Son 2 yılın şampiyonu olan ve son sezonunda 102 rekor puan toplayan Galatasaray, kaos üstüne kaos yaşarken, kendisine çıkış kapısı olarak gördüğü Şampiyonlar Ligi’ne de adım atamayarak yaşadığı krizi derinleştirdi!

Yaşanan kaos süreçlerini sıralayalım ve bu noktaya nasıl gelindiğini hatırlayalım:

Öncelikle kriz geçen sezonun sonunda “artık tutunacak dalım kalmadı” açıklaması yapan ve son 2 yılın şampiyonluğunda maddi/manevi büyük emekleri bulunan Erden Timur’un Sportif A.Ş. ‘deki görevinden ayrılması ile başladı. Çünkü Erden Bey, daha önce taraftarlarca çok benimsenmeyen Başkan Dursun Özbek’e her konuda yardımcı oluyor ve adeta imajını başka seviyeye taşıyordu.

Yaşanan krizin sebepleri arasında gösterilen Florya Antrenman Tesislerinin inşaat durumu ise ciddi muallaklık seviyesinde. Kendisi de iyi bir müteahhit olan Erden Bey ile Başkan Dursun Özbek arasında yaşanan ciddi fikir ayrılıkları olduğu söylentisi her daim gündemini korudu. Florya’dan gelecek rakamın büyüklüğü bu kaostaki diğer temel faktörlerden birisi.

Galatasaray son 2 sezonu şampiyon tamamlarken, özellikle son sezonda bazı noktalarda ciddi eksikliği bulunuyordu. Örneğin yıllardır verimli bir sol bek gibi, Van Anholt dışında gelen sağ beklerden istenenin alınamaması gibi ve Torreia’nın yanına orta sahayı çekip çevirecek önemli bir isim olmaması gibi.

Şampiyonluk ilan edildiği andan beri gelinen süreçte Galatasaray Yönetimi transfer konusunda o kadar ağır ve hantal davrandı ki, camiadan ve taraftarlardan gelen baskıyla hemen panik transferi denilen oldukça maliyetli aynı zamanda kamuoyunu memnun edecek isimleri bünyesine katamadı.

Pek çok yıldız ismin geçtiği sağ bek ve 8 numara pozisyonuna yapılan transferler ise kaosun önemli parçalarından biriydi. Önce 21 yaşındaki Danimarkalı Elias Jelert ile 9 milyon € sonrasında İngiltere Championship’ten Brezilyalı Gabriel Sara’ya resmi olarak 18 milyon € ( yeni tip sözleşmelerde bonus denilen ekstralar ile birlikte rakamın 20-25 m € bandında olduğu ) gibi rakamlarla anlaşmalar yapılması hem futbol kamuoyunda hem de camiada ciddi bir şok etkisi yaratmıştı. İki oyuncu için yaklaşık 30 milyon €’luk bonservis bedeli rekoru, Galatasaray tarihine geçiyordu.

Son 2 yılın şampiyonu aynı zamanda kariyerinin 3. Lig şampiyonluğunu kazanan ve aslında Türk Futbol Tarihinde teknik adamlar arasında saygın bir durumda olması gereken Okan Buruk’un ise sezon başından beri yaptığı açıklamalar ile üzerindeki gerginliği bir türlü atamaması gözlerden kaçmadı.

Şampiyonluk kutlamalarındaki “küfürlü” tezahürata eşlik edişi, TFF tarafından her iki kulübe danışılarak karar verilen Süper Kupa Finalinin Olimpiyat Stadına alınmasına “Beşiktaş’ın sevdiği stat, ben burayı sevmiyorum” beyanatı, Şampiyonlar Ligi Play-Off 1. maçının Alman Hakemi için “İsviçre’nin Alman Kantonundayız, hakem Alman, bizde rövanşta Azerbaycanlı hakem istiyoruz” söylemi ilk akla gelen garipliklerdendi.

Son 2 yılın şampiyon takımı oyuncularına hatta aralarında Milli Takımları ile şampiyonalar görmüş oyunculara istenen seviyede ve sayıda teklif gelmemesi de yönetim için maddi kaos yaratan diğer unsurlardan biri olduğu biliniyor. Spartak Moskova’ın Kerem Aktürkoğlu + Derrick Köhn paket transferi için 30 milyon €’luk teklif olduğu konuşuldu ancak eyleme geçemedi. Oyuncuların Rusya’ya gitmek istememesi bu transferi çıkmaza sokan büyük bir unsur olduğu belirtildi ve yine aynı şekilde Kerem Aktürkoğlu’a gelen teklifte benzer sebeple hayata geçemedi. Unutulmaması gereken bir nokta ise bütün Dünya Kulüpleri gibi Galatasaray’ın ekonomisi için mutlaka oyuncu satma gerekliliğiydi.

Sezona 5-0’lık tarihi Beşiktaş hezimeti ile başlanması, yine camiada alışagelmiş bir durum olarak bakılmadı. Bir anda rüzgarın hem başkan Dursun Özbek ve yönetimine, hem de şampiyon teknik adam Okan Buruk’a sert esmesine yol açacaktı.

Kaoslar bir türlü bitmek bilmiyordu, yeni kaosun ismi ise kaptanlık kriziydi! 4 sezonluk Galatasaray kariyeri, 44 gol ve 32 asist ile harika rakamlara ulaşan Kerem Aktürkoğlu’nun artık takımın kaptanlarından biri olmadığı kritik Young Boys deplasmanında anlaşılıyordu! Efsaneleşen performanslar gösteren Kaleci Muslera’nın oyundan çıkması ile kaptanlığın önce Icardi’ye sonrasında Berkan Kutlu’ya geçmesi, tüm maç sahada kalan Kerem Aktürkoğlu’nu moral olarak çökmesine sebep oluyordu. Kendisi de maçtan 2 gün sonra sosyal medya hesabından “kaptanlık” problemini artık zirveye taşıyacak açıklamalar yaparak adeta bombayı ortaya bırakıyordu.

Ve dün gece! Tüm bu kaoslar içinde, kargaşalar içinde, sorunlar ve sıkıntılar içinde bulunan 200-250 milyon € bütçeli Galatasaray, acı bir şekilde İsviçre’nin Young Boys ekibine her iki maçta mağlup olarak Şampiyonlar Ligine gidemiyordu…