Kaç gündür ülkemiz bir taciz ve cinsel istismar skandalıyla hayli çalkalanıyor. Malumunuz artık bir habere birde haberi yapana bakmak gerek diyecek bir zamanda yaşıyoruz. Haberi yapan oda TV olunca haberin altına üstüne bir kere daha bakma gereği hissediyorsunuz.
Kaç gündür ülkemiz bir taciz ve cinsel istismar skandalıyla hayli çalkalanıyor. Malumunuz artık bir habere birde haberi yapana bakmak gerek diyecek bir zamanda yaşıyoruz. Haberi yapan oda TV olunca haberin altına üstüne bir kere daha bakma gereği hissediyorsunuz. Zira şeytanın aklına gelmeyen, onların aklında çoktan ikamete geçmiştir. Uşşaki tarikatı lideri ismiyle anılan bir zat, Fatih Nurullah… Bu kişinin ehliyet ve liyakat değeri bildiğimiz medrese eğimi almış kişilerden farklı. İstanbul'da doğup büyüyen köken olarak Sivaslı olan bu şahıs bir spor okulu mezunu… Eski bir milli güreşçi. Sonra tarikat derslerine katılıp, liyakatle veya bir şekilde tarikatın şeyhi sıfatını almış. Birkaç haberini ve videosunu dinledim birçok haliyle konumunun adamı değil, fazlaca kibirli ve tepeden inme bir tavırcı… Tabi işlediği suçun savunulur ya da konuşulur bir yanı yok her yönüyle rezalet ve lanet bir olay. Cinsel istismar, çocuk ve şeyh bu üç kelime bir cümlede birleşmesi o kadar büyük bir yıkım ki altında nice emekler, nice zahmetler kalır da yok olup gider…
Olaya temkinli yaklaşalım derken şuradan başlamakta fayda var, malumunuz bir 28 Şubat olayı tecrübemiz var. Hatırlayınız dönemin Fatma şahin-Müslüm gündüz ve aczmendi tarikatı…
Yine böylesi bir tuzağa karşı dikkat derken, akla karayı, at iziyle it izini karıştırmamak lazım. Evet, ortada bir istismar var ve cezası verilmelidir. Zaten istismarın şusu busu, tarikatlısı, bürokratı olmaz. Suçu işleyen bireylerdir ve adaletin önünde her birey eşittir. Köyü, dini, dili, ırkı asla fark etmez etmemelidir de. Bugün bu olayı ciddi manada kınayan birçok medya kuruluşu, daha birkaç gün önce medyada yansıyan tecavüz olaylarında sessiz kalmaları onların aslında olayı kınamak niyetinde olmadıklarını, sadece durumdan vazife çıkartmak niyetinde olduklarının açık bir göstergesidir.
Onun içindir ki bunun hesabı da cezası da bu suçu işleyene verilir. Bir topluma, bir cemaate, bir tarikata verilmez. Kıyım yapılmaz zaten cumhuriyet tarihi boyunca yeterince kıyımlar yapıldı.
Maalesef ülkemizde din ticareti yapanlar, bunu pazarlayanlar ve pazarlayanların ekmeğinden faydalananlar olmak üzere üç ana grup var. İlki kapitalist sisteme ayak uydurmaya çalışan ama dini bir kılıf olarak gören gruplardır. Esasen onların rehberi Nebeviye toplumun rehberi Hz. Muhammed (sav) değil, din afyondur diyen Karl Marx'dır. Zira İslam din nasihattir der… Bu Nasihati alan dini bir ticari unsur olarak kullanması söz konusu değildir.
İkinci grup bunları medyada ve görsel platformlarda pazarlayarak kötüleyerek ama bir yandan da reklamlarını yaparak hem deformasyon süreçlerini artırıcı hem de kendilerini bir söylem alanı oluşturma çabasında olan bir kısım gazeteci veya medya mensuplarıdır ki bunların adlarını vermeye gerek yok, zaten bu cümleyi okuyunca kafanızda birkaç şahıs belirmiştir eminim…
Üçüncüsü de en tehlikeli grup bunların din ticareti yapanla, yada kadın ticareti yapanla yada ülke batırıp ülke dolanlarınla alakaları yoktur, bunlar din afyondur derken, afyonun kilosu kaç liradır diye soranlardır. Ve maalesef ülkemizde bunlar çoook uzun zaman değirmen suyuna yön verdiler ve hala elleri kolları hiç olmaması gerektiği kadar uzundur…
Tabi bu söylemlerin hepsinin temeline saldırdıkları yer bizim kadim Anadolu medeniyeti ve İslam medeniyetidir. Düşünebilir misiniz İslam'ı tanıyan, bilen ve tatbik eden bir şahıs nasıl bir çocuğa bu nazarla bakabilir. Veyahut bir toplum nasıl böyle bir olayın ekmeğinden faydalanabilir. Eğer ülkemizde son yıllarda bu tür olaylar ciddi manada artıysa bunun tek bir açıklaması var, İslam'dan ciddi manada uzaklaşıyoruz. Herkesin kendine çeki düzen vermesi gerekliliği çığlık dolusu ortada…
Konuyu şöyle bağlayacak olursak, bireylerin hataları kurumlara, ya da temsil etmeye çalıştıkları ki temsil edemedikleri yerlere mal edilmemelidir zira bu o şahısların kendi mallıklarıdır. Ve cezaları da hukuk vermelidir. Verecektir de…
Aşırılığın her türlüsünün sapkınlığa götürdüğünü hatırlatarak sizleri sevgiyle selamlıyorum
Selam ve dua ile.