Zannedersiniz ki memlekette herkes milli istihbarat ajanı. Herkes birbirine gizli mesajlar yazıyor. E tabii olarak bu gizli mesajların kimse tarafından bilmesini ve paylaşılmasını da istemiyor.

Konu WhatsApp...

Malumunuz üzere Son günlerin gündemini yoğun şekilde meşgul eden dünyaca ünlü haberleşme programı whatsapp'ın yeni sözleşmesi oldu.

Şirketin güvenlik protokolünü değiştirmesi ile herkes güvenlik endişesi yaşamış ve alternatif programlar aramaya başladı. Sebep ise Whatsapp'ın yeni güvenlik protokolünün 'bizim yazdığımız her mesaj her yerde paylaşılabilir' şeklinde algılanmasıydı.

Sabah içtiği kahveden, öğlen kiminle buluşacağına, akşam menüsünde kocasına ne yemek yapacağını dahi sosyal medyada paylaşan ev hanımlarından tutunda ticaret için bir biri ile alışveriş amaçlı mesajlaşan esnafların bile güvenlik konusunu endişe etmesi de ayrıca tirajı komik oldu bence.

Bir dondurma çubuğundan araba çıkacak diye her bilgisini mesaj atan birisinin komşusuna yazdığı yemek tariflerinin çalınacağı endişesi sizce de komik değil mi?

Zannedersiniz ki memlekette herkes milli istihbarat ajanı. Herkes birbirine gizli mesajlar yazıyor. E tabii olarak bu gizli mesajların kimse tarafından bilmesini ve paylaşılmasını da istemiyor.

Evet haklılar da bende istemezdim.

Ha eğer bir istihbarat görevlisi iseniz bundan endişe duymalısınız zaten. Hatta bir devlet dairesinde önemli kritik bir konumda memursanız kesinlikle bu konuda endişelenmeli ve tedbir almalısınız. Ama günlük hayatın telaşesinde yaşayan, bizim gibi sıradan insanların güvenlik endişesi duyacak nasıl bir bilgi paylaşımları olabilir ki. Bir bilgi size şayet internet aracılığı ile ulaşmışsa zaten o bilgi güvenli olabilir mi?

Ama toplum olarak unuttuğumuz ya da bilmediğimiz en önemli konu da şu ki; bu haberleşme programları bu bilgileri zaten kullanıyorlardı. Sadece bunu deklare etmiyorlardı. Ben şahsen bir bilişim uzmanı olmamdan dolayı çok iyi biliyorum ki internette güvenlik asla tam olarak sağlanamaz. Hele de işletim sistemi adı altında bir yabancının ürettiği bir programı kullanıyorsanız asla verileriniz güvende değildir.

Bu olayın daha büyük boyutu da aslında şudur.

Kullandığımız bilgisayaralar da, telefonlarda, arabaların işletim sistemlerinde ve dahi internete bağlanabilen tüm çevrim içi yazılıma sahip cihazlarda kimin ürettiği programlar kullanılıyor. Bu programları kim üretti?

Şimdi Asıl endişe duymamız, sorgulamamız gereken konu budur. Devletin polisinden, jandarmasına istihbaratından, sağlık bakanlığından, savunma bakanlığına kadar, bilgilerimizin yüklü olduğu tüm bilgisayarlar da bu işletim sistemleri kullanılmıyor mu? Ve bu işletim sistemlerinin tümünün sahipleri yabancı değil mi?

Bir çoğunluğu, aynı grup da ve farklı isimlerde olan Amerikalı şirketler ait, bazıları da Uzakdoğu görünümlü Yahudi. Şimdi bana nasıl bir güvenlik den bahsedebilirsiniz.

Şahsen ben bir işletim sistemi üretecek olsa idim, bu işletim sistemini kullanan tüm cihazları kontrol etmek, istatistiklerini almak ister ve bir adım ötesinde onları devletimin menfaatine göre istihbarı bilgi olarak kullanmak ister miydim; EVET. Kesinlikle isterdim.

Şimdi bu soruyu Amerikalı yazlım şirketi sahiplerine yöneltin. Ahlakı olmayan, ahiretleri olmayan, dünyadaki tek dertleri ülkeleri yönetmek daha fazla servete sahip olmak olan bu gruplar sizce daha fazlasını yapmazlar mı?

Evet kesinlikle amaçladıkları şey zaten budur. Bunca yıldır tüm dünyada ajansız bir istihbarat ağı kurmuşlardır. Bu cihazları kullanan Herkesin anlık konumlarını, kimlerle iletişimde olduklarını, yazışmalarını, parmak izlerini, görüntülerini, resimlerini velhasıl her şeylerini takip edebildikleri muazzam bir bilgi ağına sahipler.

