Ülkenin, halkın, devletin kurtulması, yücelmesi, güçlenmesi ıslahtan geçer. Islah iyileşme demektir. Bir toplum iyileşmek istemezse, kendini iyileştirmezse yahut dışarıdan iyileştirilmezse düzelemez.
İyi olmayan insanlar ve toplumlar, kendilerini iyi görür, iyi sanırsa, onların ıslah edilmesi çok zordur.

Müslümanlar için iyilik ölçüleri İslam’ın, Kur’anın, Sünnetin, Şeriatın kriterleri, hükümleri, değerleridir.

Bir ülkenin, devletin düzelmesi, iyileşmesi için orada ıslah vazifesini, işini, hizmetini yapacak çok vasıflı, çok güçlü, çok üstün elemanlar ve kadrolar bulunması ve işleri onların görmesi gerekir.

Böyle elemanlar ve bunlardan oluşacak kadrolar nasıl yetişir, yetiştirilir?

1. Âile terbiyesiyle. Bir ülkede çocuklara ve gençlere âile terbiyesi verilemiyorsa durum çok vahim demektir.

2. Eğitim sistemi vasıtasıyla okullarda. Okul sadece bilgi öğrenme yeri değildir, aynı zamanda ahlak ve karakter edinme, iyi insan olma mekanıdır.

3. İş, ticaret, iktisat hayatında. Eskiden bunu loncalar, ahîlik teşkilatı, fütüvvet ahlakı yaparmış. Dükkanlar, çarşılar, pazarlar birer mekteb-i edeb ve insaniyet imiş.

4. Osmanlı zamanında tasavvuf ocakları, tarikatlar, tekke zaviye ve dergahlar da iyi insan yetiştirme merkezleriydi.

Hayat bir müsabaka=yarışmadır. Koşuya herkes aynı zamanda başlar ama bazıları öne geçer, en sonunda onlardan biri birinci olur. Yarışın birincileri, ikincileri, üçüncüleri olur. Büyük hayat yarışında ortada olanlar, geride kalanlar, dökülenler de olur. Ortalarla, dökülenlerle, onlar samimî de olsalar, ıslah hizmetleri yapılamaz.

5. Islah işinde en büyük rol, hizmet, vazife idarecilerindir. Bunlar ıslahın gerekliliğini bilmiyorlarsa tabii ki hizmet edemezler. Bilseler bile bu hizmeti yapacak ehliyetleri, liyakatleri, kapasiteleri yoksa yine hizmet edemezler.

6. Hizmetin ön saflarında öğretmenler, subaylar ve din görevlileri bulunur. Ülkenin en zeki, kabiliyetli, istidatlı, vatansever çocuklarının yeterli kısmı bu üç meslekte hizmet görmek üzere yetiştirilmelidir.

7. Bu üç mesleğe önem verilmez, öncülük tanınmaz, en zeki ve üstün çocuklar, doktorluk, mühendislik işletmecilik gibi branşlara yönlendirilirse ülke, halk, devlet ıslah edilemez.

8. Suriye’de çoğunluğu oluşturan sünni Müslümanlar, yeterli miktarda vasıflı çocuklarını subay yapmadılar. Boşluğu yüzde on olan Nusayriler doldurdu, kısa zamanda büyük bir dengesizlik oluştu ve ortaya bugünkü kahredici feci manzara çıktı. Şimdi oradaki durum kötünün de kötüsüdür.

9. Türkiye Müslümanları da aynı hatayı işlediler. En ehliyetli ve kabiliyetli çocuklarını subay, öğretmen ve din görevlisi yapmadılar, sonunda, yakın tarihimizi allak bullak eden kopukluklar, bozukluklar, terslikler, kötülükler oldu.

Hülasa-i Kelam: Her Müslümanın beynine, zihnine ıslah konusunu koymalıyız. Fertleri ıslah… Aileyi islah… Toplumu ıslah… Eğitimi ıslah… Din hizmetlerini ve din hayatını ıslah… Devleti, halkı, ülkeyi ıslah… Aydınlarımız (varsalar…) bu konuda doyurucu, tatmin edici kitaplar, ciddi makaleler yazmalıdır.

Topyekûn bir ıslah seferberliği başlatmalıyız.

(İkinci yazı)

Bir Dostuma

Sevgili ve muhterem kardeşim… Lütfen sizi uyarmama ve bazı hatırlatmalar yapmama izin veriniz…

Yalan söylemeyiniz, çünkü yalan münafıklık alametidir. Verdiğiniz sözden vaatten dönmeyiniz, o da münafıklık alametidir… Emanetlere hıyanet etmeyiniz, o da münafıklıktır.

Müslümana münafıklık yakışmaz.

Mütemadiyen, devamlı olarak, haddinden fazla yemeyiniz. İslam pisboğazlığı, oburluğu, tıkınmayı yasak kılmıştır. Ölçü şudur: Acıkmadan sofraya oturmazsınız… Sofradan, doymadan önce kalkarsınız… Müslüman yemek için yaşamaz, yaşamak için yer.

Çok rica ediyorum, cep telefonu bağımlısı ve hastası olmayınız. Bu alet, ihtiyaç ise satın alınır, ihtiyaç olduğu zaman kullanılır. Pahalı ve lüks telefonuyla öğünmek, gururlanıp kibirlenmek beyinsizliktir. Müslümana yakışmaz.

Otomobil konusunda da size bilge bir Müslüman gibi hareket etmenizi tavsiye ediyorum. Otomobil statü değil, binittir. Gerekenden, ihtiyaçtan üstün pahalı ve lüks bir oto edinip bununla caka satmak beyinsizlik olup size yakışmaz.

Lüks ve pahalı restoranlarda yemek yemeyi de bir statü haline getirmemeniz gerekir. Allah müsrifleri (israf edenleri) sevmez.

Allah aşkına, sizden çok rica ediyorum, giyim kuşamda marka fetişisti olmayınız. İki yüz liralık bir cekete, markası yüzünden bin lira vermek salaklık değil de nedir?

Zekatlarınızı Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde hak edenlere veriniz. Zekat parasıyla cami yapılmaz, derneklere zekat verilmez. Zamanımızda zekat uğruları türemiştir, sakın zekatlarınızı onlara kaptırmayınız, borcunuzu ödemiş olmazsınız, tekrar yerli yerinde zekat vermeniz gerekir.

Yüzünüze söylemeye sıkılıyorum, lütfen bendeniz ile sohbet ederken tarikatınızın, büyüğünüzün reklamını ve aşırı övgüsünü yapmayınız. Bunlar tasavvuf ahlakına ve adabına uygun değildir. Sizin muhterem Mübareğinizin uçması fakiri ilgilendirmez, kazlar da uçuyor.

Size bu uyarıları yaptığım için, kendimi sizden üstün gördüğümü sanmayınız. Böyle bir zan bendeniz için eşeklik olur. Dostluğumuza güvenerek ve size minicik bir hizmet olsun diye bu satırları karalamış bulundum. Kendini cümle halktan edna bilmek prensibinden habersiz değilim. Baki selam ve hürmetler.