CEP telefonu… Televizyon… Günümüzün iki büyük azılı belası… İki
büyük uyuşturucusu… Dalaletin iki büyük âleti…
Bunlara bağımlı olan kimselerin beyinleri, onlar aslında çok zeki
olsalar da körleşir…
Ha esrar eroin kokain bonzai… Ha cep telefonu, televizyon…
Bu ikisi büyük çocukların afyonlu oyuncaklarıdır… Çinin zehirli
oyuncakları gibi…
Cep telefonu sersem eder, televizyon şaşkın eder… Sonunda insanın
insanlığını nakavt eder…
Yanlış anlaşılmasın, bu iki cihaz yüzde yüz zararlıdır demiyorum,
bağımlılığı insanı insanlıktan çıkartır, Müslümanı rezil eder
diyorum.
Müslümana en fazla zarar verenler bu ikisidir.
Cep telefonu ile bol bol gece gündüz mütemadiyen zevzeklik,
gevezelik, mâlâyâni boş ve kof konuşmalar, gıybet yapılır.
Bunların bağımlıları o hale gelir ki, beş dakika zili çalmasa
içinde bir boşluk hisseder, ne oldu meret çalmıyor, beni kimse
aramıyor der.
Cep telefonu yüzünden camilerde huzur içinde ibadet edilemiyor.
Cuma hutbesi okunurken birini görmüştüm, cep telefonunda mesaj
okuyor, mesaj yazıyordu.
Şaşkının biri sokakta hem hızlı hızlı gider, hem de cep telefonu
ile konuşurken birine çarpmış, ikisi de yere düşmüş.
Cep telefonu ile konuşan hızlı sürücü kaza yapmış.
Cep telefonu bağımlıları toplama, çıkarma, çarpma ve bölme bile
yapamaz hale gelir.
Benim telefonum daha lüks, senin telefonun lüks ama eski… He he
he…
Yenisi çıktı, 1500 liraya aldığım eskisini atıp onu almalıyım…
Cebinden pahalı, lüks, gösterişli, marifetli cep telefonunu
gururla, kibirle çıkartır. Gözlerinde sersemce ışıltılar,
dudaklarında aptalca bir tebessüm…
Marifetli ve hünerli telefon marifet ve hüneri katl eder…
Lüzumluysa, faydalıysa, gerekiyorsa cihaz elbette alınacak,
konuşulacak ama asla bağımlı olunmayacak…
İnsanı vasıflı, medenî, güçlü, kibar, kültürlü yapan kalemdir
kağıttır kitaptır ilimdir irfandır kültürdür bilgeliktir
sanattır…
Bunlar yoksa cep telefonu ile öğünmek ahmaklıktır…
Cep telefonunun faydasını inkâr eden yok… Bu fakir, madalyonun arka
tarafını okuyorum…
ABD’de iki milyar dolarlık serveti olan akıllı bir zenginin cep
telefonu yokmuş. Demek ki onun için gerekli ve lüzumlu değil…
Yüksek İstanbul terbiye, görgü ve ahlakına göre, bir büyüğün
ziyaretine gidilirken, kapısında cep telefonu kapatılır.
Büyüğün yanında cep telefonu ile konuşmak ayıptır, saygısızlıktır,
ona hakarettir.
Zaruret varsa, önceden izin alınır, “Efendim bir hastam var yahut
bir yolcum var, telefonumu açık tutmama izin verir misiniz?”
Bugün bazı televizyon kanalları şirkin, küfrün, Tağutun, nifakın,
fitne ve fesadın, ahlaksızlığın emrindedir.
Bazı ekranlardan nur, edeb, ilim, irfan, hikmet değil; mürekkep
cehalet, fısk fücur, ahlaksızlık, dinsizlik, densizlik, donsuzluk,
edepsizlik akmaktadır.
Küçük çocuklara, bilhassa küçük kızlara kocasını aldatan karılı
filmler gösteriliyor.
Şaban filminde Taksimde define arayan köylüler yerin altında tünel
kazarlar ve bir randevu evine çıkarlar. Mâsum çocuklar bunu kahkaha
ile seyreder. Aman ne seyir, ne eğlence…
Programın tam ateşli yerinde karının omuz askısı kopuyor, göğüsleri
görünüyor. Kaza mı, yoksa kasıtlı bir reklam mı?
Evini genelev, fuhuşhâne, kumarhane, meyhane, batakhane haline
getirmek isteyenler kötü büyük kanalları hep açık tutsunlar.
Açık oturumda dine hakaret ediliyor, milyonlarca Müslüman seyr
ediyor…
Bu memlekette şerre, şirke, küfre, nifaka, fitneye, tefrikaya,
fuhşiyata alet edilen ne kadar çok “ekmek bıçağı” var.
