Ülkemiz, Soğuk Savaş sonrasında var olan stratejik boşluk alanlarını doldurulması, aynı zamanda Irak müdahalesi sonrası bölgenin yeniden yapılandırılması adına bölgesel bir güç olarak etkin rol oynamak maksadıyla, bilhassa 2003'ten beri pek çok boyutlu bir dış politika görüşü benimsemiştir.

Ülkemiz, Soğuk Savaş sonrasında var olan stratejik boşluk alanlarını doldurulması, aynı zamanda Irak müdahalesi sonrası bölgenin yeniden yapılandırılması adına bölgesel bir güç olarak etkin rol oynamak maksadıyla, bilhassa 2003'ten beri pek çok boyutlu bir dış politika görüşü benimsemiştir. Bu görüş neticesinde dış politikadaki ilk amacı, "komşu ülkeler ile sıfır sorun ilişkisi‟ şeklinde adlandırılan siyasi anlayış çerçevesinde ise siyasi, ekonomik ve askeri kriz alanlarının dışında kalmaktı.Bu politika, yakın çevresinde diplomatik, ayrıca ekonomik ilişkileri geliştirerek, kriz çıkmasını engellemek ve mevcut krizleri ortadan kaldırmak şeklinde özetlemek mümkündü.

Ülkemiz, 2004 yılı içinde Orta Doğu, AB ve Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerini dengeleyerek, başarılı bir dış politika performansı ortaya koymuştu. Dolayısıyla Ankara'nın Irak politikasının iki temel parametresi, Irak'ın bütünlüğünün korunması ve bölücü terör örgütü ile mücadelesinden geçmekteydi.

Türk diplomasisinin inisiyatifi ile yapılan Bağdat'ın komşularının ve ayrıca diğer bölge ülkelerin katıldığı toplantılarla ülkemizin konuyu çeşitli platformlarda gündeme getirmesi, bu girişimlerden sadece bir kaçıydı. Buna ek olarak Türkiye merkezi, Irak hükümeti ile de ilişkilerini geliştirmek ve sağlamlaştırmak adına gereken çaba göstermekti. Bilhassa 2007–2008 kışında bölücü terör örgütüne karşı düzenlenen askeri operasyondan sonra Türkiye ve Irak arasında üst düzeyde ikili ziyaretler gerçekleştirilmiş, daha da önemlisi ikili işbirliği antlaşması 2008 yazında imzalanmıştı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Gül'ün ziyareti ve verdiği beyanatlarla Ankara-Bağdat arasında geçen kışın, düzenlenen askeri operasyonun yarattığı soğukluğun, 2009 kışında yerini daha samimi ve sıcak bir havaya bıraktığını söylemek mümkün.Bu doğrultuda, 1 Mart 2003 tezkeresi sonucunda, Irak savaşının dışında kalmış ülkemizin, yapılan diplomatik girişimler hem Amerika'nın hem de Irak hükümetinin ülkemizin desteğine olan ihtiyacından dolayı bölge politikasında tekrar aktif rol oynamaya başlanmıştı.

Türkiye, ilk önce Araplar ile ilişkilerini geliştirmeye çalışarak, Irak'ta aktif olmaya çalışmıştı. Buna örmek olarak 15 Aralık 2005 tarihinde Irak'ta yapılan ilk seçimleri boykot eden Sünni Arapları, Irak yönetiminde söz sahibi olmaları adına siyasi sürece katma çabasının, Türkiye tarafından desteklendiği söylemek mümkün.