SIZMA ÖNLEMİ
Demirören Medya Başkanı ve Milliyet yazarı Sayın Mehmet Soysal, Entegre Ağlar yazısında şöyle diyor:
Devletlerin yıkılış gerekçelerini çok iyi biliyoruz ama sürekli aynı hata tekrar edildiği için on altı devleti kaybetmişiz. İçerdekilerin ve dışarıdakilerin entegre ağları sistematik ve hatasız çalıştığından sürekli darbelerle karşılaşıyoruz.
Entegre ağların sistematik sızma yolu günümüz iletişim gücüyle daha da genişlemiştir. Kripto sızmaların farkına varmak da oldukça zorlaşmıştır. Kimin hangi hesabî davranış gösterdiği kestirilemiyor yani. Demokrasinin temeli halk oyu almak için çıkar gruplaşmaları, cemaatleşmeler, lobi faaliyetlerine itibar etmek de bu sızmaları kolaylaştırıyor maalesef. Liyakat sahibi olduğu halde devlette yükselemeyenler de bu lobicilikten etkileniyor ve belli grupların, cemaatlerin etkisi altına girmek zorunda kalıyor çoğu zaman. Çeşitli değerler sömürüsüyle her yere sızıyor entegre ağların piyonları.
En acısı da demokratik rekabet yapan siyasîlerin bilerek bilmeyerek bu entegre ağların savunucusu hatta silahşörü durumuna düşmesi(!) İletişim fakültesi dekanlığı yapmış bugünkü Ak Parti Grup Başkanı Sayın Prof. Dr. Naci Bostancı iki ayrı twit atmış. Önemli bence. Bakınız ne diyor?
Siyasal dilleri iktidar eleştirisinin anlatımlarının ötesine gitmeyenler, kendileri de bir adım öteye gidemezler. Seçmen, eleştirel dili kurnaz bir avcı gibi kullanmaya kalkan muhalifi daha ilk sözünden, ilk hal ve tavrından tanır, gözündeki pırıltıdan bilir. Bu yüzden böyleleri asla kendilerini kanatlandıracak çoğunluğa ulaşamazlar.
Hoca, sürekli kusur eleştirisiyle rakibe oy kaybettirme çabasının bir iletişim hatası olduğuna dikkat çekiyor. Bunu da halkın bir kurnazlık olarak algıladığını vurguluyor. Seçim sonuçları doğrulamıyor mu bu fikri? Bence ana muhalefetin de bu fikir üstünde azıcık düşünmesi gerek. 15 Temmuz sonrası MHP’ nin, millet bekası tehlikeye girerse parti rekabeti söz konusu edilemez demesi, ne getirmiş ne götürmüştür? Dikkate değmez mi yani?
Yargıda hâlâ taraflar olduğu iddiaları atılıyor ortaya ekranlarda açıkça. Ayrıca çeşitli tartışma programlarında da Ergenekon-Balyoz davası mağdurlarının haksız yargılamasına iktidarın bilerek taraf olduğu ileri sürülüyor. Oysa iktidar lideri biz bunları 2010 yılında fark ettik diyor, bütün iktidarların yıllardır bu yapıca etki altına alındığını, kendilerinin de aynı hataya düştüğünü söylüyor ama yine de bunun üstünde çatışma sürdürülüyor. Ana muhalefet lideri de gazetecilik mesleğine sızanların niye hapisteler diye açık açık savunuculuğunu yapıyor. Bir kez değil, defalarca! Pekiyi bu çekişme kime yarıyor? Çatışma plancısı içeride ve dışarıda entegre ağları kuranların tuzağına düşülmüş olmuyor mu böylece ister istemez?
12 Eylül öncesi barış kültürüne dayalı bir demokrasi örneği veremediğimiz için sağ sol çatışmaları üstüne darbe yapılmıştı. Darbe olunca ne yazıyordu Darbeci Kenan Evren’i kapak yapan TIME dergisinin kapağında? Girin internete görürsünüz Holding Turkey Together yazısını. Darbe sevgisi hiç bitmedi ABD’ de. 28 Şubat sürecinde şeriat geliyor korkuları pompalamak için medyayı entegre ağlar nasıl kullanmıştı? Nereden çıkmıştı Aczimendi faaliyetleri; çeşitli zikir gösterileri, tesettürlü bayan feryatları, türban gösterileri? Bunların hepsinin sözünü ettiğimiz entegre ağ piyonlarının organizasyonu olduğunu anlamadık mı sonradan?
1979-2016 yılları arasında 449 sayı çıkan edebiyat ve popüler bilim dergisinin adı Sızıntı’ ydı. Düşündürücü değil mi? Niyetlerini sanki bu ada yansıtmışlar, kimse anlamamış. İnternette görmek mümkün. Mayıs 2016 sayısında haç işaretli bir kapıyı asker kolu açıyor, çıkan aralıkta bahar görüntüsü ve Necip Fazıl gibi bir değerimizin şiiriyle kurtuluş müjdesi veriliyor. Çocuklarımızdan başlayıp her yere sızdıklarını fark edemedik yıllarca.
Benzer yapılar yine kurgulanır, uyanalım artık; ağzımızdan çıkanın kimin işine yarayacağını da çok iyi düşünelim! Şimdi takkeler düştü keller göründü. Niyetler açık edildi. Suriye’de terör örgütüne alenî silah yardımı niye? Menderes’i idam edip Demirel, Erbakan, Çiller, Ecevit’i acze düşüren sızmalarla yaratılan krizler ardından gelen darbe ve müdahalelerin benzeri bugün sökmeyince olabilir mi acaba? Herkes buna kafa yormalı bence.
Sızma önlemi için oy deposu görüp cemaat ve grup lobi faaliyetlerine itibar etmemeli, işinin ehli olduğu kamu vicdanında kabul gören Sayın Millî Eğitim Bakanı örneği her alanda liyakat demeliyiz. Sızma önlemi liyakat!