman olarak tanımladığı ülkemiz insanının çocuklarına İslam'ın ve kitabımız Kur'an-ı Kerim'in öğretilmesi sorumluluğunu büyük oranda yerine getirmediklerini görüyoruz.
-Hangimiz çocuklarımızın dünyasını kazanması için verdiğimiz emek ve paranın ahiretini kazanması için veriyor veya verdik?
Azıcık, İslami şuura sahip olanların yüzünün kızardığı ve utandığını hissediyorum!
Bütün inancımla söylüyorum:
Dinimiz İslam'ın ve kitabımız Kur'an-ı Kerim'in öğretilmesi hayati derecede önemlidir.
Hatta, en sorumlu olan devlete bırakılamayacak kadar çok çok önemli olup herkes üzerine düşen oranda sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır.
Öyle sorumluluğu başkalarının üzerine atmak, yok!
Okullarımızda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi veriliyor, camilerimizde yaz Kur'an Kursları açılıyor, denilebilir.
Ancak, bu eğitimin yeterli olmadığını toplumun içinde bulunduğu durum bize göstermektedir.
Kaldı ki, aileler okullarımız ve camilerimizde yapılan dini eğitimi çokta önemsemiyorlar ve çoğu da öylesine gönderiyor.
Benim söylediklerim size gerçekçi gelmiyorsa okullarımızdaki seçmeli dersler içinde yer alan Kur'an-ı Kerim, Hz. Muhammed(s.a.v)'in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler derslerinin hangi oranda seçildiğini bir araştırınız!
Ayrıca, çocuklarını camilere gönderen velilerin ilgisini cami imamlarına bir sorarsak durumun vahametini tüm açıklığıyla öğrenebiliriz.
Evde dindiremediklerini de camilere gönderip verimliliği de düşürüyorlar.
Camiler çocuk avutma yerleri değil ki!
Elbette ki, normal zamanlarda çocuklarımızı baba ve dedeleri camilere yanlarında götürerek camilerle buluşmasını sağlamalıdırlar.
Kısaca, bütün ana babalar çocuklarının dinini öğrenmesinden sorumlu olup bu sorumluluklarını yerine getirirken baştan savma değil, büyük bir ciddiyetle sorumluluklarını yerine getirmelidirler.
En azından çocuklarını ehil kişi ve kuruluşlara göndererek sorumluluğu kısmen de olsa üzerlerinden atabilirler.
Ülkemizde kitabımız Kur'an-ı Kerim'i öğretme ehline sahip kişi ve kuruluşlar mevcut olup hiçbir endişeye kapılmadan bu kuruluşların hizmetlerinden faydalanabiliriz.
Kur’an-ı Kerim’i okumanın faziletinin büyüklüğü ile ilgili o kadar çok Hadis-i Şerif var ki, bunları bir sayfaya sığdırabilmek mümkün olmamakla birlikte birkaç tanesini paylaşmak istiyorum.
Her gün sayısız günah işleyen bir Müslümanın en çok ihtiyacı olan bir şefaat edicinin şefaatidir.
Efendimiz(s.a.v.):
“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” (Müslim)
-Kimin sevap kazanmaya ihtiyacı yok?
Günah işlememenin çok çok zor hatta imkansız olduğu günümüz insanının sevaba ihtiyacı olmaması için kesinlikle Müslüman olmaması gerekir.
Her an her fırsatta sevap kazandırıcı güzel işler yapmanın gayreti içinde olmalıyız ki, sevaplarımız günahlarımıza karşılık gelebilsin.
Kur’an-ı Kerim’i yüzünden ve ezberden okumak çok sevaptır.
Efendimiz(s.a.v.);
“Kim Kur’an-ı Kerim’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.” (Tirmizî) buyurmaktadır.
-En hayırlı ümmet olmak ister misiniz?
Ümmet olma şuurunda olan herkes en hayırlı ümmet olmak ister, istememesi düşünülemez!
Efendimiz(s.a.v):
“Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” (Buhârî) buyurmuştur.
Çocuklarımıza Kur’an-ı Kerim’in öğretilmesi hususunda Efendimiz(s.a.v.):
“Kim Kur’an’ı küçük yaşlarda öğrenirse Kur’an onun etine ve kanına işler.” (Ali el-Müttakî)
“Ümmetimin en şereflileri, Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen hafızlar ve gecelerini ihya edenlerdir.” (Suyûtî)
“Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.” (Tirmizî)
“Kur’ân oku¬yu¬nuz... Çün¬kü Al¬lah, için¬de Kur’an bu¬lu¬nan bir kal¬be azap etmez...” (Dâ¬ri¬mî)