Seçim sonuçlarına gelince... Herkesin sorumlu olduğu
bir ortamda kim suçlu kim masum aranılmaz. Herkes yaptığının
bedelini öder. Tembel tembelliğinin, ters tersliğinin, şımarık
şımarıklığının. Benim bir suçum yok, ben şuurlu ve bilinçi bir
insanım diyenler olabilir. Ama yazılmamış hayat kuralların
belirlediği şıklardan biri de nedir, bilir misiniz? Kurunun yanında
yaş da yanır. Bu seçim de böyle oldu, nabıcan Ştefan?
Şahsen ben seçim sonuçlarıyla ilgili pek de karamsar
düşünmüyorum. Mevlam neylerse güzel eyler demiyor muyuz? Parti
parti değerlendirme yapmadan önce seçim sonuçlarıyla ilgili kendi
kanaatımı söyleyeceğim. Bir kere bu seçimler kişisel ego ve
hesapların milli çıkar ve hesabın önüne geçildiğini sergiledi.
Nasıl mı? Ortada uçuşan kayan oylara bakacak olursak en fazla CHP
ve AK Parti'den oy kaydığını görüyoruz. AK Parti'den malum cemaatin
emanet gibi duran eskiden kalma oyları HDP'ne kaydı ise, CHP'den de
sırf AK Parti tek başına iktidar olamasın inadıyla ulusalcı olmayan
sol seçmenin oyu kaymıştır. Her iki kesimden kayan oyların
temelinde AK Parti'den çok Erdoğan'ın şahsına karşı bir öfke ve
inat söz konusu. Öyle ya, Selahattin Demirtaş partisine kayan
oyların genel tanımlamasını yaparcasına meydanlarda ''Tayyip Erdoğan seni başkan yapmayacağız'' demiyor
muydu? Bu yüzden seçimlerde kişisel hesap ve egoların milli hesap
ve çıkarların önüne geçtiğine inanıyorum. Yalnız bunu söylerken de
eski ata sözümüz ''Öfkeyle kalkan zararla oturur''u hatırlatmadan
da geçemeyeceğim.
Genel sonuçlara baktığımızda kazanan partinin bir tek
HDP olduğu gün gibi ortada. Mecliste artan milletvekili sayısıyla
henüz tek başına bir iktidar olamasa bile CHP ve MHP'den çok daha
iyi moral ve çalışma içinde oldukları aşikardır. Bu zafer HDP'ye
sadece milletvekili kazandırmayıp aynı zamanda gerek silahlı PKK
gerek sivil PKK türevleri açısından ideolojilerini bir üst düzeye
yükseltmelerine olanak sağlıyor. Eskiden üniversite yıllarımda
ayrılıkçı Kürtlere sorduğum bir soru vardı. Karşılaştığım her
ortamda bana Kürtlere zulüm yapılmasından, hak ve özgürlük
arayışından bahseden ayrılıkçılara hep ''Neden Türkiye'yi bölüp iki
küçük devlet kuracağınıza tamamına sahip çıkıp hazır bir devleti
idare etmeyi düşünmüyorsunuz?'' diye sorardım. Nitekim bölmek zayıf
düşürmek, kurulu düzeni bozup tekrar düzen kurmaya çalışmak yıllara
ve ömre mal olan, başarı garantisi düşük bir uğraşıdır. Ben bu
soruyu sorduğum zaman 1997 - 2001'li yıllarda çok az ayrılıkçı Kürt
bana mantıklı olduğunu söylüyordu. Ancak şu an görünen o ki HDP'nin
bu seçim başarısından sonra Kürtler arasında tek Türkiye'yi bir
bütün olarak yönetmeye heveslenenler artacaktır. PKK ile kendi
sivil türevleri arasında ciddi bir fikir ayrılığı olmayacak ancak
demokrasiyle başa gelmenin tadını alan, iktidar olmanın yolunu
öğrenen, meydanlarda sözlü mücadelenin yöntemini keşfeden Kürt
siyasiler arasında PKK'nın tek alternatif olduğuna inananların PKK
yöneticileriyle yavaş yavaş çelişkiye düşecekleri kesin. Kısacası
bundan sonra HDP ve türevlerini yönetecek olanların önünde Türk
halkı karşısında geçmeleri gereken zorlu bir samimiyet testi
vardır. Testin ilk sorusu muhtemelen Demirtaşın itiraf ettiği gibi
onlara emanet edilen oyların sahiplerine verdikleri
vaadlerdir.
