Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 28. Dönem 3. Yasama Yılı resmen başladı. İlk genel kurul toplantısına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldı. Meclis’e girişinde TBMM Başkanvekili Celal Adan tarafından resmi bir törenle karşılanan Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından da Şeref Kapısı önünde selamlandı.
YENİ YASAMA YILINDA BAŞARI DİLEDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel kurulda milletvekillerine hitap ederek, yeni yasama yılının ülkeye hayırlar getirmesini diledi. Konuşmasında,"TBMM'nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı'nın milletvekillerimizle birlikte ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşımızın tüm gazi ve şehitlerini bugün bir kez daha saygıyla yadediyorum. Yeni yasama yılının uyum, uzlaşma, karşılıklı anlayış içinde hepiniz için özellikle aziz milletimiz için hayırlı ve bereketli yıl olmasını niyaz ediyorum. Bu yüksek şuurla milletimize hizmet edecek siyasi partilere, milletvekili arkadaşlarımıza yeni yasama yılında başarı dileklerimi iletiyorum." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ayrıca mevcut 1982 Anayasası’nın geçerliliğini yitirdiğini belirterek, yeni anayasa çalışmalarına dair, "Kendi hazırlıklarımızı titizlikle sürdürüyoruz. Yapıcı her teklife açığız. Yeni anayasa, devleti ve milleti birleştiren bir nitelik taşımalıdır," dedi.
Yeni yasama yılına dair umutlarını dile getirerek, siyasi partilere ve milletvekillerine başarı dileklerini ileterek, "Yeni anayasanın kutuplaştırıcı değil uzlaştırıcı, yasakçı değil özgürlükçü olması, farklılıklarda değil ortak noktalarda buluşturması sarsılmaz ilkemizdir." açıklamasını yaptı. Erdoğan, "Tüm partileri, toplumun tüm kesimlerini, Türk demokrasisini yeni ve sivil bir anayasa ile taçlandırma mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum." açıklamalarında bulundu.
BÖLGESEL SICAK GELİŞMELER
"İsrail’in Filistin’de Gazze’de yaklaşık 1 yıldır yürüttüğü terör ve soykırım maalesef Lübnan’a uzandı. Dün işgal güçleri Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. İsrail bir yandan Gazze’de soykırım yaparken bir yandan Lübnan’a terör saldırıları yaparken bölge ülkelerini de ateşin içine çekmek için her yolu deniyor. Gazze’de 17 bini çocuk olmak üzere 42 bin insanı katleden ve şimdi de Lübnan’da katliama başlayan İsrail maalesef dünyadan gerekli tepkiyi almamaktadır.
Bunu BM Genel Kurulu’nda da ifade ettim. Netanyahu isimli bir Hitler özentisi tüm suçları pervasızca işlemiştir. Soykırım, taciz, tecavüz, etnik temizlik, ifade özgürlüğünü yok etme, ibadethaneleri hastaneleri okulları bombalama dahil insanlığa karşı işlenebilecek ne kadar suç varsa defalarca işlemiştir.
Tüm insanlık adına utanç verici bu tabloya rağmen bazı ülkeler İsrail’e destek sağlamaya devam ediyor. Diğer bazı ülkeler de susarak bu vahşete ortak oluyor.
Ne yaparsa yapsın İsrail, er ya da geç durdurulacak!
Kendini dev aynasında gören Hitler nasıl durdurulduysa, Netanyahu da aynı şekilde durdurulacaktır. Evlatlarının beyaz kefenlerine sarılan anaların, babaların ahı bu zalimleri rezil rüsva edecektir. Sadece İsrail’in değil, Batı’dakiler başta olmak üzere devletlerin alnına yapışan kara leke asırlar boyu unutulmayacaktır.
Bugün yüreğim yanarak içim kan ağlayarak söylüyorum, İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımı başlayalı tam 360 gün oldu 42 bin kardeşimiz şehit edildi, annelere enkaz altında kalan ciğerparelerinin parçalarını toplattılar. İnsana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsini çiğnediler. Sadece camileri değil, asırlık kiliseleri de enkaz yığınına çevirdiler. Ne uluslararası kuruluşlar ne de 2 milyar Müslümanı temsil eden devletler bir araya gelip ortak bir tepki gösteremedi. Bırakınız İsrail’i durdurmayı müşterek bir tavır dahi sergilenmedi.
Susmak, vahşeti görmezden gelmek hiçbirimizi bu soykırım şebekesinin saldırganlığından kurtaramayacak. Bu tepkisizliğin sona ermesi için Türkiye olarak hakkı cesaretle söylemeye, zalimler karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz.
Vaat edilmiş topraklar hezeyanı ile hareket eden İsrail yönetiminin tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer açık söylüyorum bizim vatan topraklarımız olacaktır. Türkiye içindeki bazı İsrail dostlarının gönüllü veya paralı Siyonizm propagandası yapanların anlamadığı budur. Netanyahu hükümeti Aandolu2yu da içine alan bir hayal kurmakta ve ütopya içinde koşmaktadır. 7 Ekim’den beri yaşanan her gelişme bu tehdidin boyutunu artırmaktadır."
HATAY-LÜBNAN ARASI 2,5 SAAT
"Hatay’ın Yaylağı ilçesindeki sınırdan Lübnan sınırı 170 kilometredir, Türkiye’den Lübnan sadece 2,5 saat mesafededir. Yani işgal, terör, saldırganlık hemen yanı başımızdadır. Özellikle Hamas terör örgütü diyenlere sesleniyorum, 360 gündür yaşanan barbarlığı 7 ekim vakası ile meşrulaştırmaya çalışanlara sesleniyorum, karşımızda kandan beslenen bir katil sürüsü var. Karşımızda tüm bölgeyi ateşe atmaya niyetli gözü dönmüş bir işgal şebekesi var. Karşımızda sadece Müslümanları değil Yahudiler arasında dahi ayrım yapan ırkçı bir rejim var. Yanı başınızda sivil halkın başına bombalar yağarken sessi ve tarafsız kalmak suça ortak olmaktır. Buradan 360 gündür 3 maymunu oynayanlara soruyorum, çocuklarınızın yüzüne yarın nasıl bakacaksınız? Filistin-Lübnan güvende değilse kendinizin güvende olabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?
Vatanımız için, milletimiz için, bağımsızlığımız için bu saldırganlığa bu devlet terörüne elimizdeki her imkanla karşı durmayı sürdüreceğiz. Bedeli her ne olursa olsun, Türkiye İsrail’in karşısında durmaya devam edeceğiz. İnsanlığın ortak değerlerine saldıranlar karşısında bir insanlık cephesinin kurulması için Türkiye elinden geleni yapacaktır.
Biz Türkiye olarak Lübnanlı kardeşlerimizi bu zor günlerinde asla yalnız bırakmayacağız, tüm imkanlarımızla yanlarında olacağız.
"İSRAİL ER YA DA GEÇ DURDURULACAK"
İsrail'in Lübnan'daki işgaline de değinen Erdoğan, "İsrail, bir yandan Gazze’de soykırım, Lübnan’a terör saldırıları yaparken aynı anda bölge ülkelerini kendi ateşine çekmek için her türlü provokasyonu deniyor. İsrail er ya da geç durdurulacak" ifadesini kullandı ve şunları söyledi:
"Siyonist rejimin şahsımızı hedef alan itibar suikastlarına asla izin vermeyeceğiz. Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. 7 Ekim'den beri yaşanan her gelişme bu tehdidin boyutunu artırmaktadır. Bu coğrafya bilgisini sizlere ve aziz milletimize hatırlatmak isterim."