Kadın çalışanların üst kademelere yükselmesindeki kariyer engelini hem yıl itibariyle hem de geçmişten günümüze irdelemiştir. Buna göre milletvekili, başkonsolosluk, büyükelçilik, HSYK üyeleri, dekanlar, banka genel müdürleri, banka üst yönetim üyeleri ve banka şube müdürleri seviyesinde kadın oranı %10’ların biraz üstündedir.

Kadın çalışanların üst kademelere yükselmesindeki kariyer engelini hem yıl itibariyle hem de geçmişten günümüze irdelemiştir. Buna göre milletvekili, başkonsolosluk, büyükelçilik, HSYK üyeleri, dekanlar, banka genel müdürleri, banka üst yönetim üyeleri ve banka şube müdürleri seviyesinde kadın oranı %10'ların biraz üstündedir. Vali, vali yardımcısı, kaymakam, belediye başkanı, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, müsteşar, meclis başkanı, Anayasa Mahkemesi üyeleri ve rektörler düzeyinde kadın oranı çok daha düşük düzeydedir. Aynı yıl, Türkiye'deki profesörlerin %28,5'i, doçentlerin %32,7'si ve yardımcı doçentlerin ise; %36'sı kadındır. Esasen akademisyenler açısından bu rakamlar diğer sektörlere göre kadınların daha iyi olduğunu düşündürebilecek rakamlardır. Asıl sorun, bu akademisyenlerden yönetici olanların oranıdır. Türkiye'de kadınların genelde sosyal düzen içerisinde, özelde akademide yetki ve karar verme mekanizmalarına yeterli ve anlamlı düzeyde katılmadıklarını belirtmektedir. Bu durumun temelinde; belli mesleklerde 'kadın işi-erkek işi' ayrımının ön planda olması ve kadınların belli işlerde yoğunlaşmaya zorlanması, ücretsiz aile işçisi olma durumu, ucuz emek olarak algılanması ve buna paralel olarak sosyal güvenlik sistemine dahil olmakta zorluk yaşamaları, iş ve aile yaşamı arasında denge kurma zorunluluğu ve beraberindeki baskılar, gebelik süreci ve anneliğin getirdiği ek sorumluluklar, toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin algılamalar ve cinsiyet eşitsizliği, üst yönetim kademelerine seçim ve terfi süreçlerinin yeterince şeffaf olmaması, üniversiteler başta olmak üzere genel olarak örgüt kültürlerinin maskülen değerlere sahip olması, başta mentorluk olmak üzere kadını destekleyici mekanizmaların eksikliği, kadınların cinsiyete ilişkin olarak, maruz kaldıkları stereotipleştirmeleri içselleştirmeleri ve yaşadıkları rol çatışmaları yatmaktadır. Aynı alanda yapılan bir başka araştırma; öğretim üyelerinin sayısal verileri ışığında üst düzey yönetici pozisyonlar için gerekli olan profesörlük unvanı alan kadınların sayısının azlığını, yükseköğretim kurumlarında üst düzey pozisyonlar için kadınların aleyhine işleyen bir durum olarak değerlendirmektedir.

YÖK'ün 2021 istatistiklerine göre, Türkiye'de 10 bin 11 kadın profesör bulunuyor. Kadınların oranı toplam profesörlerin %32,5'ini oluşturuyor. İstatistikler, Türkiye'deki kadın profesörlerin oranının, AB ülkelerinin ortalamalarını geçtiğini gösteriyor. Buna göre, Türkiye'deki %32,5 orana sahip kadın profesör oranı, %20,8 ortalama ile AB ülkelerini geride bırakırken, %32,5 olan ABD ile eşitlendi. Türkiye, %45 oranındaki kadın öğretim üyesi oranı ile %41,3 orana sahip AB ortalamasını ve %42,5'lik ABD ortalamasını geride bıraktı. Türkiye genelindeki 203 üniversitede, devlet üniversitelerinde 255, vakıf üniversitelerinde 139 olmak üzere toplam 394 akademisyen kadın, üniversitelerde dekan ve rektörlük görevinde bulunuyor. Türkiye'de 17 kadın rektör görev yaparken, Avrupa Üniversiteler Birliğinin yayınladığı rapora göre, 48 üye ülkede kadın rektör oranı ortalaması %15 ve bu ülkelerin 20'sinde bu görevde hiç kadın bulunmuyor. 377 kadın dekanın 129'u Marmara, 95'i İç Anadolu, 50'si Ege, 38'i Akdeniz, 27'si Karadeniz, 23'ü Doğu Anadolu, 15'i Güneydoğu Anadolu bölgesindeki üniversitelerde görev alıyor. Bu oranlara yakından bakıldığında, Türkiye genelindeki fakülte sayıları açısından kadın dekan oranlarının benzerlik göstermesi dikkati çekiyor. 2021 yılında Türkiye'de toplam 207 üniversitede, 8 milyondan fazla öğrenci vardır. Kız ve erkek öğrenciler neredeyse yarı yarıyadır. Bu durum aslında geçmişe oranla daha iyi bir tablodur. Yine bu yılın verilerine göre Üniversitelerde görev yapan 180 bin 65 öğretim elemanının yaklaşık 82 bini, yani %45'i kadındır. 2016-2021 arasında geçen 5 yıllık sürede kadına akademisyen lehine sadece %2'lik bir iyileşme olmuştur. Buna karşılık 05/06/2021 tarihli Yükseköğretim Kurulu bildirisinde, 2021 yılında Türkiye'de kadın profesör oranının Avrupa Birliğinden fazla olduğunu, Türkiye'de bu oran %32 iken, Avrupa Birliğinde %20,8 olduğunu ifade edilmiştir. Koruyucu sağlık hizmetlerinde ve tedavi hizmetlerinin yoğunlukta olduğu hastane hizmetlerinde kadınlar ezici bir çoğunlukta yer almalarına karşın, yönetim pozisyonunda görev alan kadın sağlık çalışanı sayısı oldukça yetersizdir. Buraya kadar ele alınan araştırma sonuçları; ülkemizde kadın yönetici oranlarına göre, kadın-erkek eşitsizliğinin varlığını güçlü bir şekilde desteklemektedir.