Seçimin kaybeden partilerinden CHP'ne gelince aslında 2011 seçim sonuçlarıyla kıyaslayacak olursak kaybetmekten çok yerinde sayan parti diye biliriz. 2011'de %25,94 oy alan CHP 2015'de %25 ile yuvarlak hesapla %1 oy kaybetmiştir. Kemal Kılıçtaroğlu partisinin kaybettiği oyları muhtemelen Emine Ülker Tarhan'ın Anadolu Partisiyle HDP arasında %0.5 taksimat ile paylaştırarak partimin sadakası olsun derse kuul bir espri yapmış olur. Yani Kılıçtaroğlu istifa ederim deyip çıkan sonuçlar karşısında istifa etmiyorsa, kendince geçerli bir sebebi vardır. Dolayısıyla CHP tabanından HDP'ye ciddi bir oy kayması söz konusu değil.
MHP 2011 genel seçimlerinde %12.98 olan oy oranını 2015'de %
16.33'e çıkarabilmiştir. Parti başkanı Devlet Bahçeli CHP'ne
kıyasla yerinde sayan, kaybeden bir parti çizgisinden daha çok oy
oranını yükseltebilmiş parti başkanı pozisyonunda. Yani Bahçeliden
küsüp AK Partiye yönelenler deryada damladır. Nitekim yapı
itibariyle MHP seçmeni partisine en sadık seçmendir. Dolayısıyla AK
Parti, CHP ve diğerlerinden farklı olarak MHP seçmeninden HDP'ye oy
kayması mümkün değil.
AK Parti'ye gelince, halen her ne kadar önde olsa bile bu seçimin
en kaybeden partisidir. Gezi olaylarında başbakan Erdoğan büyük bir
özgüven ve gururla %50'yi evlerde zor tutuyoruz derken 2011 genel
seçimlerinde partisinin aldığı % 49.95'i kastediyordu. Ancak
Erdoğansız AK Parti 2015'de %40.81 oy alabilmiş durumda. Yani
HDP'ne kayan hep AK Partiden kaymıştır. AK Parti için ciddi bir oy
kaybı gerçekleşmiştir. Zîra şahsı kanaatimce üzerinden en çok
durulması, konuşulması gereken de AK Partinin oy
kaybetmesidir.
İnsanoğlu psikolojisi ve mantığı gereği beynine depoladığı her
olayı mutlaka tanımlama, etiketleme, bir sebep-neden tasnifatı
yapma ihtiyacı duyar. Çıkan sonuçlara göre ya teselli bulur ve ya
savunma yapar. 2015 seçim sonuçları AK Parti açısından kaybettiği
oyların yapısına bakmak gerekir. 2011 genel seçim sonuçlarına
kıyaslanırsa yuvarlak hesapla %9'luk kaybedilen oya AK Parti'ye
küsenlerin oyudur diyebiliriz. %9'un tamamı mı? Tabii ki hayır!
Sadece cemaatin emanet oyları küsenlerin oyuna dahildir. Yüzdelik
payı net olmamakla birlikte öteden beri cemaatin %5 seçmen oyunu
kontrol ettiği konuşulmakta. Geriye %4'ün büyük çoğunluğu ise Kürt
seçmenlerin oyu gibi gözüküyor. Nitekim seçim öncesinde AK
Parti'den aşiret aşiret toplu istifa, HDP'ne geçme haberleri böyle
tahmin etmemize imkan veriyor.
