Ümmetin sorunu başsızlık - 1
Günümüz İslam Dünyası yoğun bir şekilde emperyal/haçlı saldırıları ile karşı karşıyadır. Aslında bu tür saldırılar son 100 yıldır olmasına rağmen artık Hıristiyan batı dünyası gittikçe pervasızlaşmıştır. Saldırılarına herhangi bir kılıf arama ihtiyacı hissetmeden yapmaktadırlar. Çünkü karşısında gerçek anlamda bir İslam Dünyası bulunmamaktadır. Karşılarında bulunan sadece birer insan yığınıdır. İstedikleri tarafa yönlendirebilecekleri bir insan yığınıdır bu. Hiçbir misyonu, hedefi ve gayesi olmayan yığınlardır bunlar..
Batı, artık doğrudan işgal etme zahmetine bile katlanma gereği duymadan İslam Dünyası dediğimiz Müslüman coğrafyasını istediği gibi tanzim etmektedir. Bunun için içerden destekçi /siyasetçi /terörist/ asker/ gazeteci/ akademisyen/ medya/ işadamı/ sanayici ve hatta din adamları bulmakta zorlanmamaktadır. Bunları bulamadığı durumda ise kendisi üretmektedir. Yani Müslümanların asıl korkması gereken; batı değil, onların yerli işbirlikçileri ve hainlerdir. İslam Dünyası, gerçek anlamda bu hainler tarafından yönetilmektedir.
Müslümanlar, kendilerinden bildikleri ve peşinden gittikleri bu insanların gün olmuyor ki yeni bir ihanetiyle karşılaşmanın şaşkınlığını yaşamasın. İslam Dünyası tarihte hiç olmadığı kadar yalnız/şaşkın ve çaresizdir. Müslümanlar, sayıları çok olmasına rağmen tarihte özne değil, sadece bir figüran olmuşlardır. Bunun en bariz örneğini Suriye olayında görmekteyiz. Suriye olayı başladığından günümüze kadar tam 19 ülke burayı bombaladı ve diğer ülkeler de bombalamak/öldürmek için sıraya girmiş bulunmaktadırlar. Yani filmin figüranını gelen dövüyor, giden dövüyordu.
Batının sorun çözme metodu sadece öldürme, bombalama ve kandır. Hiçbir batılı devlet gerçek anlamda sorunu çözme, insanlar arasında barışı tesis etme girişimine katkıda bulunmamaktadır. Hatta onlar değil böyle bir şeye önayak olmak, durumdan yararlanarak daha çok kan dökme yoluna başvurmaktadırlar. Onların görünüşteki barış çığlıkları bizleri aldatmasın. Barıştan kast ettikleri kendi hakimiyetleridir.
Aşağıda ümmetin karşılaştığı sorunların bazılarını ve çözüm yollarını kısaca maddeler halinde anlatalım.
- 1. Vehn
İslam Dünyasının ve özelde Ortadoğu’nun temel sorununu tespit etmeye çalışırsak aslında sorunun ana dinamiğinin bizden kaynaklandığını da anlarız. Bu sorunun tespiti için sosyologlara/siyasetçilere ve uzmanlara ihtiyaç yoktur. Sorunun kökenini bize 1400 yıl önce Resul haber vermiştir.
Sevban'dan (r.a) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (asv) şöyle buyurmuştur:"Yakında milletler yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi size karşı (savaşmak için) biribirlerini davet edecekler."Birisi: "Bu o gün bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” diye sordu.
Rasûlullah (asv), "Hayır, aksine siz o gün kalabalık fakat selin önündeki çör çöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak sizin gönlünüze de vehn atacak"buyurdu.
Yine bir adam: Vehn nedir? ya Rasûlullah diye sorunca:
"Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir" buyurdu.1
Vehn kelimesinin sözlük anlamı gevşek, zayıf, güçsüz olmak, gevşeklik göstermektir. Evet, hadis bizim sorunumuzun temelini işaret ettiği gibi bundan kurtuluşumuzun nasıl olacağını da göstermektedir. Bizim en temel sorunumuz dünya sevgisi ve Hıristiyan dünyasına karşı olan muhabbetimiz/onlar gibi olmak istememizdir.
“De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticâret ve beğendiğiniz meskenler size Allah'tan, peygamberinden ve onun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık topluluğu doğru yola erdirmez." (Tevbe 24)
1 Vehn hadisi olarak bilinen bu rivayet sahihtir. (bk. Ebu Davud, Melahim, 5)Hadisi Ahmed b. Hanbel de rivayet etmiştir(el-Müsned, 2/359) Hafız Heysemî, İbn Hanbel’in rivayet ettiği hadisin senedinin sağlam olduğunu belirtmiştir. (bk. Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, h. no. 12244)