Cep telefonu ve tv bağımlıları o kadar aptal, sersem, afyonlanmış
duruma düşüyormuş ki, 300 kelimeden fazla yazıları okuyup
anlayamıyormuş. Beyin dumuru!..
Televizyon reklamları toplumu robot, esir ve zombi yapıyor…
İffetin, ailenin, faziletin düşmanı o biçim tv’ler…
Ayranı yok içmeye, cep telefonuyla gidiyor memşaneye…
Bazı televizyonlar lüksü, israfı, fuhşu, her tür azgınlığı teşvik
ediyor. Sersem ediyor, şaşkın ediyor, köle ediyor, milleti
birbirine düşman ediyor…
Ben hür bir vatandaşım, cep telefonu televizyon bana hiçbir şey
yapamaz!.. Ya öyle mi?.. A robot kafalı, Şu haline baksana…
• (İkinci yazı)
Müslümanlar Lâf Dinler Öğüt Tutar mı?
KONU: Müslüman halka laf anlatılabilir mi?
CEVAP: Elbette Müslümanların içinde de laf dinleyecek akl-ı selim
(sağduyu) sahipleri vardır ama bunlar binde bir değildir.
Müslümanlara nasihat ediliyor mu?
Doğru dürüst yeteri kadar edildiğini sanmıyorum.
Edilse bile ancak binde biri öğütleri dinler ve tutar.
Allah Kur’anda Müslümanlara nasihat ediyor… Peygamber aleyhissalatü
vesselamın hayatı, sireti, Sünneti hep nasihattir… On dört asırdan
beri ulema, fukaha, mürşidler, meşayih, ziyalılar Kur’anî, nebevî,
hikemî öğütleri tekrarlıyor. Lakin bunları dinleyenler çok
azdır.
İnsanların bir kısmı dinler gibi görünüyor ama yine bildiklerini
okuyor.
Belli başlı nasihatler nelerdir?
İman ediniz, itikadınızı tashih ediniz…
Beş vakit namazı dosdoğru kılınız…
Vakit namazlarını cemaatle kılınız.
Zekatı doğru dürüst veriniz…
Ahlakınız doğru düzgün olsun.
Faydalı ilimleri öğreniniz, cahil kalmayınız.
Allahın ipine (Dine, Şeriata) yapışınız, sakın tefrikaya
düşmeyiniz, parçalanmayınız, çekişmeyiniz.
Mü’minler birbirlerini sevsinler, korusunlar.
Tek bir Ümmet olunuz.
Râşid ve âdil bir İmama biat ve itaat ediniz.
Âhiret için hazırlık yapınız.
Dünya hayatı bir imtihandır, sakın gafil kalmayınız, sınavı
kazanmak için çalışınız.
Şehvetlerinize uymayınız, fuhşiyyat=azgınlık yapmayınız.
Ribadan, zinadan, âhir zaman alameti yüksek müzeyyen binalardan
uzak durunuz.
Kadın ve kızlar Kur’anî şer’î tesettüre uysunlar.
Tağutlara, deccallara, kezzablara uymayınız, onlara muhalefet
ediniz.
Yeryüzünde fesat çıkartmayınız.
Gıybet etmeyiniz.
Tecessüs etmeyiniz.
Allahın size verdiği nimetleri paylaşınız, yardımsever olunuz.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapınız.
İyi olunuz, kötü olmayınız.
Nefs-i emmarenize ve şeytana uymayınız.
İslam bir nasihatler manzumesidir.
İyi, gerçek, doğru, vasıflı, güçlü Müslüman nasihat dinler ve
tutar.
Zamanımızda yeterli miktarda ve derecede nasihat edilmiyor ama yine
de az buçuk ediliyor. Bu nasihatler tutuluyor mu? Maalesef maalesef
maalesef.
Allah, Peygamber, dinimiz bize gıybet etmeyin diyor, biz edip
duruyoruz.
Müminler birbirlerini sevmeli öğüdü verilmiş, biz birbirimizi
sevmiyoruz. Sevmek bir tarafa bir kısım Müslümanlar birbirlerini
düşmanlık ediyor.
Peygamberimiz Müslümanların birbirleriyle riba muamelesi yapmasını,
kişinin anasıyla zina etmesi gibi çirken ve iğrenç olarak
gösteriyor. Biz ribaya batmışız.
Kitap piyasasında on binlerce dinî nasihat eseri var ve kapış kapış
satılıyor ama nasihatler tutulmuyor, beklenen ıslahat=iyileşme
olmuyor.
Yazımın başında ne demiştim?.. Müslümanlar laf dinler, nasihat
tutar mı?
Siz bu soruya ne cevap verirsiniz?