Dijitalleşmenin hızla arttığı Türkiye'de, iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte sosyal ilişkilerde belirgin bir kesinti yaşanıyor. Görüşmelerin büyük ölçüde dijital platformlar üzerinden yapılması, yüz yüze iletişimin azalmasına neden oluyor. İş hayatında sağladığı kolaylıklar tartışılmaz olsa da, aile ve akraba bağlarının zayıfladığı gözlemleniyor. Aile içinde telefon, tablet ve televizyon gibi araçların yoğun kullanımı, ciddi iletişim kopukluklarına yol açarak iletişimi sadece temel ihtiyaçlar seviyesine indiriyor.
Aile bağlarının kuvvetlendirilmesine yönelik çalışmaların artması, toplumun sosyal dokusunu yeniden inşa etmek adına büyük bir önem taşıyor. Teknolojinin hayatımıza sağladığı kolaylıklar yadsınamaz, ancak sosyal ilişkiler üzerindeki olumsuz etkilerini de göz ardı etmemek gerekiyor. Dijitalleşmenin sosyal ilişkiler üzerindeki etkisi, sadece bireysel düzeyde değil, aynı zamanda toplumsal düzeyde de derin izler bırakıyor. İnsanlar arasındaki duygusal bağların zayıflaması, toplumun genel refahını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu bağlamda, aile içi iletişimin güçlendirilmesi ve sağlıklı iletişim kanallarının oluşturulması, toplumsal huzurun sağlanması için kritik bir rol oynuyor.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın "Bilinçli Aile Olmak" kitabında da vurguladığı gibi, aile içi iletişimin güçlendirilmesi, sağlıklı ve bilinçli bireyler yetiştirmek için kritik bir öneme sahip. Tarhan, kitabında aile içi iletişimin önemini şu sözlerle ifade ediyor: "Aile, bireyin ilk sosyal deneyimlerini yaşadığı ve kişilik gelişiminin temellerinin atıldığı yerdir. Bu nedenle, aile içi iletişimin sağlıklı ve güçlü olması, bireyin toplumsal hayatta başarılı ve mutlu olmasının anahtarıdır."
Toplumun sosyal dokusunu yeniden inşa etmek ve aile bağlarını kuvvetlendirmek adına atılan adımlar, sağlıklı iletişim kanallarının oluşturulması için büyük bir önem taşıyor. Tolstoy'un da dediği gibi: "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır." Bu nedenle, aile içi iletişimi güçlendirmek, sadece bireylerin değil, aynı zamanda toplumun genel refahı için de hayati bir öneme sahiptir.
Kuran-ı Kerim'de Nisa Suresi 36. ayette de aile bağlarının ve yakın ilişkilerin önemine vurgu yapılır: "Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve elinizin altındaki kölelere iyilik edin. Allah, kendini beğenen ve övünen kimseyi sevmez." Bu ayet, aile içi ve toplumsal ilişkilerin önemini vurgulayarak, insanların birbirine karşı olan sorumluluklarını hatırlatır ve güçlü aile bağlarının sağlıklı bir toplumun temel taşı olduğunu bir kez daha gözler önüne serer.