ŞEYTAN sahte sofuları, nasıl aldatır ve kendisini nasıl tasdik ettirir? Mesela sofu namaz kılar, şeytan hemen ona gider, “Aferin sana, namazını kıldın, ne iyi ettin” der. Cahil sofu ona:
“-Hakkınız var, şeytan beyefendi, doğru söylediniz, namazımı kıldım ve iyi ettim” derse onu tasdik etmiş olur. Peki, ne yapmalı?
“-Yıkıl git, mel’un, demeli. Ben Rabbime layık ibadet mi edebiliyorum…”
Şeytan, cahil Müslümanı, Allahı ve Peygamberi (Salat ve selam olsun ona) seven, Ehl-i Kıble kardeşine düşman etmek ister. Bin türlü şeytanî gerekçe vardır elinde. Müslüman, şeytana uymamalı ve kardeşinin zatına ve bütününe düşmanlık etmemeli. Bir hatası, haksızlığı, yanlış tarafı, zulmü varsa, sadece onlara karşı olabilir, onlardan nefret edebilir.
Şeytan mü’minlerin ayaklarını, en fazla gıybete teşvik ederek kaydırır. Hiç durmadan, mütemâdiyen gıybet eden birini gördünüz mü, onun insî bir şeytan olduğuna hükm ediniz.
Şeytan Müslümanları israfa teşvik eder. “Zekatını verdin ya, istediğini yap” der. Ona verilecek cevap şudur:
“-Ey mel’un!.. Zekatını vermiş olmak israf büyük günahını işlemeye cevaz vermez. Müslüman elbette zekat verecektir ve aynı zamanda elbette israftan uzak duracaktır.”
Şeytan sahte sofuları lüks, israflı, ihtişamlı, şaşaalı, debdebeli, tantanalı umrelerle şaşırtmaya çalışır. Zam Zam Towerin üst katı… Bina o kadar yüksek ki, bizim Umre bey Kâbe-i Muazzamaya yüksekten bakıyor. Şeytan ona, umreye gitmeden önce ve sonra her yere telefon ettirir. Ben ben ben… Ben umre ben umre ben umre… Nafile ibadetlerin böyle reklamı yapılır mı?
İçinde şeytan olan cahil sofu gece teheccüd namazına kalkar, ertesi gün reklamını yapar. “Allah kabul etsin, gün gece iki saat nafile namaz kıldım…” Şeytan ona, nafile gece namazlarının gizli tutulması gerektiğini unutturur.
Şeytan ruhbanları erbab haline getirip putlaştırarak aldatır, doğru yoldan saptırır.
Dinsizler, ateistler, âşikâre günah işleyenler zaten şeytanın yoluna girmişlerdir. Asıl şaşırtılacak, saptırılacak, azdırılacaklar cahil Müslümanlardır. Şeytan onlara Ümmet birliğini yıktırır… İman uhuvvetini (kardeşliğini) tahrip ettirir… Cemaatini ve tarikatını İslamın üzerinde göstertir… Uçmayan şeyhini uçurtur… Lükse ve israfa teşvik eder… Sünnetleri ve nafileleri farz-ı ‘aynların üzerinde gösterir…
Mel’un şeytan!..

(İkinci yazı)

İman Kardeşliği Şuuru


İMAN kardeşliği şuuruna (bilincine) sahip olmamak, mü’min kardeşlerini sevmemek, bütün mü’minlerin tek bir Ümmet olmaması, ne korkunç, ne öldürücü bir eksikliktir.
Mü’minler arasındaki kardeşliği Allah tesis etmiştir.
Bu kardeşliği bozmak ne büyük bir günah ve isyandır.
Namaz kılıyor, oruç tutuyor ama uhuvvet-i islamiyeyi (din kardeşliğini) dinamitleyen kötü işler yapıyor; böylesi bozuk, vasıfsız, kötü bir Müslümandır.
Mü’minlerin gıybetini yapan fasıktır, facirdir, hâindir, âsidir.
Mü’min, mü’minlerin seven kimsedir. Kim ki onda bu sevgi yoktur, o ya mü’min değildir, ya da kâmil mü’min değil.
Mü’min olan, mü’minleri aldatmaz. Resulullah (Salat ve selam olsun ona) “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuşlar.
Mü’min, mü’minlere taqiyye ve kitman yapmaz.
Mü’min, mü’min kardeşlerinin ve insanların özel hayatlarını, gizli günahlarını tecessüs etmez, araştırmaz.
Bunları kazara öğrenirse ifşa etmez, yaymaz, aksine gizler, örter.
Mü’min, başkalarının günah ve ayıplarına karşı karanlık gece gibi olur.
Mü’min, bir kardeşinin başına bir dert, belâ, musibet gelince, oh olsun demez, sevinmez, kendisi de bir tekme atmaz; vah vah der, üzülür, yardımına koşar, teselli eder, gözyaşını siler, yarasını tımar eder…
Mü’min mü’mine beddua etmez… Ona lanet okumaz…
Mü’min, Allahı ve Resulünü seven mü’minin zatına buğz ve düşmanlık etmez, sadece ondaki günaha, kötülüğe buğz eder.
Mü’min, Allah belanı versin demez, ıslahı için dua eder.
Mü’min, Allah seni ıslah etsin demez, Allah seni beni hepimizi ıslah etsin der.
Islah ne güzel, ne iyi bir şey… Onun hepimiz için istememiz gerekmez mi? Karşısındakine öfke ve kin ile “Allah seni ıslah etsin!” diye bağıran adamın, kendisi için de ıslah istemesi gerekmez mi, onun da ıslaha ihtiyacı yok mu?
Kardeşini sevmemen büyük bir eksikliktir. Kardeşine buğz ve düşmanlık etmen büyük bir günah ve isyandır. Bunu ne zaman anlayıp idrak edeceksin.
Sakın kardeşinin gözündeki çöpü büyütme, sen kendi gözündeki merteğe baksana.
Başlarına türlü belalar gelen mü’minlere acı, onlar için ağla… Onların hali iştihanı kessin, lokmalar boğazında düğümlensin.
Filipinlerin Mindanao adasında bir Müslümanın canı yansa, sen onun acısını yüreğinde hissetmelisin.
Sen Müslümanlara acırsan, Allah da sana rahmetiyle muamele eder.
Müslümanlarda kınanacak, öfkelenecek hatâlar varsa, sen önce acı, sonra sadece hatâ ve günahlarını kına. Mü’minleri büsbütün red ve tard etme.
Sen merhametli ol ki, sana da merhamet edilsin.
Ah iman kardeşliği, vah iman kardeşliği!..