N E D A M E T

Lamartie’nin Romantik Greziella romanı, kahramanın “İlk Nedamet” şiiri ardından şöyle biter:

18 yaşındaki taş kalplilik ve nankörlük günahımı bu yazılı gözyaşlarımla ödedim. Bu mısraları Napoli Körfezi’nde şeffaf dalgaların benim için ebedî suretle sürükleyip duracağı o taze hayale tapmadım ve…kendime lanet etmeden asla tekrar okuyamam! Fakat ruhlar semada affederler. Onun ruhu da beni affetmiştir. Sizler de affedin beni. Ağladım çünkü.”

Arapça nedamet, Farsçadan dilimize girmiş pişmanlıkla anlamdaş değildir. Pişmanlık anlaşma, sözleşme, belli bir iş organizasyonu yapma vb. gibi icraatlardan cayma veya sonradan onları hatalı bulma durumudur. Nedamet ise manevî durumu dile getirir. İcraatların kötü sonuçlarını görüp üzülmek, acı çekmek ve onlardan ders almak anlamına gelir. Yukarıdaki metinde kendime lanet etmeden ve ağladım çünkü ifadeleri bu sözcüğün anlam zenginliğini göstermektedir.

Cumhurbaşkanı, alnı secdeye geliyor diye yabancı servislerin desteğiyle ülkemiz üzerinde hesabı olan bukalemun bir örgütün gizli niyetini ancak 2010’da anladığını söylüyor. Milletim de Allah da affetsin diyor. İşte bu nedamet! Milletçe bu nedametle uyanmadık mı? 2001 öncesindeki ekonomik, sosyal ve siyasî olaylara bakın Allah aşkına! İktidar liderlerinin aczini görürsünüz hep.

12 Eylül 1980 öncesinde iç savaş ortamını hazırlayanlar da devlet içine sızan hainleri kullanan yabancı servislerdi. Hatırlayalım, siyasîler çatışma yolunda birbirini suçlarlamazlar mıydı o zamanlar hep? Ardından piyon darbecileri iş başına getirmediler mi? Onlara hatalı icraatlar yaptırarak bir yandan ayrılıkçılığı pompalarken diğer yandan da demokrasi adına cemaatçiliği körüklemediler mi? Niye? Çünkü bu yolda yaratacaklardı iktidarlar aczini. 1984’den 2001’e var edilen bütün bunalımların altından kimin çıktığı bugün aşikâr oldu artık. Hain kaçaklar, ayrılıkçı teröristler sözde ileri ülke sınırlarında cirit atmıyor mu? ABD açıkça Suriye’de terör koridoru kurmuyor mu?

Uyanalım artık. Açık etti artık düşman her şeyi, açık! Kimin sayesinde? Devlete sızıntıyla milletimize bizden adam olmaz duygusunu iyice kronikleştirme faaliyetlerini fark edip isyan eden kimdi? Yemin olsun savunmak için yazmıyorum. Ama Fetö devlete değil, yıllardır devlete hükmeden Fetö’ye devlet sızdı bu sefer diyenlerin haklılık payı yok mu? Olanlara bakıp iyi düşünmek gerek!

Ana muhalefet, iktidar oyunu düşürmek için millî birliğe zarar, haine-düşmana yarar hak-hukuk-adalet-özgürlük vb. değerleri tartışma konusu yaptı da ne oldu? Düştü mü iktidarın oyu? Oysa bayındırlık hizmetleri yerine bilim, teknoloji, sanayi, üretim ekonomisi önceliğimiz olmalı diye somut kanıtlarla geliştirseydi eleştirilerini sonuç daha farklı olurdu bence. Bakıyorum şimdi de değişen bir anlayış yok. Gördünüz mü? Belli bir güce erişmeden bizi acze düşürmek isteyenler karşısında zora düştük, toparlanmalıyız, acilen yapmamız gereken şunlardır… gibi öneriler daha az konuşuluyor. Milletin kabullenmediği ana muhalefet klasiği olarak algıladığı format eleştiriler, yine daha fazla gündemlerini işgal ediyor. Çok yazık!

Nedamet ey ana muhalefet, nedamet! Vekillik, gazetecilik maskesiyle devleti-milleti zora sokanların mahkeme kararlarını edip durma dünyaya şikayet. Bak nasıl politika değiştirdi Bahçeli Devlet? Anla dinle keşfet! Şayet engel liderinse değiştir de sen de getir nedamet! Ülkemiz böyle bulur selamet.