Öncelikle bu seçimin tüm Türkiye'ye ve büyük bir umutla gözünü Türkiye'ye dikmiş halklara hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Seviniyor muyum? Hayır! Üzülüyor muyum? Hayır! Her şey olacağına varır, hepsi bu kadar.



Seçim sonuçlarına gelince... Herkesin sorumlu olduğu bir ortamda kim suçlu kim masum aranılmaz. Herkes yaptığının bedelini öder. Tembel tembelliğinin, ters tersliğinin, şımarık şımarıklığının. Benim bir suçum yok, ben şuurlu ve bilinçi bir insanım diyenler olabilir. Ama yazılmamış hayat kuralların belirlediği şıklardan biri de nedir, bilir misiniz? Kurunun yanında yaş da yanır. Bu seçim de böyle oldu, nabıcan Ştefan?

Şahsen ben seçim sonuçlarıyla ilgili pek de karamsar düşünmüyorum. Mevlam neylerse güzel eyler demiyor muyuz? Parti parti değerlendirme yapmadan önce seçim sonuçlarıyla ilgili kendi kanaatımı söyleyeceğim. Bir kere bu seçimler kişisel ego ve hesapların milli çıkar ve hesabın önüne geçildiğini sergiledi. Nasıl mı? Ortada uçuşan kayan oylara bakacak olursak en fazla CHP ve AK Parti'den oy kaydığını görüyoruz. AK Parti'den malum cemaatin emanet gibi duran eskiden kalma oyları HDP'ne kaydı ise, CHP'den de sırf AK Parti tek başına iktidar olamasın inadıyla ulusalcı olmayan sol seçmenin oyu kaymıştır. Her iki kesimden kayan oyların temelinde AK Parti'den çok Erdoğan'ın şahsına karşı bir öfke ve inat söz konusu. Öyle ya, Selahattin Demirtaş partisine kayan oyların genel tanımlamasını yaparcasına meydanlarda ''Tayyip Erdoğan seni başkan yapmayacağız'' demiyor muydu? Bu yüzden seçimlerde kişisel hesap ve egoların milli hesap ve çıkarların önüne geçtiğine inanıyorum. Yalnız bunu söylerken de eski ata sözümüz ''Öfkeyle kalkan zararla oturur''u hatırlatmadan da geçemeyeceğim.

Genel sonuçlara baktığımızda kazanan partinin bir tek HDP olduğu gün gibi ortada. Mecliste artan milletvekili sayısıyla henüz tek başına bir iktidar olamasa bile CHP ve MHP'den çok daha iyi moral ve çalışma içinde oldukları aşikardır. Bu zafer HDP'ye sadece milletvekili kazandırmayıp aynı zamanda gerek silahlı PKK gerek sivil PKK türevleri açısından ideolojilerini bir üst düzeye yükseltmelerine olanak sağlıyor. Eskiden üniversite yıllarımda ayrılıkçı Kürtlere sorduğum bir soru vardı. Karşılaştığım her ortamda bana Kürtlere zulüm yapılmasından, hak ve özgürlük arayışından bahseden ayrılıkçılara hep ''Neden Türkiye'yi bölüp iki küçük devlet kuracağınıza tamamına sahip çıkıp hazır bir devleti idare etmeyi düşünmüyorsunuz?'' diye sorardım. Nitekim bölmek zayıf düşürmek, kurulu düzeni bozup tekrar düzen kurmaya çalışmak yıllara ve ömre mal olan, başarı garantisi düşük bir uğraşıdır. Ben bu soruyu sorduğum zaman 1997 - 2001'li yıllarda çok az ayrılıkçı Kürt bana mantıklı olduğunu söylüyordu. Ancak şu an görünen o ki HDP'nin bu seçim başarısından sonra Kürtler arasında tek Türkiye'yi bir bütün olarak yönetmeye heveslenenler artacaktır. PKK ile kendi sivil türevleri arasında ciddi bir fikir ayrılığı olmayacak ancak demokrasiyle başa gelmenin tadını alan, iktidar olmanın yolunu öğrenen, meydanlarda sözlü mücadelenin yöntemini keşfeden Kürt siyasiler arasında PKK'nın tek alternatif olduğuna inananların PKK yöneticileriyle yavaş yavaş çelişkiye düşecekleri kesin. Kısacası bundan sonra HDP ve türevlerini yönetecek olanların önünde Türk halkı karşısında geçmeleri gereken zorlu bir samimiyet testi vardır. Testin ilk sorusu muhtemelen Demirtaşın itiraf ettiği gibi onlara emanet edilen oyların sahiplerine verdikleri vaadlerdir.