Hülasa ben işin MHP hariç koalisyon tarafıyla ilgilenmiyorum. Çünkü
AK Parti ile koalisyon yapılması durumunda en karlı çıkacak olan
parti MHP gözüküyor. Tek başına iktidar olamazken zaruretin
getirdiği fırsat ile iktidara ortak olmak MHP'ne bir şey
kaybettirmekten çok kazandırır. Hazıra nazır olur, erken seçim veya
olağan seçim durumunda AK Parti'nin imzası olan tüm başarılı
projelerde MHP ortaklığı da olur. Ayırıca iddia edilen HDP ile
gizli ortaklığa doğrudan engel olma fırsatı yakalar. Zaten barajı
aşmayı zafer ilan eden HDP'nin yanında ezik kalmamak için MHP'nin
yapacağı en doğru karar AK Parti ile iktidar olmaktır. Ayrıca AK
Partiyi kurtarma anlamına gelen bu durum ileriki seçimlerde MHP'ye
AK Parti ve diğer sağcı seçmenlerden oy kazandırır. Sonuç olarak
2015 seçimlerinin tüm parti yöneticileri tarafından doğru okunması
gerekir.
Bu seçim seçmenin şımarıklığı cezalandırdığı, seçilenin sivri dil
yerine daha yumuşak bir dil kullanması gerektiğini anlatan, seçmen
oyunun gelip geçici ve kesinlikle güvenilmemesi gerektiğini anlatan
bir seçim oldu. Partiler belli bir kitlenin oyuna güvenerek karşı
görüşteki kitle ve kişilere cephe açacaklarına, farklı renklere ve
düşüncelere sahip yurttaşlar arasında uyum ve barış oluşturmaya
çalışmalılar. Türkiye değişti, artık eski Türkiye olmadığı gibi
yurttaşlar da eskisi gibi düşünmüyorlar. Artık insanlar
kapalılardan ve açıklardan ibaret geçilmez sınırlarla ayrıştırılmış
dünyada yaşamak istemiyorlar. Hükümetler ülkeler arasında vizeleri
kaldırıp insanları serbest dolaşıma alıştırdıklarında aynı
insanların artık bir daha belli dogmalarla ayrıştılmış farklı ve
yasak dünyalarda yaşamak istemeyeceklerini de anlamalılar. Artık
insanlar eskiden olduğu gibi hep aynı renkte olmak istemiyor.
Eskiden mahallesinden dışarı çıkmayan tek kutuplu insanlar artık
farklı iklimleri, kutupları da görmek, kendisi gibi düşünmeyen
kişiler tarafından güleryüzle karşılanmak istiyorlar. Siyah
siyahlığından, beyaz beyazlığından vaz geçip farklılaşmak istediği
özgürlük çağında insanlar en çok faydalı olanı değil en çok
özgürlük sunanı tercih ediyorlar. Partilere yerinde saydıran da,
kaybettiren de işte bu gerçekleri zamanında
okuyamamaktır.
Mezhepler sadece dinler için geçerli değil. Artık ateistler bile
kendi aralarında farklı düşüncelere sahipler. Tek tip, tek düzen
kalmadı artık. İnsanlar sınıflandırılamayacak kadar farklılaştılar.
Görünen o ki bundan böyle artık farklılıklara sadece kucak açan
değil, farklı renk ve düşüncenin insanlarını yalnız barış ve huzur
içinde bir arada başarıyla yönetebilenler kazanacaktır.
P.S. - Benim hangi partiyi desteklediğimi merak edenlere itirafım,
ben Apolitik biriyim! Yazının başlığında ''Seçimlere müdahale
yapıldığı tespit edildi'' yazmışsın, hani müdahale hani tespit
diyen olursa: Arkadaşım sen o kadar reytinge takılmışsın ki normal
şeyleri de reyting sanıyorsun. Seçmen kendisi müdahale etti ya
seçime oyları ile. Daha nasıl müdahale istiyorsun??? Al sana
müdahale işte...