1. Cumhur-i ulemanın görüşlerine, fetvalarına, açıklamalarına
aykırı görüşler doğru değildir, sakıncalıdır.
2. Mezahib-i erbaa imamlarının, ulemasının ve fukahasının üzerinde
ittifak ettiği (müttefakun aleyh) hususlar ve hükümler doğrudur,
çok doğrudur. Bunlara zıt ictihad yapılamaz, fetva verilemez, görüş
beyan edilemez.
3. Sarıklı Farmason ve aktivist Cemalüddin Afganîyi, onun tilmizi
ve İngilizlerin Mısır başmüftüsü Mason Abduhu, onun talebesi Reşid
Rızayı din imamı ve İslam önderi kabul edenlerin ictihadları,
fetvaları, görüşleri dinlenmez, nazar-ı itibara alınmaz.
4. Muhtelefün fih mesailde ilmî olmayanlar seviyesiz ve câhilâne
tartışmalar yapamaz.
5. Sünnî Osmanlı ulema ve fukahasının cumhurunun dinî beyanları
doğrudur, isabetlidir, haktır.
6. Geçerli icazetnamesi olmayan kişiler din alimi ve fakih
değildir, onlar ne ictihad yapabilir, ne fetva verebilir.
7. Cemalüddin Afganî İstanbul Darülfünununda verdiği bir
konferansta peygamberliğin çalışarak elde edilebilecek bir sanat
olduğunu iddia edince Devlet-i Osmaniye Darülfünunu kapatmış ve
zamanın şeyhülislamı bir reddiye yazarak onun iddiasını
çürütmüştü.
8. Dört hak mezhepten birine mensup olan Sünnî Müslümanlar
mezhepsizlerden fetva almaz.
9. Bir Mutezilînin, mezhebini gözleyerek taqiyye ve kitman yapması,
Sünnî kardeşlerini aldatmaktır ve bu yaptığı hıyanettir. Madem ki,
Mutezile mezhebini beğenmiş ve benimsemiş, bunu samimiyetle ve
açıkça ilan etmesi gerekir.
10. Kur’an ahkamını, Sünneti, mütevatir ve sahih hadîsleri inkar
edenler din alimi ve fakih değildir.
11. Osmanlı ulema ve fukahasını tenkid edip aşağılayanlar onların
tırnağı bile olamaz.
12. Osmanlının son şeyhülislamlarından olan Tokadî Mustafa Sabri
efendi hazretleri Tacü’l-Ulema’dır. Ehl-i Sünneti ehl-i bid’ata
karşı müdafaa etmiştir. Allah ona rahmeti ile muamele buyursun.
13. Deccalları, kezzabları, Tağutları sevenler din alimi değil,
sinsi yerli oryantalistlerdir.
14. Osmanlı uleması İmamı Gazalînin, İmamı Rabbanînin ve benzeri
din büyüklerinin sağlam yolunda yürümüştür.
15. Osmanlı uleması Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ana caddesinden
ayrılmamış, bid’atin çıkmaz sokaklarına, dar patikalarına
sapmamıştır.
16. İmamı Birgivî hazretleri Osmanlı ulemasının
bayraktarlarındandır.
17. Osmanlı ulemasının nicesini tekfir eden “Şeytanın Boynuzu”
fırkası mensupları dalalete sapmıştır.
18. Pakistanlı, Mısırlı aktivistler, Osmanlı Sünnî ulemasının
tırnağı bile olamazlar.
19. Erzurumlu Seyyid Ömer Nasuhi Bilmen Hâtemül Fukahadır, icazetli
alimdir. Hanefî fıkhını kabul etmiş Müslüman kardeşlerimiz dini,
onun veya dengi ulemanın faydalı kitaplarından okuyup
öğrensinler.
20. Bid’atçi mezhepsizlerden, reformculardan, sinsi ve taqiyyeci
Mutezilîlerden, hele inkarcı ve tâtilci Fazlurranmancılardan din
öğrenenler sapıtabilir, hattâ küfür gayyasına bile düşebilir.
21. Biz ehl-i Sünnet Muhammed ibn AIbdilvehhab’a değil, onun Sünnî
kardeşi Süleyman ibn Abdilvehhaba itimad ederiz.
22. Süleyman ibn Abdilvehhab yoldan çıkan kardeşine karşı
Es-Savaiqu’l-İlahiyye fi’r-red ‘ale’l-Vehhabiye kitabını
yazmıştır.
23. Şeyh Said hem icazetli Nakşî şeyhiydi, hem de icazetli alim ve
faqihti. Canını Şeriat ve Hilafet uğrunda vermiş bir Osmanlı
alimidir.
24. İskilipli Âtıf Efendi de icazetli alimdi, o da din, Kur’an,
Şeriat, mukaddesat uğrunda şehid edilmiştir.
25. Bütün aziz din kardeşlerimin sâdık, ihlaslı, şeci’, şuurlu
Osmanlı ulamasının, fukahasının, müftülerinin, meşayihinin,
mürşidlerinin yolundan ve peşlerinden gitmelerini âcizâne tavsiye
ederim. Bu mübarek, muazzez, fedakar ulemaya yapışan sağlam bir
kulpa yapışmış olur. Çünkü onların hepsi Kur’ana, Sünnete, icmâa
bağlıdır.
26. Millî mücadele yıllarında Osmanlı uleması kesinlikle düşmanları
desteklememiştir. Böyle bir iddia yalan ve iftiradır.
Cenab-ı Hak hepsine rahmet eylesin. Cümlemizi Livaü’l-Hamd bayrağı
altında buluştursun.
* (İkinci yazı)
Saygısız bir Gence
Hakaretâmiz kaba mektubunuzu aldım. Üzüldüm. Kendim için üzülmedim,
bendeniz gibi acı patlıcana kırağı zarar vermez. Sizin için
üzüldüm. Sizin yaşınız benimkinin üçte biri. En az yaşıma saygı
göstermeniz, tenkit etseniz bile selam ile başlamanız gerekirdi.
“Büyüklerimize saygı göstermeyen, küçüklerimize merhamet etmeyen
bizden değildir” hadîsini duymadınız mı? “Sen büyük müsün?”
diyeceğinizi tahmin ediyorum. Elbette büyüğüm. Yaşca… Bunu kim
inkar edebilir? Sizden, başka cihetçe büyük olduğumu iddia edecek
kadar beyinsiz değilim.
Niçin sakin, kibar, nazik, efendi olamıyorsunuz? Niçin bu kadar
kırıcı, hoyrat, kaba, galiz-, saldırgan, holigan
olabiliyorsunuz?
Ehl-i Tevhid ve ehl-i Kıble bir Müslümana niçin selam
vermiyorsunuz?
Tenkit etmeye hakkım yok mu diyeceksiniz. Elbette hakkınız var ama
usulüyle, nezaketle, kibarlık ve terbiye ile, uhuvvet-i islamiyeye
uygun bir üslub ile.
Bir zata bağlı mısınız bilmiyorum ama bağlıysanız o zat kemal
sahibi değildir. Çünkü kâmil bir mürşidin müridi, sizin yaptığınız
kabalıkları yapamaz.
İsminizi vermemiş, bir rümuzun ardına gizlenmişsiniz.
Size cevap vermeyeceğim. Kem söz, kem akçe sahibine aittir.
Terbiyem sizin gibi bir Müslümana beddua etmeye müsait değildir.
Allah sizi ıslah etsin demiyorum, hepimizi ıslah etsin. Siz de
lütfen ecmaîn ve âmin deyiniz.
Selamlarımla…