Seçimin kaybeden partilerinden CHP'ne gelince aslında 2011 seçim sonuçlarıyla kıyaslayacak olursak kaybetmekten çok yerinde sayan parti diye biliriz. 2011'de %25,94 oy alan CHP 2015'de %25 ile yuvarlak hesapla %1 oy kaybetmiştir. Kemal Kılıçtaroğlu partisinin kaybettiği oyları muhtemelen Emine Ülker Tarhan'ın Anadolu Partisiyle HDP arasında %0.5 taksimat ile paylaştırarak partimin sadakası olsun derse kuul bir espri yapmış olur. Yani Kılıçtaroğlu istifa ederim deyip çıkan sonuçlar karşısında istifa etmiyorsa, kendince geçerli bir sebebi vardır. Dolayısıyla CHP tabanından HDP'ye ciddi bir oy kayması söz konusu değil.


MHP 2011 genel seçimlerinde %12.98 olan oy oranını 2015'de % 16.33'e çıkarabilmiştir. Parti başkanı Devlet Bahçeli CHP'ne kıyasla yerinde sayan, kaybeden bir parti çizgisinden daha çok oy oranını yükseltebilmiş parti başkanı pozisyonunda. Yani Bahçeliden küsüp AK Partiye yönelenler deryada damladır. Nitekim yapı itibariyle MHP seçmeni partisine en sadık seçmendir. Dolayısıyla AK Parti, CHP ve diğerlerinden farklı olarak MHP seçmeninden HDP'ye oy kayması mümkün değil.


AK Parti'ye gelince, halen her ne kadar önde olsa bile bu seçimin en kaybeden partisidir. Gezi olaylarında başbakan Erdoğan büyük bir özgüven ve gururla %50'yi evlerde zor tutuyoruz derken 2011 genel seçimlerinde partisinin aldığı % 49.95'i kastediyordu. Ancak Erdoğansız AK Parti 2015'de %40.81 oy alabilmiş durumda. Yani HDP'ne kayan hep AK Partiden kaymıştır. AK Parti için ciddi bir oy kaybı gerçekleşmiştir. Zîra şahsı kanaatimce üzerinden en çok durulması, konuşulması gereken de AK Partinin oy kaybetmesidir.


İnsanoğlu psikolojisi ve mantığı gereği beynine depoladığı her olayı mutlaka tanımlama, etiketleme, bir sebep-neden tasnifatı yapma ihtiyacı duyar. Çıkan sonuçlara göre ya teselli bulur ve ya savunma yapar. 2015 seçim sonuçları AK Parti açısından kaybettiği oyların yapısına bakmak gerekir. 2011 genel seçim sonuçlarına kıyaslanırsa yuvarlak hesapla %9'luk kaybedilen oya AK Parti'ye küsenlerin oyudur diyebiliriz. %9'un tamamı mı? Tabii ki hayır! Sadece cemaatin emanet oyları küsenlerin oyuna dahildir. Yüzdelik payı net olmamakla birlikte öteden beri cemaatin %5 seçmen oyunu kontrol ettiği konuşulmakta. Geriye %4'ün büyük çoğunluğu ise Kürt seçmenlerin oyu gibi gözüküyor. Nitekim seçim öncesinde AK Parti'den aşiret aşiret toplu istifa, HDP'ne geçme haberleri böyle tahmin etmemize imkan veriyor.


