Yıllar yıllar önce rivayete göre Brütüs, Roma Kralı Sezar'ın en yakın arkadaşıydı. Sezar, aniden kendisine saldıranlara karşı koymuş fakat, karşısında Brütüs'u görünce (Et tu, Brutus?) “Sen de mi Brütüs?” ya da “Sen bile mi Brütüs” demiş. Yani, herkes ihanet edebilirdi ama senden hiç ummazdım! 

Yaklaşık bir yıl kadar önce YouTube'da Amerikalı bir gencin bir videosunu görmüştüm. Tabiki eğlenceli ve kendini izlettirmesini bilen, zeki bir gençti. Her gün İncil ile Kur’an-ı Kerim’i karşılaştırıyor, hemen her gün canlı yayınlar yapıyordu. Kuran’ın mucizeleri karşısında dehşete kapılıyor, ara ara gözyaşlarını tutamıyor ve hırsla araştırmaya devam ediyordu. Elbette tahmin edersiniz ki, dünyanın her yerinden mesajlar yağıyor, onunla birlikte ağlayanlardan tutun da, iman nasip olması için dua edenlere, sen delisin diyen hristiyan kesime kadar yorumlar akıyordu. Doğruluğu tartışılır elbette fakat, bir videosunda canlı yayında, bir gün boyunca hiç durmadan Kur’an tercümesini saat ve dakika tutarak sesli bir şekilde, biraz da esprili bir tarzla kan çanağına dönen gözlerine kibrit çöpü tutturup, hiç bir şey yiyip içmeyerek 24 saatte okumuştu. Video o yere yığıldığında sona eriyordu. Tahmin edersiniz ki hesabı artık en üst sıralara yerleşmişti. Hatta ülkesinden ortak canlı yayınlara katılıyor, kendince islamı savunuyordu. Tam da Filistin katliamının başladığı zamanlardı. Bir radyo canlı yayınında ise sadece gözleri görünecek şekilde bıraktığı Filistin puşisini takmış, bundan sonra böyle yayın yapacağım diyordu. Dünyadaki Filistin destekçilerinin de sevgisini kazanmıştı. Hristiyan annesi ile canlı sohbetler yaparak, onu da ara ara islama davet ediyordu. Kendi sanal dünyasında zirveye oynuyordu.  

Her neyse... yine bir gün bir videosuna denk gelmiştim. Başlığı beni epey şaşırtmıştı. Acaba ben mi yanlış anladım diyerek birkaç yerden tercüme yaptım. Buraya bile yazamayacağım tarzda, rahatsız edici bir başlıktı. Tahmin edersiniz ki, konu yine peygamber efendimizdi. İçerikte ise acaba böylemi yoksa öyle biri mi? tarzında ucu açık yorum bırakıyordu. Fakat başlığa bakıldığında tıklanma rekorları kırmak için atılmış olduğu barizdi. Hemen dayanamayarak “Haddini bil şeklinde bir yorum yazdım ve senin müslüman olduğuna inanmıyorum.” dedim. Tabiki yorumum binlercesinin arasında kayboldu gitti. Birisi bana cevap yazmış; “Bu eleman rant için her şeyi satar.”   

Aslında üzücü olan şey onun gerçek niyetini göstermesi değil, binlerce kişinin hala onun müslüman olduğuna inanması ve ayet ve delillerle uzun uzun edebiyat yapması.  

Çağlar ya da kişiler değişse de vizyon hep aynı kalıyor. Sadece iletişim araçları değişiyor o kadar. En çok dikkatimi çeken şey ise; bu organizmalar konuşma ve hitabeti güçlü ve zeki kişiler arasından seçiliyor. Konuyu anlatırken dolandırarak, tıpkı bulanık bir su gibi anlatmaları ve en çok da Tasavvuf alanında boy göstermeleridir. Eskilerin güzel bir sözü vardır; “Bu değirmenin suyu nereden geliyor?” diye. Elbette suyun geldiği güçlü kaynaklar var! Hakikatin sessizliği sizi yanıltıyor olabilir. Fakat vakit geldiğinde, kulakları sağır eden fırtına koptuğunda, ne alkışların sesi ne de yalanlarınızın gölgesi kalacak.