Eğitimde dünyanın en başarılı ülkelerinden biri olan
Finlandiya’da zorunlu eğitim sürecinde hiç sınavın yapılmadığından
söz ediliyor.
Konuyla ilgili Yrd. Doç. Dr. Ali Eraslan’ın EFMED dergisinin Aralık 2009 sayısında yayımlanan “Finlandiya’nın PISA’daki Başarısının Nedenleri” başlıklı makalesinden kısa bir alıntı yaparak devam edelim:
“Okullarda okutulacak kitaplara öğretmenler kendileri karar
veriyor. Zorunlu temel eğitim boyunca, değerlendirme adına herhangi
bir ulusal sınav veya yılsonu sınavı yok; öğrenciler, öğretmenin
hazırladığı sorularla değerlendiriliyor. Bu yüzden öğretimin
odağında öğrencileri testlere hazırlamaktan ziyade tamamen öğrenme
var”.
Eğitimin önündeki en büyük engellerden birisi de sınavlardır.(Test formatındaki sınavları kastediyorum) Sınavlar çocukların hayata hazırlanmalarını engelliyor. Çocukların özgürce düşünmelerini, üretmelerini, muhakeme yapmalarını, gerçek anlamda eğitim almalarını engelliyor.
Sınavlar sadece öğrencileri standartlaştırmaya, kişiliklerini nitelemeye, sınıflandırmaya ve cezalandırmaya yarıyor. Sınav olan bir yerde mutlaka bir tasnif ve sıralama olmak zorunda. Sonucunda ise kazanan ve kaybedenler oluyor. Çoğu zaman da kaybedenler… Çocuk kaybettiğinde ise kendine olan güvenini, hayata olan inancını da kaybediyor. İnancını kaybeden bir öğrenci grubunu derslere nasıl motive edebilirsiniz? Nitekim edemiyoruz da. Sonuç olarakçileden çıkmış bir öğretmen ve hayattan ümidini yitirmiş, başarısızlığa mahkûm edilmiş bir kader mahkûmu…
Bizim ülkemizde sınavlar bir disiplin aracı, bir tehdit unsuru olarak da kullanılıyor. Öğretmenlerin ellerindeki en büyük silah, otorite aracı sınavlardır. Öğretmenlerin ellerinden sınav silahı alındığında kendilerini büyük bir boşlukta göreceklerdir. O yüzden sınavların kaldırılmasına ilk önce öğretmenler tepki göstereceklerdir. Çünkü sınav sayesinde öğrencileri sınıfta tutuyorlar, kendilerini dinletebiliyorlar. Öğretmenlerin sınıfta en sık kullandığı cümlelerdin biridir; “iyi dinleyin bu konuyu sınavda soracağım ha!”, “Sınavda bu soru kesin gelir.”
Demek ki sınav olmasa öğretmen o konuyu anlatmayacak, öğrenci de öğrenmeyecek.
Bu algı çok yanlış bir algı. Gerçek anlamda öğrenmenin
önündeki en büyük engel…
Ne yapıp edip bu sınav kısırdöngüsünden çıkmamız gerekiyor. Bakanlık aslında bu konularda küçük de olsa adımlar atıyor. Örneğin ilkokulların ilk 3 sınıfında hiçbir şekilde sınav yapılamaz diyor. Ama uygulamada durum öyle değil. Öğretmenler daha 1.sınıfta bile sınav yapıyor, test yapıyor. Asıl problem öğretmenlerde. Öğretmenlerde bir zihniyet değişimi yaşanmadığı müddetçe de bakanlık ne yaparsa yapsın gerçek eğitimle ilgili mesafe alınamıyor.
Sınavsız bir eğitim, sınavsız bir okul istiyoruz. Bu durum
gerçekleştiğinde eğitim ve çocuklar özgürlüğüne
kavuşacaklardır.
Tatilin Cazibesi
Tatil olduğunda "oley, yaşasın" diye sevinçten nara atan bir toplum çalışmaktan,üretmekten,düşünmekten tabi ki zevk almaz.
Toplum olarak çalışmaya odaklı değil, tembelliğe,
miskinliğe,avareliğe odaklı hale gelmişiz.İşimiz çok zor. Ülkeme,
ülkemin istikbaline üzülüyorum.
İyi okullar piyangodan çıkmayacak
"Eğitim sistemi çökmüş, düzeltmek de imkânsız, düzelmesi için bir mucize beklemek lazım" diye düşünüp bekleyecek miyiz?
Hayır... İyi okulları iyi insanlar meydana
getirir.
Sizler gibi iyi insanlar, iyi öğretmenler...
Harika okullar meydana getirmek için sizin de yapabileceğiniz
çok şey olabilir. Daha iyi öğretmen olmak gibi mesela...
İyi okullar, iyi öğretmenler, iyi öğrenciler piyangodan
çıkmayacak.
İçimizden, bizlerden çıkacak.
Sadece biraz daha iyi olmak için çaba harcamalıyız.
Adem Keven