Hülasa ben işin MHP hariç koalisyon tarafıyla ilgilenmiyorum. Çünkü AK Parti ile koalisyon yapılması durumunda en karlı çıkacak olan parti MHP gözüküyor. Tek başına iktidar olamazken zaruretin getirdiği fırsat ile iktidara ortak olmak MHP'ne bir şey kaybettirmekten çok kazandırır. Hazıra nazır olur, erken seçim veya olağan seçim durumunda AK Parti'nin imzası olan tüm başarılı projelerde MHP ortaklığı da olur. Ayırıca iddia edilen HDP ile gizli ortaklığa doğrudan engel olma fırsatı yakalar. Zaten barajı aşmayı zafer ilan eden HDP'nin yanında ezik kalmamak için MHP'nin yapacağı en doğru karar AK Parti ile iktidar olmaktır. Ayrıca AK Partiyi kurtarma anlamına gelen bu durum ileriki seçimlerde MHP'ye AK Parti ve diğer sağcı seçmenlerden oy kazandırır. Sonuç olarak 2015 seçimlerinin tüm parti yöneticileri tarafından doğru okunması gerekir.


Bu seçim seçmenin şımarıklığı cezalandırdığı, seçilenin sivri dil yerine daha yumuşak bir dil kullanması gerektiğini anlatan, seçmen oyunun gelip geçici ve kesinlikle güvenilmemesi gerektiğini anlatan bir seçim oldu. Partiler belli bir kitlenin oyuna güvenerek karşı görüşteki kitle ve kişilere cephe açacaklarına, farklı renklere ve düşüncelere sahip yurttaşlar arasında uyum ve barış oluşturmaya çalışmalılar. Türkiye değişti, artık eski Türkiye olmadığı gibi yurttaşlar da eskisi gibi düşünmüyorlar. Artık insanlar kapalılardan ve açıklardan ibaret geçilmez sınırlarla ayrıştırılmış dünyada yaşamak istemiyorlar. Hükümetler ülkeler arasında vizeleri kaldırıp insanları serbest dolaşıma alıştırdıklarında aynı insanların artık bir daha belli dogmalarla ayrıştılmış farklı ve yasak dünyalarda yaşamak istemeyeceklerini de anlamalılar. Artık insanlar eskiden olduğu gibi hep aynı renkte olmak istemiyor. Eskiden mahallesinden dışarı çıkmayan tek kutuplu insanlar artık farklı iklimleri, kutupları da görmek, kendisi gibi düşünmeyen kişiler tarafından güleryüzle karşılanmak istiyorlar. Siyah siyahlığından, beyaz beyazlığından vaz geçip farklılaşmak istediği özgürlük çağında insanlar en çok faydalı olanı değil en çok özgürlük sunanı tercih ediyorlar. Partilere yerinde saydıran da, kaybettiren de işte bu gerçekleri zamanında okuyamamaktır.


Mezhepler sadece dinler için geçerli değil. Artık ateistler bile kendi aralarında farklı düşüncelere sahipler. Tek tip, tek düzen kalmadı artık. İnsanlar sınıflandırılamayacak kadar farklılaştılar. Görünen o ki bundan böyle artık farklılıklara sadece kucak açan değil, farklı renk ve düşüncenin insanlarını yalnız barış ve huzur içinde bir arada başarıyla yönetebilenler kazanacaktır.


P.S. - Benim hangi partiyi desteklediğimi merak edenlere itirafım, ben Apolitik biriyim! Yazının başlığında ''Seçimlere müdahale yapıldığı tespit edildi'' yazmışsın, hani müdahale hani tespit diyen olursa: Arkadaşım sen o kadar reytinge takılmışsın ki normal şeyleri de reyting sanıyorsun. Seçmen kendisi müdahale etti ya seçime oyları ile. Daha nasıl müdahale istiyorsun??? Al sana müdahale işte...