Dilin şerrinden korunmanın en kestirme yolu susmaktır. Peygamber efendimiz (sallallahu âleyhi vesellem) Hadis-i Şeriflerinde;

“Emniyetli yaşamak isteyen diline sahip olsun.”
(Beyhakî)

“Çok konuşanın yanlışı çok olur. Yanlışı çok olanın günahı çok olur. Günahı çok olan ise ateşe daha layıktır.” (Taberinin Evsat’ından.)

“Kim bana, iki çene ve apış arası mevzuunda söz verir kefil olursa, ben de ona cennet için kefil olurum.” (Buhârî, Rikak 23)

“Sizin bana en sevgili ve kıyamet gününde bana en yakın mecliste olanınız, ahlakı en güzel olanınızdır. Sizin bana en sevimsiz ve kıyamet gününde benden en uzak olanlarınız gevezeler, boşboğazlar ve tepeden bakanlardır.” (Tirmizi)
“Dilini ıslah eden kimseye Allah rahmet etsin.” (Hatîb el-Bağdâdî)

İbn Ömer’in rivâyet ettiğine göre Resûlullah (sallallahu âleyhi vesellem) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Konuşup da kazanan veya susup da selâmet bulan kula Allah merhametiyle muâmele etsin. Zira dil(lisan) insanı en çok tutması gerektiği şeydir.” (Şihâb’ül Ahbar, s. 93.) “Dikkat edin; kulun sözlerinin hepsi aleyhinedir, lehine değildir. Sadece Yüce Allah’ı zikir veya mârufu emir, veya münkerden nehiy, yahut da insanların arasını ıslâh maksadıyla söylenenler hâriç.” (Şihâb’ül Ahbar, s. 86. 110). Bunun üzerine Muâz b. Cebel dedi ki: Yâ Resûlulah, konuştuğumuz her şeyden dolayı muâheze mi olunacağız? Buyurdular ki: “İnsanları burunları üzerine cehenneme düşüren şey, dillerinin söylediklerinden başka bir şey midir? Başı selâmette olmayı isteyen kimse, dilini maceradan korusun ve gönlünü bürüyen şeyi kontrol etsin, amelini güzelleştirsin, emelini kısaltsın.” Sonra aradan birkaç gün geçmemişti ki, şu âyet nâzil oldu: “Sadaka vermeyi veya iyilik yapmayı veyahut insanların arasını düzeltmeyi emreder tarzda konuşmak hâriç, onların gizli konuşmalarının (fısıldaşmalarının) çoğunda hayır yoktur” (Nisa, 114)
“Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır konuşsun ya da sussun.” [Tirmizî, Kıyamet 51, (2502)]

“Sukut eden selamet bulur” (Tirmizî, Taberânî)
“Susmak, hikmettir; fakat susan azdır.” (Deylemi)
“Dilini ve ırzını koruyacağına dair bana söz verene bende cenneti söz veririm” (Buhârî. Tecrîd-i sârîh: 2032) (Buhari, bu Hadis-i Şerifteki “Fem” kelimesi dil manasına gelebildiği gibi ağız manasına da gelebilir. İkinci manaya göre Hadis-i Şerif tercüme edilirse; “Ağzını ve ırzını...” Ağzı korumaktan maksat, haram yememektir.)

“Bir kimsenin kalbi ve dili istikamet bulmadıkça onun imanı müstakim olmaz” (Harâitî)

“Selamet bulmak isteyen sukut etsin” (Beyhaki) (Beyhaki, Burada kastedilen yanlış konuşmaktır. Eğer biliniyorsa konuşulur.)

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin veya sukut etsin” (Buhari Edeb 31-85, Müslim İman 74-75)

“Allah o kula merhamet etsin ki, konuşurken sevap kazanır, susarken selamet bulur” (Beyhakî)

“Hayır dışında dilini tut şeytanı yenersin” (İbnu Hibbân) buyurarak sukutun önemini belirtmiştir.
Hz. Ebubekir (Radıyallahu Anh) “İnsanları felaketlere sürükleyen onların dilleridir” buyurmuştur.

Hz. Ömer (Radıyallahu Anh) “Çok konuşmayın. Çok konuşan çok yanılır, çok yanılan çok günah kazanır, çok günah kazanan da cehenneme girer” buyurmuştur.

Hasan el-Basri (Rahmetullahi Aleyh)
“Dilini tutamayan bir kimse dinden bir şey anlamamıştır. Müminin düşüncesi dilinden öncedir. O önce düşünür ve gerçek doğruyu bulunca konuşur. Münafığın ise dili düşüncesinden öncedir. O düşünmeden konuşur”

Yunus İbn. Ubeyd (Rahmetullahi Aleyh) “Ben, sözlerine dikkat eden bir insan gördükçe onun diğer amellerinin de iyi olduğunu gördüm.”

İmam Azam Ebu Hanife Hazretlerine; Bir kişinin akıllı olup olmadığını nasıl anlarsınız diye soruluyor. Hazret; “Onun konuşmasından anlarım” diyor. Peki o kişi hiç konuşmasa nasıl anlarsınız diye sorulunca; “O kadar akıllı kişi yoktur” diye buyurdu.
Allah resulünün (sallallahu âleyhi vesellem) “Susan kurtulur” [(İbni Ebid Dünya Kitabus Samt (s.183, no:10), Tirmizi (4/660), İbni Hacer Fethul Bari (11/309), Darimi (2/299), Ahmed (2/159, 177)] sözündeki hikmet daha iyi anlaşılmış oldu.