Olaya biraz daha geriden, yani daha büyük pencereden baktığınızda sizde aslında her şeyimizi ne kadar bildiklerini müşahede edebileceksiniz.

Zaten yıllardır mücadele ettiğimiz halde başarılı olamadığımız terör savaşlarından tutunda feto operasyonlarına kadar devletin başarısız olduğu her konuda suçlu aramaya gerek yoktu. Adamlara bu istihbarat bilgisini kullandığımız cihazlar ile konuştuğumuz telefonlar ile yazışmalarımızı raporlarımızı belgelerimizi barındırdığımız bilgisayarlar ile kendimiz vermiş oluyoruz.

Programcılar için Bir bilgisayardaki şifrenin, bir telefona konulmuş parolanın hiçbir kıymeti yoktur. Şifresini Unuttuğunuz herhangi bir elektronik cihazınızı bir uzmana götürüp ücretiyle açtırabiliyorsanız haliyle o cihazı üretenlerin o bilgilere ulaşma ihtimali gayet kolaydır. Bundan dolayı son birkaç günümüzün gündemini yoğun bir şekilde işgal eden whatsapp programının sözleşme değişikiliği için bu kadar güvenlik endişesine kapılmamızın hiç gereği yoktur. Zaten her şeyimizi teslim etmiş durumdayız.

Size Bizzat şahidi olduğum kısa bir bilgi vereyim.

Birkaç yıl önce ileri görüşlü bir devlet adamı yerli yazılım adı altında harika bir projeye yapmak istedi. Hatta TÜBİTAK adlı bilişim kuruluşumuza Pardus isimli linüx tabanlı bir işletim sistemi hazırlattı. Ve hatta birçok devlet dairesinde bu işletim sisteminin kullanılması yönünde de büyük bir adım atıldı o yıllarda. Çok güzel muhteşem derecede bağımsızlığımızı tescil edecek ve güçlendirecek bir adımdı bu. Ve Devletini seven herkesin çok sevindiği heyecanla desteklediği bir projeydi.

Peki sonuç ne oldu dersiniz.

Bu projenin de akıbeti Tarihimiz boyunca icat ettiğimiz bir sürü proje gibi oldu.

Şu anda adını dahi kimsenin hatırlamadığı tarihin tozlu raflarında kalan bir proje olarak yatıyor.

Dünyanın en zengin şirketlerinden birisi bu servetini bir işletim sistemiyle kazandıysa ve bu şirketi artık devlet üstü bir yapıya sahipse bizim kendi çabalarımızla ürettiğimiz bir işletim sistemini devletimizin dairelerinde kullandırırlar mı hiç. Onların endişe ettiği büyük sorun para kaybetmeleri değildi. Tabii ki ekonomik tarafı da vardı olayın ama onların asıl endişesi Yukarıda bahsettiğim gibi istihbaratlarının kesilme ihtimali idi. Ve elbette her zamanki gibi devletin en çürük tarafını bularak bilmediğimiz bir takım yöntemleriyle bu önemli projeyi de uygulatmadılar. Unutturdular, sıktılar, boğdular. Ve kazanan yine onlar oldu.

Hülasa, elimizdeki en küçük elektronik cihazdan kol saatimize kadar, bilgisayarımızdan otomobilimize üretim makinalarımıza kadar, çevrim içi kullanılabilen tüm elektronik ürünlerimizde bu devasa şirket gruplarının üretmiş olduğu işletim sistemleri ve yazılımlar kullanılmaktadır. Ve bu yazılımları çok büyük bir istihbarat silahı gibi kullanmak amacıyla her yere sokmaya çalışmaktadırlar. Büyük oranda da başarılı olmuşlardır. Tüm bu bilgiler ışığında şimdi biz nasıl bir güvenlikten bahsedebiliriz ki?

Şimdi Hangi yazışma ya da chat programının güvenli olduğunu söyleyebilirseniz. Bu kararı kim verebilir. İnternet güvenliği ne demektir. İnternette ve dijital platformlarda güvenlik diye bir şey nasıl sağlanabilir.

Eğer şayet siz kişisel bilgileriniz ile ilgili herhangi bir güvenlik endişesi duruyorsanız asla dijital bir cihaz kullanmamalı ve kullandığınız hiçbir elektronik cihaza bir endişe ettiğiniz bilginizi girmemelisiniz.

Yoksa aynı lokomotife bağlı bir trenin bir vagonundan inip diğer vagona binerek kendini daha güvende hisseden yolcu pozisyonunda olursunuz.

Saygılarımla…